Bakış Açısı
Elektrikli araçlara henüz yeterince ısınamadığım halde Togg'un Almanya yolculuğunu önemsiyorum. Ulusal değer olarak bakıyor, öyle ölçüyorum. Oysa daha dün denecek kadar yakın bir zamandı ve her kafadan bir ses çıkıyordu. İyi hatırlıyorum, olumsuz sözler almış başını gidiyordu. İşin doğal gereği zamanlama anlamında bazı aksamalar yok değildi, teslim tarihi konusu gecikti, belki de öne alınmak istendi. Önyargı işbaşı yapmaya hazırdı, öyle de oldu; kimine göre söz konusu yatırım hiç yoktu, sözü edilenler tümüyle kandırmacaydı. Kimine göre de tümüyle seçim amaçlı bir görüntüydü. Tepki verenler belli bir güvensizlikten besleniyordu, bu önemli bir sorundu.
Hükümetin yanlışı olarak görenler başka bazı yanlışları öne çıkararak haklılık zemini oluşturuyordu. Elde yeterince yanlış vardı, tek başına Suriye politikası bile yeterli bir örnekti. Çelişik gelebilir ama Hükümet Suriye'de ne kadar başarısızsa Ukrayna'da o kadar başarılıydı. Bunda da şaşılacak bir şey yoktu, devletler en büyük hataları -insanlar gibi- en güçlü zamanlarında yaparlar, zayıf ve güçsüz anlarda hataya uzak dururular, temkinli olmayı elden bırakmazlardı. Bir başka deyişle köprüden önceki son çıkışa kaçırmak korkusuyla yola normalden fazla dikkat edilir, günlük yaşama benzer bir halde bu hep böyle olurdu.
Eleştiri hak olmasına hak ama hükümetin araya sıkışmış doğru politikaları da vardı, bunların başında nüfus politikası geliyordu. Üç çocuk şeklinde yapılan niteleme tam anlamıyla Türkiye gerçeğiydi, ekonomik ve stratejik değeri olan bir kavramdı. Şimdi ne oldu sadece son birkaç yıl içinde yaşanan keskin bir düşüşle nüfus artış oranı en son verilere göre yüze 1,5 seviyesinin altına indi, yani tehlike çanları çoktan çalmaya başladı bile. Bu sonuç nüfus profilini değiştirecek vahim bir tehlikenin işareti demektir.
Hükümetin kaygısını yanlışının önüne koymuyor, doğruya doğru demek gerektiğini düşünüyorum. Bir başka eleştiri konusu da konut yatırımlarıydı, bu yatırımları betonlaşma gören oldu, toprağa gömülen para diyen oldu, akla gelmez eleştiriler yapıldı, hepsi kulağımda. Şimdi sormak gerekir, bu konut stoğuna ilaveler olmasa, konutlar yenilenmenmiş olsa, tümüyle bir deprem bölgesi olan ülkemizin hali ne olurdu, yüz bin liraya bile kiralık konut bulunabilir miydi? Bu girişimler kötüye kullanılmadı mı, evet kullanıldı, birileri haksız şekilde nemalandı mı, hiç şüphesiz nemalandı, amacına hizmet etti.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Çok daha başka sorular da sorulabilir ama her koşulda sonuçlar neden olarak gösterilenlerden çok daha değerli olsa gerek. Togg konusuna gelince eksikler oldu, tarih olarak bazı sapmalar da oldu ama sanki haksızlık daha çok oldu. Şu Alman basını bile fiyatından başlayarak yerli markamızı rekabetçi bulduğunu söylüyor ve bunu bir başarı olarak görüyorsa, bunun bir talimatla yapılmadığı, sanırım gerçeğin yüze çıkmış hali olduğu herkesin malumudur. Hiç değilse Türklerin gönlünü almak için yapılmadığını düşünmekten yanayım.
Her şey bir yana şimdiden 30 bin araç yurt içinde seyir halindeyse ve araçla ilgili kayda değer sorunlar yaşanmıyorsa, zararı yok bir şeyler biraz eksik olsun, kervan yolda dizilir sözü de bize aittir. Rekabetçi görmeyenlere, koruma duvarları arkasında saklandığı düşüncesinde olanlara, bu yönden eksik bulanlara da sözüm şu, neden hemen her alanda devleti arkasına alan Çin'e iki laf etmiyoruz acaba? Her şey bir yana, henüz tek modelle bile boy gösterme cesareti, sizce de yeterince değerli değil mi?
Yolu açık olsun...