A19XYZ’NİN DÜNYAYA DAİR DİYALOGLARI -4-

 

 A19XYZ’NİN DÜNYAYA DAİR  DİYALOGLARI -4-   

FELS: Tanrı ve İnsan ? Tanrı ve Evren? Bu konu; üzerinde milyarlarca fikir üretilmiş ancak üzerinde uzlaşıya varılamamış bir konudur. Kutsal metinlerden başlayayım. İnsanın yaratılışı kutsal metinlerde kısaca şu şekilde anlatılır. Tanrı insanı erkek olarak topraktan yaratmış, sonra ondan kadın olarak eşini yaratmış. Ardından tüm meleklere ilk insan Adem e secde edilmesini istemiş, şeytan hariç tüm melekler ilk insana secde etmişler. Ateşin, topraktan daha önemli olduğunu bu yüzden kendini daha büyük ve değerli gören şeytan Ademe secde etmemiş bu yüzden kafir olmuş ve kovulmuş, şeytan da insanları kıyamete kadar kötü yola sevketmek üzere Tanrı dan izin almış. Bu anlatıdan çok sayıda soru oluşuyor ve cevabını her kes kendine göre uyduruyor.

Tanrı’dan başkasına secde edilmez iken meleklere,  insana secde edilmesi neden emredildi? Böyle bir şeye neden ihtiyaç duyuldu?

Secde edilmesi emredilen sadece Adem mi , yoksa Havva da yaratılmış mıydı?

Bu durumda Firavun’un kendine secde edilmesi emri neden hakir görüldü?

Melekler insana secde ettiğine göre, insanın insana secde etmesi neden yasaklandı?

İnsan önünde secde edilen bir varlık ise, yarı tanrısal bir konumda mıdır?  

Önce neden erkek yaratıldı. Kadın yaratılmasa idi erkeğin nesli nasıl devam edecekti?

Sonra kadın yaratılmasına rağmen, nesil neden kadın üzerinden devam etti?

Kadın ve erkek arasında üstünlük farkı var mıdır? Varsa neden?

Kadın ve erkek olarak doğumda tercihi kim ; neden ve nasıl kullanıyor?

Kadın yahut erkek olarak yaratılmak istemeyenlerin durumu nedir?

Kadın olarak yaratılan birisi erkek olarak yaratılmadığı için şikayetçi olabilir mi?  

Bilimsel gelişmeler;  doğumda kadın yahut erkek seçeneklerinden birisini seçebilme imkanı vermektedir. Hatta  küvözde çocuk üretme imkanı bulunmaktadır. Bu durum , Tanrı’nın işine  müdahale midir?   

Ateş mi daha üstün yoksa toprak mı?

Şeytan, Tanrı’ya cevap verirken, “ ben senden başkasına secde etmem “ şeklinde cevap verse idi , yine sonuç değişmeyecek miydi?  

Şeytana uyan insan topraktan yaratıldığına göre ve sonunda ateş olan cehenneme gideceğine ve orada yanacağına  göre toprak , ateşte yanmaktadır.  Yani toprak olan insan ateş olan şeytanda yanarak cezalandırılmaktadır. Bu ateşin zaferi midir?

Şeytan ateşten olduğuna göre ve cehennem de ateş olduğuna göre ateş, ateşi mi yakacaktır?    

Kötülüğün kaynağı şeytan mıdır?  Öyleyse neden?

Şeytan, Ademe secde etse idi bu günkü sorunların hiç birisi olmayacak, Adem trilyonlarca yıl cennette mi kalacaktı?  

Tanrı, Ademe secde etmeyen Şeytanı hemen cezalandırsa idi, bu günkü kötülükler ve yaşam olmayacak mıydı?

Tanrı engin bilgisi ile insanların bunca kötülükleri yapacaklarını  ezelden biliyorsa neden bu kötülüklerin yapılmasına neden olacak;  Şeytanın,  Ademe secde etme zorunluluğunu getirmiştir?

Her şeyin yaratıcısı Tanrı ise, neden kötülüğü de yaratmıştır?

Tanrı kendinin yüceltilmesini  istiyorsa  ve meleklerde hiç durmadan Tanrı yı yüceltiyorlarsa, insana neden ihtiyaç duyulmuştur?   

Tanrı evrende tek ve en yüce varlık iken neden kendi yarattıkları tarafından  yüceltilmek ister?

Tanrı neden başka varlıklar yaratır? Buna neden ihtiyaç duyar?

Trilyonlarca başka gezegenlerde de benzer canlılar varsa? Bu varlıklar da Tanrı tarafından imtihan mı edilmektedir? Tüm varlıklar imtihan için mi yaratılmıştır?

İmtihana neden ihtiyaç duyulmuştur?

50 yıllık bir imtihan süresinde kazanan ve kaybeden trilyonlarca yıllık cennet yahut cehennemi kazanmaktadır. 50 yıllık imtihan süresi bu durumda adil midir?

