Ana Fikir #35

Ana Fikir #35

Güvenden Satışa: Minik Bir Mikro İnfluencer Rehberi

Dijital pazarlamanın hızla değişen dünyasında, influencer pazarlaması kadar etkili ve aynı zamanda zorlu bir strateji pek yok.

Birçok firma, bu yöntemi ünlü influencer’lara büyük paralar dağıtıp, milyonlarca kişiye ulaşmak zannediyor ama, gerçek potansiyel aslında mikro yani sen ben gibi az takipçili ama sözüne güvenilen influencer’larda yatıyor.

Mikro influencerları markanın gizli silahı olarak düşünmek lazım: Küçük ama son derece sadık takipçileri, büyük influencerların sağlayamadığı bir güven ve samimiyet düzeyi yaratıyor.

Bununla ilgili en güzel bakış açısı şu; dışarıda hiç tanımadığınız bir sürü mikro influencer var evet ama en etkilileri en yakınınızda; müşterileriniz. Uzun yıllardır sizle çalışan, en çok alışveriş yapan, size güvenen, fiyat avantajı görseler bile terketmeyen…

Mega influencerlara göre 3 konuda avantajlılar;

  • Samimi ve Güvenilir: Mikro influencerlar, dost gibi oldukları takipçilerine senin ürününü de samimiyetle öneriyor.
  • Cebini Yakmaz: Büyük influencerlara göre daha uygun maliyetli, ama etkisi bazen onlardan da büyük.
  • Nokta Atışı: Doğru seçersen, ürününü tam olarak istediğin kişilere ulaştırabilirsin, ünlü influencer’lardan daha yüksek bir satışa dönüşüm oranı var.

Şimdi influencer pazarlamasına odaklandık diye diğer yöntemlerin artılarını görmezden gelme de doğru değil.

Mesela bence, doğru kurgulandığında bence en verimli yöntemlerden biri performans pazarlaması. Eğer analitik yönü güçlü bir pazarlamacıysanız, hız ve maliyet açısından en iyi yöntemdir bile diyebilirim.

O halde, güzel bir karşılaştırma yapmak lazım. Çünkü konuyu birçok farklı parametreden değerlendirmemiz gerek. Alttaki tablo tam da bunun için.

Mesela tabloda gördüğünüz gibi, mikro influencer kampanyalarını büyük ölçeklerde çalıştırmak oldukça zor hatta küçük bir ekipseniz imkansıza yaklaşıyor.

Tek tek görüşüp ürünü, vaadi, kampanyayı anlatacaksın, içeriklerine bakacaksın, takipçisi olacaksın…

Türkiye bu konuda çok şanslı. Trendyol ve Hepsiburada’nın self-servis influencer kampanyaları sayesinde e-ticaret tarafında bu iş acayip kolaylaştırılmış. Birlikte çalıştığımız e-ticaret firmalarından biliyorum, en fazla pazarlama bütçesi ayrılan ve performansından en çok memnun olunan kanal.

Diğer taraftan bu kolaylık; bağımlılık, mecbur kalma ve yeni kanallar arama konusunda atalete dönüşmenin eşiğinde diyebiliriz.

Gördüğünüz gibi Influencer pazarlaması, tek doğrusu ya da yöntemi olmayan karmaşık pazarlama kanallarından biri.

Neler Yapılabilir?

Milyonlarca takipçisi olan büyük isimlerden, belirli topluluklarla doğrudan konuşan uzmanlara kadar, her influencer türü kendine özgü güçlü yönler sunuyor aslında.

Markalar bu kampanyalarda ne gibi yöntemler kullanıyor bunları da listelemek fikir verme açısından faydalı diye düşünüyorum.

