30 Yıllık Bir Hikaye: Yazılım Dünyasıyla Olan Yolculuğum

30 Yıllık Bir Hikaye: Yazılım Dünyasıyla Olan Yolculuğum

1991 yılında yazılım dünyasıyla tanıştığımda, ne kod yazmayı biliyordum ne de algoritma tasarlamayı. Ama öğrenme arzum, sorgulama yeteneğim ve insana dair yaklaşımım beni bugünlere taşıdı. 1997’de bilişim sektöründe çalışmaya başladım ve o günden bu yana yazılım dünyasını sadece bir teknoloji alanı olarak değil, insana, topluma ve işletmelere dokunan bir yaşam alanı olarak anlamaya çalıştım.

Son 30 yılda:

  • Binlerce bilişim  firmasıyla çalıştım, onların satış stratejilerini ve müşteri ilişkilerini gözlemledim.
  • Yüzlerce üreticiyle (yazılım ve donanım) sohbet ettim, üretimin sadece bir çıktı değil, aynı zamanda bir düşünce biçimi olduğunu gördüm.
  • Onlarca büyük ölçekli yazılım firması yöneticisiyle konuştum, Türkiye’nin yazılım dünyasının temel dinamiklerini anlamaya çalıştım.

Tüm bu süreçte sadece teknik bilgi değil, insanı merkeze alan bir yaklaşımı da benimsedim. Sosyoloji, psikoloji ve kişisel gelişim alanında aldığım eğitimleri yazılım sektörüne nasıl entegre edebilirim, bunu düşündüm. Yazılımı sadece kod değil, insanın düşünme biçimi olarak gördüm sürekli olarak.

Eğitim mi? Deneyim mi? Türkiye’nin Temel Sorunu: Ünvan ve Okul Takıntısı

Yazılım sektörüyle olan ilişkim, yalnızca bir meslek ya da uğraş değil; bir gözlem, analiz ve insanı anlama yolculuğudur. Ancak bu yolculukta, Türkiye’nin temel bir sorunuyla sürekli karşılaşıyorum: unvan ve okul takıntısı. Bir bireyin öğrenme kapasitesi, çözüm üretme yeteneği ya da katkı potansiyeli, çoğunlukla mezun olduğu okula veya taşıdığı unvanlara göre değerlendiriliyor.

Oysa öğrenmek bir diploma ile sınırlı değildir. Bilmek ve öğrenmek, benim için bir eylemdir, bir haldir. 1991’de yazılımla tanıştığımdan bu yana öğrendiklerim, yalnızca aldığım eğitimlerle değil, sektörü tüm bileşenleriyle dinleyip anlamaya çalışmamla şekillendi.

Yazılımın Dinamiklerini Anlamak İçin Yaptıklarım:

  • Pazar Dinamiklerini Gözlemlemek: Farklı sektörlerin satış-pazarlama yöntemlerini, üretim süreçlerini ve yazılım sektörüne etkilerini analiz etmeyi hiç bırakmadım. Bunu yaparken yalnızca yüzeydeki rakamlara değil, insanların bu süreçlerde ne yaşadığına odaklandım.
  • İnsanları Dinlemek: Bir yazılımı sadece üreten ya da satan kişiyle değil, kullanan, uygulayan ve hatta o yazılımı destekleyen kişilerle de konuştum. Herkesin hikayesinde saklı olan sorunları ve fırsatları görmeye çalıştım.
  • Sorunları Derinlemesine Anlamak: Bir müşterinin kaygısı, bir üreticinin hatası ya da bir uygulayıcının çözüm önerisi… Hepsi bir bütünü tamamlayan parçalar gibi. Bu çok yönlü yaklaşımla sektörü farklı açılardan analiz ettim.

Ancak Bir Sorun Var:

Türkiye’de hâlâ birçok kişi, bilgi ve çözüm üretme becerisini sadece bir üniversite diplomasına bağlıyor. İTÜ, Boğaziçi, Bilkent, ODTÜ gibi okullardan mezun değilseniz, birçok kapı baştan kapanabiliyor. Oysa sorun çözmek ya da sektörün kalbine dokunmak, yalnızca eğitimle değil, yaşamın içinde öğrenilenlerle mümkün diye düşünmeye devam ediyorum.