Çocuk yaşta ölenlerin imtihanları ne  olacaktır?  

Cehennemi kazanmış kişi, kendisinin de çocuk iken canının alınmadığı için haksızlık yapıldığını iddia edebilir mi?

Fiziki ve ruhi  rahatsızlıklarla doğmuş kişilerin durumu ne olacaktır?

Herkesin farklı ortam ve koşullarda imtihana tabi tutulmasının  haksızlık olduğu iddia edilebilecek midir?   

Tanrı, insanları imtihan için yarattı ise diğer milyarlarca canlı çeşidini neden yaratmıştır?  Cehenneme gitmek istemeyen insan, Tanrı’dan kendinin insan değil tavşan olarak yaratılmasını isteyebilir mi?

İnsan olarak yaratılmak bizim irademiz dışında ise, irademizden neden sorumlu oluyoruz?

Yokluk aleminde kalmayı isteme hakkımız var mıdır?

Tanrı neden bütün insanların rüyalarına girip iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırmayıp, bazı insanlar aracılığı ile bunu yapmaktadır? Tanrı’nın bu şekilde kötü insanların dahi rüyasına girip kötülükleri önlediğine dair Tevrat da  ayetler vardır.  

Bu ve benzerleri binlerce cevabı belirsiz sorular mevcuttur. Bu soruların cevaplarını düşünürler ve felsefeciler düşünmüşler ancak ortak uzlaşılan bir cevap bulamamışlardır.

Metafizik alemi, fizik aleminde çözmek mümkün olamadığından her şey soyut ve belirsizdir. Soruları sorup cevap alabileceğiniz bir makam da yoktur. Geçmişte tebliğ yapan peygamberler de kendilerine fazla soru sorulmasını istememişlerdir. İnsan, adeta dünyada kötülük yağmuru altında bırakılmış yaratık gibidir. İçgüdüleri ve tüm çevresinden kötülük yağmuru yağmakta ancak onun,  bu kötülük yağmurundan ıslanmadan kurtulması istenmektedir. İç güdülerin, dürtülerin ve çevresel etkenlerin sıfırlanması halinde kötülükler önlenebilir. Aksi takdirde kötülük yağmurundan etkilenmemek mümkün değildir. Ancak iç güdü ve dürtüler Tanrı tarafından yaratılmış ve her insanda farklılık gösterir. İç güdü ve dürtüleri sıfırlamak Tanrı’nın yaratışına karşı bir eylem olarak değerlendirilebilir.   Dinler bu kötülük yağmurundan sığınılacak mekanlar gibi gözükmektedir. Ancak dinler aynı zamanda kötülüklerin ana merkezleri haline de gelebilmektedir. Binlerce inanç sistemini incelediğinizde, her birisinde diğerine göre çok kötü olan emirler vardır. Örneğin Tevrat; doğrudan Filistinlilerin çoluk çocuk öldürülmesini emretmekte, çoluk çocukları öldürmeyenlerin cezalandırılacağını belirtmektedir. Daha da ilginç olanı;  inanç sahiplerinin her birisi kendi kutsal kitaplarının Tanrı tarafından korunduğunu ve bozulamayacağını iddia etmektedirler.  Sonuçta ne Tanrı ne de insan hakkında somut, objektif, herkesçe kabul edilebilir kesin bilgileri elde etmemiz mümkün gözükmemektedir. Sanırım bu yüzden dinlerin iman edenleri vardır. Çünkü iman edenler,  soyut ve objektif olmayan bir konuda iman etmektedirler. Bu yüzden de her iman eden kendi imanının en doğru olduğunu iddia etmekte ancak bunu karşı tarafa somut olarak ispatlayamamaktadır. Dünyada  en fazla insan Hristiyanlığa iman etmektedir. Ancak iman edilen kişi İsa’dır ve İsa, insanlar arasında 3 yıl peygamberlik yaptığı iddia edilen ve sonra da Yahudiler  tarafından çarmıha gerilip öldürülen kişidir. Üstelik Yahudiler tarafından öldürülme nedeni; kendisinin Tanrı’nın oğlu  olduğu iddiasıdır. İlginç olan;  Uzak Doğu, Mısır ve dünyanın bir çok bölgesindeki inanç ve yönetim sistemlerinde kral yahut dini liderler Tanrı’nın oğlu olduğunu iddia etmişlerdir. Yani Tanrı’ nın oğlu olduğu iddiası,  eskiden beri var olan bir inançtır.   Kısaca Şeytan insan önünde secde etmedi ise de;  Hristiyanlar bir insan olan İsa’nın  önünde secdeye kapanmışlardır.   

Dinlere giriş yapmamın nedeni; insanlık tarihinde insanları etkileyen ve yönlendiren en önemli etkenin dinler olmasıdır. ………..

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Cemal Köksal adlı yazarın diğer makaleleri

Diğer görüntülenenler