ÜLKEMİZDE “BARIŞINI VE HUZURUN” KORURUNMASI İÇİN ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA ZORUNLUDUR!

ÜLKEMİZDE “BARIŞINI VE HUZURUN” KORURUNMASI İÇİN ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA ZORUNLUDUR!

ÜLKEMİZDE “BARIŞINI VE HUZURUN” KORURUNMASI İÇİN ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA ZORUNLUDUR!

 “DEMOKRATİK LAİK TAM BAĞIMSIZ BİR ANAYASA OLMAZSA OLMAZIMIZDIR.”(!)

T.C. Devletinin, bilimsel ve içinde bulunduğumuz 21; yüz yıl cağını kucaklayan İnsan haklarına dayanan demokratik, lâik ve sosyal hukuk devletinin çağdaş tüm nitelikleriyle çağa uygun bir anayasa olmazsa olmazımızınızdır.

Çağa uygun bir Anayasa Devletin hukukla dokusunu yoğurarak ulusal aydınlığı kapsamlı ve sonsuz kılmak çabasından asla ayrılmayan. Bağımsız yargı, devletin bağımsızlığının en gerçek kanıtı olduğundan bu olguyu benimseyenleri yüceltecek oluşumları beklemek hakkımızdır.

Çağdaş demokrasilerin ön koşulu olan laiklik ilkesinin her tanımda temel olarak devletin akla ve bilime dayalı olarak yönetilmesi gereği önemle vurgulanmakta, devlet ile din işlerinin ayrı tutulması esas alınmaktadır.

Laiklik, eğitimin, siyasetin, devlet yönetiminin, sivil toplum kuruluşlarının, aile ve toplum yaşamının ve hukuk kurallarının akla ve bilime dayandırılmasıdır içinde bulunduğumuz çağın vazgeçilemez önceliği olmalı.

Eğitim başta olmak üzere kurumsal yapılardan herhangi birinin laik niteliğini kaybetmesi halinde diğer kurumların da laik niteliği sarsılmakta ve laik düzenin bozulmasına neden olmaktadır. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, din ve vicdan hürriyetinin devlet tarafından güvence altına alınmasıdır. Ancak laiklik aynı zamanda insanların dini inançlarına ve vicdan hürriyetine karışılmamasıdır.

Günümüzde demokrasiyle yönetilen devletleri gösteren bir dünya haritasıyla, laik düzenin egemen olduğu toplumları gösteren bir dünya haritasını üst üste koyduğumuzda, tam olarak çakışmasının temel nedeni, laikliğin demokratik düzenin özünü oluşturmasıdır.

Ülkemizde akla bilime dayalı laik eğitimden giderek uzaklaşılması, her alanda dine referanslı yapılanmaya yönelik girişimlerin artması “ Biz aydın ve çağdaş Atatürkçü Kemalist yurtsever yurttaşlar olarak da endişelerimizi de artırıyor”.

Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan İslam devletleri arasında hukuk ve devlet sistemini tam olarak laikleştirmeyi başarabilmiş tek ülke halen Türkiye Cumhuriyeti’dir ve bunu da ülkemizin kurucu lideri ve ebedi başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Laiklik ilkesi ülkemizde demokrasinin ve insan haklarının, özellikle kadın haklarının güvencesidir. Kararlılıkla sahip çıkılması, korunması gerekir.

Yargıya uygar yaşamın içinde devletin onurudur Yargıya düşecek gölge her şeyi ve herkesi karartır. Adalete saygı, hukuka bağlılık ve içtenlikli ilgi ise herkesi güçlendirir. Türk yargısı, yurt düzeyinde son 20 yılda çok büyük kan kaybına uğrayan “varlığı her fırsatta siyasi tercihler nedeniyle sorgulanan bir yargı sistemiyle karşı karşıya getirilmiş bir yargı sistemiyle karşı karşıya bırakıldık.

Laiklik İlkesi Kadın Haklarının Güvencesidir! Ancak, son yıllarda laik hukukun göz ardı edildiğine, Medeni Kanundaki hakların ihlal edildiğine tanık oluyoruz. Özellikle “evlilik yaşı” göz ardı edilmekte, sayıları üç milyondan fazla olan “çocuk” gelinler sorunu toplumsal bir sorun haline gelmiştir.

Bilindiği gibi, son yıllarda çağdaş uygarlığın, demokrasinin temel taşı olan laiklik göz ardı edilmekte; ülkeyi yönetenlerce eğitimden ekonomiye, aileden siyasete, yaşamın her alanında dine referanslı bir yaşam biçimi dayatılmakta, laiklik ilkesi adeta yok sayılmaktadır.

Corona virüs pandemisi de, bir kez daha göstermiştir ki, ülkeler küresel krizlerden ve salgınlardan ancak akla, bilime dayanarak çıkış yolu bulabilmektedir. Bu nedenle, özgür düşüncenin, demokrasinin ve kadın haklarının güvencesi olan laikliğin korunmasına, yaşamın her alanında aklın, bilimin önderliğinin kabul edilmesine bugün her zamandan çok ihtiyaç vardır.

Anayasa devletin yükümlülüklerini, yapısını belirleyen, yurttaşların hak ve özgürlüklerini güvenceye bağlayan temeli hukuk belgesidir. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini tüm çağdaş nitelikleriyle gerçekleştiren cabasının kaynağı ve dayanağıdır. Devletin tekliği, ülkenin tümlüğünü, ulusun birliğini ödünsüz korumak bilinciyle demokrasiyi her alanda gerçek ve geçerli kılacak doyurucu bir anayasa edinmekle her yurttaşın başlıca amacı ve özlemidir.

