Bazen, baş yaracak taşların aradığı umulmak değil, fırsat bulmaktır.

Bazen, baş yaracak taşların aradığı umulmak değil, fırsat bulmaktır.

1960 Roma Olimpiyat Oyunları’na 83 ülke 611 kadın, 4727 erkek toplamda 5338 sporcu ile katıldı.

611 kadından en unutulmaz olan Wilma Rudolph idi, çünkü kendisi çocukluğunda çocuk felci hastalığını yenmiş, sonra da 3 kısa mesafe yarışta altın madalya kazanmıştı. Roma’dan sonra “The Tornado” lakabı ile anıldı.

4727 erkekten ise bir süper yıldız ve bir efsane çıktı. Süper yıldız 17 yaşındaki bir Amerika’lı boksör, o zamanki adı ile Cassius Clay günümüzde daha çok bilinen adı ile Muhammad Ali idi. Ali tek altınını Roma’da kazandı.

Efsaneyi ise efsane yapan o güne kadar sporcu bile olmaması idi, Roma’nın siyahi tanrısı 28 yaşına kadar profesyonel anlamda spor yapmamıştı. O Etiyopya kralının muhafızlarından birisi idi. Musoolini 1936’da Etiyopya’yı işgal ettiğinde efsanemiz henüz 4 yaşında idi.

Roma’da maraton yarışı naklen yayınlanacaktı, koşu gece yapıldı, organizasyon komitesi Roma’nın eşsiz güzelliklerini göstermek için maraton parkurunu şehrin en güzel köşelerinden geçirdi, yol kenarında meşaleler yanıyordu. Maraton yarışından iki gün önce takımının iki sporcusu da sakatlandı, Etiyopya 24 sene önce kendisini işgal etmeye çalışan devletin topraklarında kralın muhafızını kattı. Kahramanımız sporcu değildi, ki yarış günü ayağında ayakkabısı yoktu. İtalya’ya gelirken yanında getirdiği tek spor ayakkabı koşudan bir gün önceki son antrenmanda parçalanmıştı. Yeni verilen spor ayakkabıları ise koşarken nasır yaptığından atlet çıplak ayakla koşmayı tercih etti.

1936’da memleketi işgal edilirken 4 yaşında olan çocuk maratonun 30 km’sinde tek başına en öndeydi, o sırada İtalyan spiker “Şu anda bir maraton değil bir Aida izliyoruz, en önde koşu listesinde adı olmayan bir Etiyopya’lı var. Ay ışığı ve meşaleler altında, İtalya'nın yıllar önce işgal ettiği Etiyopya'nın adı bilinmedik bir atleti tek başına Musollini’nin Roması’nı fethediyor, bu adeta bir Aida Operası” diye ifade ediyordu.

Aynı atlet Roma’dan 4 yıl sonra 1964 yılında Tokyo’da bu kez ayakkabıları ile altın madalyayı kazanıyordu.

1968 yılında geçirdiği bir trafik kazasında sekiz sene önce çıplak halde Roma’yı fetheden bacaklarını kaybetti ve felç oldu. O bu kez kolları ile karda kızaklarla yarışmaya çalışıyordu. 1973 yılında 41 yaşında hayatını kaybetti. Öldüğünde 2 Olimpiyat altını, paralize olmuş bir bedeni ve bulduğu tek bir altın fırsatı altına çevirecek bir azmi vardı.

Bu efsanenin adı tarihte bir maraton yarışını kazanan ilk siyahi Abebe Bikiladır, Bikila eğer o gün orada çıplak ayaklarına rağmen fırsat bulmasa bugün hala maraton dediğimizde aklımıza Etiyopya’lı ve Kenyalı atletler gelir miydi? Kim bilir…

Bazen baş yaran taşlar umulmadık değil, bir şekilde fırsat bulmuşlardan çıkar.

Not: The Athlete filmini izleyebilirsiniz.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Ersin Birkan adlı yazarın diğer makaleleri

Diğer görüntülenenler