  • Sponsorlu İçerik: Markalar, influencerlara ürünlerini veya hizmetlerini içeren içerikler oluşturmaları için ödeme yapar. Bu içerikler sosyal medya, bloglar veya web sitelerinde paylaşılabilir.
  • Ürün İncelemeleri: Influencerlar, ürünleri deneyimleyip dürüst görüşlerini paylaşarak, markanın güvenilirliğini artırır.
  • Affiliate Marketing: Influencerlar, benzersiz bir affiliate link kullanarak ürünleri tanıtır ve yönlendirdikleri satışlardan komisyon kazanır.
  • Marka Elçileri: Uzun süreli ortaklıklar, influencerların markayı temsil ederek, ürünlerini ve değerlerini sürekli olarak tanıttığı bir ilişki kurar.
  • Sosyal Medya Devralımları: Influencerlar, markanın sosyal medya hesabını geçici olarak devralarak, markanın hedef kitlesini etkilemek için kendi benzersiz perspektifinden içerik sağlar.
  • Influencer Etkinlikleri: Markalar, influencerları özel etkinliklere (ürün lansmanları veya marka deneyimleri gibi) davet ederek, ağları aracılığıyla ilgi ve kapsama alanı yaratır.
  • Ortak Ürünler: Influencerlar, markalarla birlikte ürünler veya koleksiyonlar oluşturarak, kişisel markalarını kullanarak hedef kitlelerinin ilgisini çeker.
  • Hediye ve Yarışmalar: Influencerlar, takipçilerini ödül kazanma şansı karşılığında markayla etkileşime geçmeye teşvik ederek, markanın adına yarışmalar veya hediyeler düzenler.
  • Canlı Yayınlar ve Webinarlar: Influencerlar, genellikle marka ürünleri veya hizmetlerini içeren gerçek zamanlı etkinlikler veya eğitim seansları düzenleyerek, hedef kitleyle etkileşime geçer.
  • Podcast Sponsorlukları: Markalar, podcast bölümlerini sponsorlayarak, influencerların ürünlerini tartıştığı veya tanıttığı podcastlerin hedef kitlesini kullanarak erişimlerini artırır.

Hangi türde işler yapacağınız markanızın stratejisi, ürünün kategorisi, hedef kitleniz daha bir sürü şeye bağlı değişir pek tabi.

Başarıya Ulaştıran Stratejiler

Mikro influencer pazarlaması konusunda çok iyi iş çıkaran markaları dinlediğimizde aslında çok temel noktalar ve stratejiler önplana çıkıyor. Bunları özetlemeye çalışayım;

  • Takipçi Sayısı Hiçbir Şey: Başarılı kampanyalar, takipçi sayılarından uzaklaşıp gerçek etkileşime odaklanıyor.
  • “Ortalama”nın Gücü: Influencer’ı değerlendirirken, 30 günlük ortalama etkileşim oranlarına bakmak en kestirme yollardan biri.
  • Önce Yayıl, Sonra Azal: Influencer kanalını ilk kez kullanıyorken önce çok sayıda farklı kişiyle çalışmak lazım sonrasında hangisinin en iyi performans verdiğini tespit edip, daha az kişiyle, daha farklı içeriğe odaklanmak lazım.
  • Satış Temelli Teşviklerin Potansiyel Dezavantajı: Influencer ödüllerini yalnızca satış hedeflerine bağlamak ters tepebilir. Influencerları “satmaya” zorlamak, gerçekliği zedeleyebilir ve potansiyel olarak hedef kitlelerini uzaklaştırabilir.
  • İçerde Çözmek: Bu işi iyi yapan küçük işletmelerin çoğu hakkını vererek — başka bir ajansla işi havale etmeyerek — içeride çözüyor. Bunun için içeride bir ekip kurmak maliyetli gibi gözükse de, eğer performans alındığı görülmüşse derine inmekte fayda var.
  • Uyumsuz Ürünleri Zorlamak: Ürünlerin influencerın nişiyle uyumlu olduğundan emin olmak lazım. Uygun olmayan bir promosyonu zorlamak hem markaya hem de influencerın güvenilirliğine zarar verebilir.
  • SEO Tamam ama Hemen Değil: Bazen influencer kampanyalarının SEO anlamında çok büyük etkisi olacağını söyleyen “uzman”lar duyuyorum. Bu etki direkt değil, çok uzun vadede, istikrarlı bir şekilde geliyor. Bugünden yarına verilen vaadlere inanmayın.
  • Yaratıcılığı Bloklamak: Mikro influencerlar, özgün olabildiklerinde mükemmelleşiyor. Onlara bir çerçeve verip, yaratıcılıklarına alan bırakmak iyi fikir. Markanın kimliğini koruma adına, onun ağzına uymayan cümleleri söylettirmeye çalışıp işin sihrini kaçırabilirsiniz.
  • Ölç ve Optimize Et: En sıkıntılı konulardan biri influencer kampanyalarının ölüçümlenmesi. En basiti bir takip linki kullanmak ama daha fazlasının arkasını doldurmak lazım ve her seferinde iyileştirmek için fikirler geliştirmek lazım.