Belirgin ve dengeli güçler ayrılığı ilkesini tam anlamıyla yaşama geçirmek uyumlu çalışmanın gereği olduğu ölçüde başarının da koşuludur. Sorumluluk ve denetim olgularını, bağımsız yargının varlığını yadsıyan anlayışın ilkelliği, hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmamasının aymazlığına koşuttur.

Dinsel ve etnik köken ayrımı gözetmeyen bu özellikleri ve kimliğini özgürce açıklama olanağı vererek her yurttaşı tam eşitlikle kucaklayan Atatürk milliyetçiliği ile tüm hak ve özgürlüklerin bağımsızlık, egemenlik, çoğulcu, katılımcı kurallar ve kurumlar düzeni demokrasinin güvencesi, siyasal, hukuksal ve ulusal birliğin ögesi toplumsal barışın aydınlanma ve çağdaşlaşmanın itici gücü olan laiklik varlık nedenimiz olan değerlerdir.

Bilimin ve cağın rehber alındığı evrensel demokratik hukuk üstünlüğü eşitliği sağlandığı bir anayasa vazgeçilemez bir gerçektir “ bu bağlamda da anayasa yargısının önemi daha da artmaktadır”…

Bilgi çağı, uzay cağı anayasal demokrasi sürecektir anayasa yargısı anayasayı güncel kılan yenileyen her kararıyla yeniden yapan ve yazan olgudur. Her gerçek ve tüzelkişinin uyması, anayasa kararlarını sayması, bağlı kalması uyması, aykırı fikir ve görüşler öne sürerek “ belli bir gurubun “ fikir ve görüşlerini öne sürmeden “ Anayasa karalarını anlaşılır bilginin ve bilimin dışına çıkmadan cağa uygun eleştirilir kalmalı…  

Anayasa’nın anlamını belirlemesi, teknik yorumunu yapması ayrıdır. Bu yalnız anayasa yargısının yetkisindedir. Bağımsız koşulsuz ulusun olan egemenlik hakkını yargılama alanında ulus adına bağımsız mahkemeler kullanır. Yargının bağımsızlığı ve yargıç güvencesi hak arama özgürlüğünün de odağıdır anayasa temeli oluşturur…

Anayasaya bağlı kalmak “ aynı zamanda ülkemizinim ve ülkeyi oluşturan tüm yurttaşların da huzuru ve güvenliği için saygının ve güven veren yöneticilerin önceliği olmalıdır “ tam kanunsuzluk halinde derhal görevinden ayrılmalı ve el çektirmeyi de anayasal düzen olarak zorunlu kılmalıdır. 

Tam bağımsız yargı ulusun devletin ve Türk milletinin en uygar en demokratik güvencesidir. Baroların bağımsızlığını ve yargı kararlarını savsaklanma-dan yerine getirilmesi sağlanmalıdır. Avrupa Birliği’ne katılacağımız, Avrupa Konseyi üyesi olduğumuzu gözeterek zorunlu çekinceleri koyup ulusal üstü hukuk gerektirdiği Anayasa değişiklikleri ivedilikle gündeme alınarak gereği yerine getirilmeli…

Yasama organının yetkisinin kesinlikle hükümet edenler tarafından kesinlikle yetkisine el atılmamalı ve yetki devrine gidilmemeli. Özde insan hakları adaletin, adalet te devletin devlet ise Türk milletinin temelidir. 

Adaletli bir seçim yasalarıyla oluşacak yeni bir yasama organının, ulusumuzun laik olduğu Anayasa’yı hazırlayarak güven ve mutluluk veren saydam devleti sunacağı umutla yeni bir anayasa yapılıncaya yürürlükteki mevcut Anayasaya uyulması dileğimle…

SONUCU OLARAK:

Bu önümüzdeki ilk genel secimler sonrası büyük çoğunluğunun yenilemesi beklenen TBMM ( Gazi Meclis Çatısı Altında bulunan yeni üyelerin tam bağımsız ve demokrat çağ uygun tüm Türk halkını karşılayacak yeni bir Anayasa yapılması ülkemiz ve Türk Milleti için hayatı önem taşımaktadır)

Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen olacak bu yeni Anayasa Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ölümsüz önder ve eşsiz Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve o’nun inkılap ( DEVRİMLERİ ) doğrultusunda olmalıdır…

Bu Anayasa dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkmayacağı; Kuvvetler ayrımını, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerini kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve Kanunlarda bulundu bilinmelidir.

Hiçbir düşünce ve mülahazaların Türk milli menfaattarının, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin Atatürk milliyetçiliğinin ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında olmamalı.

"Laikliğin ilkesinin gereği olan Kutsal din duygularının, Devlet işlerinin ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı"…

Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi manevi varlığını bu yönde geliştiren hak ve yetkisinin doğuştan sahip olduğu çağdaş bir Anayasa olmalıdır… 

Türk milletinin milli gurur ve iftihar ettiği sevinçte ve kederlerde milli varlığa karşı hak ve ödevlerde Türk milletinin hayatında her türlü tecellisinde ortak olduğu birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı duyduğu karşılıklı sevgi ve kardeşlik duygularıyla bezenmiş bir Anayasa zorunludur…

Üstün öngörü ve dâhine stratejisiyle dünyada eşi benzeri olmayan Türk milletinin tek dâhine Lideri ve ebedi başkomutan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylevini rehber edinerek “ Yurtta sulhta cihanda sulh” ilkesi doğrultusunda hareketle hiç kimseyi yok saymayan T. C. Devletini ebedi Devleti gören asil Türk Milletini millet yapan gerçek bir Anayasa Türk milleti için zorunluluktur. Ali Berham ŞAHBUDAK…       

 

 

 

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Ali Berham Şahbudak adlı yazarın diğer makaleleri

Diğer görüntülenenler