Bunu Yıllar İçinde Öğrendim:

Bir yazılım ne kadar güçlü olursa olsun, onu kullanan insanların duygularını ve ihtiyaçlarını anlamadan, o yazılım eksik kalır. Yazılım dünyası sadece teknolojiden ibaret değil; toplumu, iş dünyasını ve insan hayatını dönüştürme potansiyeline sahip. Bu yüzden, sektörün içinde insanı merkeze alan bir anlayışla çalıştım.

Yazılım sektörüyle olan ilişkim, sadece teknik bir bağ değil; insanı, sistemleri ve çözümleri bütüncül bir şekilde anlamaya çalışmanın bir sonucu. Bana göre, gerçek öğrenme ve bilme süreci; diploma, ünvan ya da statüyle sınırlı değil, yaşamın içinde devam eden bir yolculuktur.

Peki Neden Bu Hikayeyi Anlattım?

Çünkü yazılım dünyasıyla olan ilişkim, sadece bir iş ilişkisi değil, aynı zamanda bir hayat yolculuğudur. Benim bu sektördeki varlığım, okuduğum okullarla değil, öğrenmeye duyduğum bitmek bilmeyen merakla şekillendi. Herkesin bunu fark etmesini istiyorum: Başarı, hangi üniversiteyi bitirdiğiniz değil, nasıl bir öğrenme ve gelişim sürecinden geçtiğinizle ilgilidir.

Bugün, yazılım sektörünü analiz ederken sadece teknolojiyi değil, insanı, duyguyu ve toplumu da göz önüne alıyorum. Çünkü gerçek bir çözüm, sadece kodda değil, insanda başlar.


#yazılım #eğitim #sosyoloji #türkiye #tubider #bitekder #yazılımdünyası #erp #crm #yazılımprojesi

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Murat Tali adlı yazarın diğer makaleleri

  • Çaresizlik yanılsaması

    Çaresizlik yanılsaması

    İçinde bulunduğun kaostan kurtulmak bir şey değil aslında. Olan bitenden özgürleşmek kolay, ama insan alışıyor.

  • Teknik Adam Şirketleri - Türkiye Yazılım Sektöründe Bir Kısır Döngü

    Teknik Adam Şirketleri - Türkiye Yazılım Sektöründe Bir Kısır Döngü

    Yazılım dünyasının sorunlarından biri nedir diye sorarsanız, ilk dile getireceğim sorun “teknik adamların kurduğu…

    8 Yorum
  • En İyi Yazılımı Yaptık, Satmıyor!

    En İyi Yazılımı Yaptık, Satmıyor!

    Yazılımda gelişmişlik seviyemiz neye göre belirleniyor? En iyisini yazmak mı? En işlevsel olanı geliştirmek mi? Yoksa…

  • ERP Projects and Illusions: Expectations and Reality

    ERP Projects and Illusions: Expectations and Reality

    In today’s world, many of us engage with social media platforms where people use filters and special apps to present…

  • İçimizdeki değerli çocuk

    İçimizdeki değerli çocuk

    "Değer, aynı zamanda içimizde yeşeren bir çiçektir ve başkalarının gözünden nasıl göründüğümüzle şekillenir. Kendi…

    1 Yorum
  • Satış Personeli Aranıyor

    Satış Personeli Aranıyor

    Yazılım satan biri eğitimle araba satabilir mi? Ya da araba satan biri eğitimle sigorta satabilir mi? Siz personelinize…

  • Sevgiye Dair

    Sevgiye Dair

    Hepimizin dünyasında sevgi ve sevgisizlik ilginç bir yerde duruyor. Anne ve babamızdan alamadığımız sevginin boşluğunu…

  • Hayat mı değiştiriyor? Siz mi değişiyorsunuz?

    Hayat mı değiştiriyor? Siz mi değişiyorsunuz?

    O kadar çok değiştik ve dönüşkük ki hangi biz gerçek o bile kendi içinde çelişir oldu. Ülkenin ekonomik ve siyasi…

  • El/alem ne der!

    El/alem ne der!

    İnsanlar kendi yaşam yolculuklarında aldıkları terbiye ve eğitimlerle karşılarındaki insanlara karşı hata yapma korkusu…

  • Gözlemci olmak

    Gözlemci olmak

    Bugüne kadar yaşadığım her anın içine girip müdahil olmayı seçmişimdir. Çocukluğum, gençliğim ve sonrasında gözlemci…