Araç-Gereçler

Mikro influencerlarla yapılacak kampanyalarda işini kolaylaştıracak araç-gereçleri listeleyelim;

  • Trend.io: Binlerce içerik oluşturucu arasından, ürünlerinize ilgi duyanları seçmek için ücretsiz bir brief yayınlama imkanı sunar.
  • Monroe: İlgi alanlarına ve nişlerine göre influencer arama konusunda uzmanlaşmıştır. Markalar için her hafta yeni ve uygun içerik üreticileri bulur.
  • ttagz: Markaların kullanıcı tarafından oluşturulan içerik (UGC) elde etmesine yardımcı olur. Hayran kitlesini ödüllendirerek ürün deneyimlerini paylaşmalarını sağlar.
  • Posted: Markaları içerik oluşturucularla yarışmalar aracılığıyla bir araya getirir. Sadece en iyi performans gösteren içerikler için ödeme yaparak viral potansiyeli yüksek kampanyalar düzenler.
  • Viral Giriş Bulucu: Sosyal medya videoları için dikkat çekici başlangıçlar oluşturmak amacıyla tasarlanmış bir araçtır. Viral olma potansiyeli yüksek girişler sunar.
  • Influencity: Yapay zeka destekli bir influencer pazarlama platformudur. Hedef kitle analizi, etkileşim ölçümü ve kampanya performansı takibi gibi özellikler sunar.
  • Upfluence: Hedef kitlenin demografik verilerine göre influencer eşleştirme konusunda uzmanlaşmıştır. Markaların hedef kitleleriyle tam uyum sağlayan influencerlar bulmasına yardımcı olur.
  • Heepsy: 11 milyondan fazla influencer içeren geniş bir veritabanına sahiptir. Gelişmiş filtreleme özellikleri sayesinde küçük işletmelerin bile niş ve lokasyon bazlı influencerlar bulmasını kolaylaştırır.
  • NinjaOutreach: Influencerlara ulaşmak ve potansiyel müşteriler yaratmak için kapsamlı bir araçtır. Farklı alanlardaki mikro ve nano influencerları keşfetmek için idealdir.


Sensiz de Tıkır Tıkır İşleyen Bir İş Kurmak

Bir iş kurup kendi işinin patronu olma hayali, pek çok kişinin aklında. Ama gerçek hayat, işleri pek de masalsı bırakmıyor; biliyorsunuz birçok yeni iş, ilk birkaç yılı zar zor atlatıyor.

Yıllar içinde öğrendiklerimden ve Michael E. Gerber’in E-Myth Revisited kitabında anlattıklarından yola çıkarak şunu rahatça söyleyebilirim: Bu zorlukların çoğu, “Girişimci Efsanesi” dediğimiz bir yanılgıdan kaynaklanıyor.

Bu yanılgı şu; teknik konuda iyi olmanın başarılı bir iş kurmak için yeterli olduğu fikri. Ama gerçek şu ki, bu düşünce yüzünden çoğu kurucu, aynı Gerber’in hikayesindeki fırıncı Sarah gibi kendini sonsuz bir görev yığını altında buluyor.

Çoklu Karakter Oyuncusu Olarak Kurucu

Bu zorluğu yaşayan sayısız girişimci görmek, benim yolculuğumu da şekillendirdi. Çoğu gibi ben de işe teknisyen olarak başladım; işimin teknik detaylarıyla birebir ilgileniyordum. Ama bir işi gerçekten büyütmek istiyorsanız, iki önemli rolü daha benimsemeniz şart: Girişimci ve Yönetici.

  • Teknisyen: Bu rol genelde konfor alanıdır; tutkulu olduğunuz, ellerinizle yaptığınız iş. Benim için bu, mobil teknolojiler, performans pazarlama yöntemleri vs. Ama tek başına tutku bir şirketi büyütmeye yetmiyor.
  • Girişimci: Bu rol vizyon gerektirir – şirketin geleceğini hayal etmek, fırsatları görmek ve ölçeklenebilir yollar yaratmak. Next Big App’i kurma fikrim tam da buradan çıktı: Kurucuların günlük işlerinden sıyrılıp büyümeye odaklanabilmeleri için onlara AI ile otomasyon sağlayan bir platform yaratmak istedim.
  • Yönetici: En zorlu ama en gerekli rol de budur aslında. Bu rol, süreçleri kurmayı, ekipleri organize etmeyi ve işin kendi kendine yürümesini sağlayacak bir yapı kurmayı gerektiriyor. İşin “sahip tarafından yönetilen” değil, “sistem tarafından işletilen” bir modele geçmesi işte bu aşamada çok kritik.

