Anlamak Gerek
Bizi bilmek, bizi iyi anlamak gerek. Bizi biz yapan değerlerin ne olduğunu öğrenmek için bizi Somali’de tanımak gerek. Dünya’nın ahlaksızca ölüme terk ettiği coğrafyalara hiçbir menfaat beklemeden koşan bu insanların derdi nedir diye düşünmek gerek. Açlıkla, susuzlukla savaşan koca bir ülkeyi tüm gücüyle ayağa kaldırmaya gayret etmenin altında yatan derin sırrı bilmek gerek. Diline, rengine ve inanışına bakmadan yardımına koştuğumuz insanlarla aramızdaki bağı ve o bağın neye dayandığını fark etmek gerek. Bölünmek, paramparça edilip zalimlerin sofrasına meze yapılmak istenen Libya ile bu milletin gönül bağı nedir diye düşünmek gerek. Komşuları, kardeşleri tarafından itilip dışlanan Katar’ın anında yardımına koşan bu insanların niyeti nedir bakmak gerek. Ömrü savaştan başka bir şey görmemiş mazlum ve mahzun Afgan halkına el uzatmanın altında yatan gerçeği bilmek gerek. Kendi dost ve kardeşleri tarafından dahi yok edilmek istenen Filistin davasının bedeli ne olursa olsun baş savunucusu olmanın, bu kadim fedakarlığın sebebini iyi düşünmek gerek. Dünya’nın bir ucundaki Filipinler’i sel vurduğunda yardım eli uzatan bu milletin ruhunu, enginliğini ve davasını anlamak gerek. Suriye’de, Irak’ta can veren bu eşsiz insanların gönlünde gizli gizli yanan ateşin harında yanmak gerek. Belki de dünyadaki en büyük sefaleti, açlığı ve zulmü yaşayan Yemenlilerin acıları bu milletin kalbini neden yaralıyor hissetmek gerek. Bu millet toprağı on yıllardır işgal altında olan kardeş Azerbaycan’a neden bu denli sevgi besliyor, neden kader birliği yapıyor fark etmek gerek. Yüzyıllardır kardeşlik bağları inşa ettiği Kosova’yı, Bosna Hersek’i, Arnavutluk’u ve Balkanlar’ı kendi geleceğiyle eş tutan bu medeniyet neden buraları bu kadar önemsiyor azıcık kafa yormak gerek. Afrika’yla karşılıksız, koşulsuz ve çıkarsız ilişkiler geliştiren bu milletin çektiği cefanın bile ruhuna sürur vermesinin anlamını, nedenini idrak etmek gerek. Nerde mazlum sesi duysa düşünmeden, hesap yapmadan ve ağır bedeller ödemek pahasına dahi atılan bu halkın duygusunu bir nebze olsun yaşamak gerek. Bu ülkenin Orta Asya’yla, Orta Doğu’yla, Afrika’yla neden bu kadar hemhal olduğunu çok ama çok doğru bir biçimde analiz etmek gerek. Kim olursa olsun, hangi milletten, hangi inanıştan olursa olsun derdi olanın derdini paylaşan, acı çekenin acısına ortak olan bu insanların şefkat deryasını duyumsamak gerek. Medeniyet yoksunu Avrupa’da sıkışmış kalmış olan kardeşlerini bu toplum neden böylesine önemsiyor, neden onlar için canı yanıyor iyi algılamak gerek. Kıbrıs için belki de en yoksul zamanlarında canını veren, bedel ödeyen ve direnen bu ulusun gayesini hatırlamak gerek. Düşeni ezmek yerine ona el uzatmayı tercih eden, aman dileyene dokunmayan, koca koca medeniyetler inşa etmiş bu milleti ve bu milletin farkını görmek gerek. Yüzlerce yıl hüküm sürdüğü topraklarda ahalinin dinine, diline, yaşayışına ve kültürüne karışmayan aksine onları şefkatle koruyup kollayan bu birlikteliğin sevdasını yaşamak gerek. Dünya’nın gelirine oranla en çok yardım eden milleti olmanın altında yatan inceliği ve o asil gerçekliği düşünmek gerek. Covid-19 salgını süresince ülkeler birbirlerinden maske çalarken dünyaya uçaklar dolusu tıbbi malzeme gönderen bu ülkenin gamını, kederini ve meramını iyi anlamak gerek. İnandığı milli ve manevi değerler uğruna canını ve malını düşünmeden feda eden bu insanları ve onların gönüllerindeki insanlık aşkını kavramak gerek. Susuz çöllerde aç biilaç kalıp can veren, karlı dağlarda donarak şehit olan, Çanakkale’yi emperyalist güçlere geçilmez kılan bu milletin içini saran teveccühü okumak gerek.
Belki bu sır anlaşılırsa dünyanın ihtiyacı olan sevgi ve muhabbet herkesin gönlünde bir tomurcuk olup açar kim bilir? Bu vesileyle 90 yıllık hasretimiz olan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin açılışını ve 30 Ağustos Zafer Bayramınızı kutluyor, şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum.
Giyasettin Eyyüpkoca