Sistemle İşleyen Bir İş Kurmak

E-Myth kitabında “Turn-Key Revolution” adını verdiği yöntemin adı aslında basitçe; “sistem kurmak”.

McDonald’s’ı düşünün – nereye giderseniz gidin, aynı deneyimi yaşarsınız. Bu yaşadığınız deneyim delicesine detaylandırılmış bir standartlaşma ürünü.

Amaç sadece sistem kurmak değil; bu sistemlerin sağladığı özgürlük ve ölçeklenebilirlik.

İş yapış şekil oluşturmak ile sistem kurmak çoğu zaman karıştırılıyor.

Her firmanın bir iş yapış şekli, kültürü, taktikleri vs var tabi ama burada bahsettiğimimiz her adımı tanımlanmış ve neredeyse “tekrar düşünme” gerektirmeyecek kadar otomatikleştirilmiş işleyişler.

Tabi her iş bu şekilde sistemleştirilemiyor ama emin olun sandığınızdan daha çok şey, yeterince derinlemesine inilirse, tüm olasılıklar düşünülürse otomatikleştirilebiliyor.

AI Avantajı: Küçük İşletmeler İçin Güçlü Araçlar

İşte tam bu sırada konu yapay zekaya dayanıyor. Hani sistemleştirilemeyecek iş akışlarınız var ya; Artık yapay zekanın rasyonellik ve nedensellik yetenekleriyle şov yaptığı zamanlara geldiğimiz için bu E-Myth’in yazıldığı yıllardaki kadar imkansız değil.

The AI Entrepreneur's Handbook serimde bu prensibi derinlemesine incelemiştim. Girişimcilerin iş süreçlerinde AI’den faydalanabilmesi için bu kitapları pratik birer rehber olarak geliştirmeye çalıştım. Kitapların amacına ve hikayesine şuradan ulaşabilirsiniz.

Serinin ikinci kitabında aslında yazılımcıların gelecekte ne kadar avantajlı hale geçtiklerinden bahsetmiştim. Özellikle analitik düşünme yeteneği yüksek insanlar birçok iş akışını yapay zekanın da yardımıyla bir girişime, ürüne, bir app’e ya da bir otomasyona dönüştürebilecekler.

Bundan 2 yıl önce, yapay zeka henüz bu kadar gelişmemişken, Andrew Ng’nin “How AI Could Empower Any Business” başlıklı TED konuşması da tam bu dönüşümün ilk adımlarını ve umutlarını anlatıyordu.

İki yıl önce, yalnızca büyük teknoloji firmalarının gündeminde olan yapay zeka, bugün küçük işletmelerin de iş akışlarını daha verimli, daha hızlı ve daha kolay hale getirebilme sürecinde.

Benim de Next Big App’i kurmamın altında bu gelecek senaryoları yatıyor. Girişimcilerin, işletmelerin bir e-posta yollamak kadar kolay bir şekilde otomatik sistemler kurmasını sağlayan iş geliştiren ürünler, appler, otomasyonlar düşünün…

Son söz; Teknoloji ve AI’den faydalanarak ölçeklenebilir sistemler kuran iş liderlerinin gelecekte parlayacağı kesin.


💡 İLHAM VEREN FIKIRLER & SÖZLER:

Eskiden kullanılan araç-gereçlerin çoğu fiziksel benliğimizin uzantılarıydı. Şimdiki araç-gereçler ise zihinsel benliğimizin uzantıları.— Lotoya Peterson
Ersin Çelik

Dreamer, Designer, Builder. | kuotes.co

1ay

En sonda yer alan alıntıya bayıldım 👌🏽 “Fiziksel benliğimizin uzantıları” bize oldukça zaman kazandırdı. Bu şekilde daha büyük ve güçlü şeyler inşaa edebildik (veya yıktık). “Zihinsel benliğimizin uzantıları” da bize oldukça fazla zaman kazandırıyor. Bakalım neler yapacağız kazandığımız bu zamanla. Umarım yıkıcı olmaktan daha çok yapıcı olur. Yapıcı olacak paylaşımlar yaptığın için teşekkürler.

Beğen
Yanıtla
Özgür Alaz

Useful ve Promoqube Kurucu Ortak

1ay

Daha geçen hafta ilk sayıyı almıştım. Ne ara 35 olmuş

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın