Bir de gençlere sor
Dijitalleşen dünyada genç kuşağı bekleyen sorunlar ve fırsatlar
Geçtiğimiz hafta ilginç bir araştırma raporu geçti elime. Vodafone Toplum ve İletişim Enstitüsü tarafından “Dijitalleşen Avrupa Zirvesi” programı kapsamında YouGov dijital pazar araştırma şirketi tarafından Türkiye’nin de içinde bulunduğu 9 Avrupa ülkesinde 18-30 yaş arası toplam 8.574 kişiyle İnternet üzerinden yapılan anket önemli bulgular içermekte.
Özellikle Türkiye’den ankete katılan 1.000 gencimizin verdiği yanıtlar üzerinde düşünmeye değer. Anketin karşılaştırmalı sonuçlarına göre, İnternet kullanıcısı ve tahminen hepsi İngilizce bilen bu bin kişinin temsil ettiği Türk gençliği, eğitim durumu, kariyer planlaması, geleceğe bakış, Bilgi-İletişim Teknolojileri’ne (BİT) ilgi ve dijital iş becerisi ile girişimcilik konularında Alman, İngiliz, Çek, Hollandalı, İrlandalı, İspanyol, İtalyan ve Portekizli genç kuşaklardan çok da farklı bir noktada değil ve hatta genel bir yorumla dijital dönüşüm sürecine çok daha yatkın. Rakamlarla konuşacak olursak Türk gençleri, Bilgi-İletişim Teknolojileri alanında en az okul eğitimi alan (%9) ülkelerden biri olmasına karşın bu teknolojilere ilgi ve kullanım konusunda en arzulu kitle (3,5/4). BİT eğitimi konusunda diğer ülkelerle arasındaki dezavantajı ise tam “Türk işi” diyebileceğimiz bir beceriyle çözümlemeye çalışıyor yurdum insanı; anketteki “BİT becerilerinizi kazanma ya da BİT sorunlarınızı çözme konusunda; nereden destek alırsınız?” sorusuna “daha ziyade kendi kendime çözmeye çalışırım” yanıtını veren en kalabalık kitle tahmin edileceği gibi Türkler (44). Belki de tüm bunların sonucu olarak BİT eğitimi konusunda en büyük sorumluluğun Yüksek Öğretim Kurumları’nda olduğu savunarak (muhtemelen örgün eğitimdeki yetersizliklerden ötürü) BİT beceri kurslarına da en çok katılım gösteren gençler de bizimkiler; ve hatta bu konuda daha da ileri giderek hemen herkesin kodlama öğrenmesinin şart olduğunu düşünüyorlar. Ve nihayet BİT alanında kendi şirketini kurma ya da bir start-up şirkette çalışmaya en yatkın potansiyele sahip gençler yine bizde (3,5/4).
Araştırmanın bu bulgularından yola çıkarak ülke olarak dijital dönüşüme ilişkin iyi bir genç potansiyel olduğunu söyleyebiliriz. Eğitim konusundaki tüm yetersizliklere rağmen gençlerimiz dijital dünyanın fırsatlarını görerek kendilerini bir şekilde bu alanda yetiştirmeye çalışıyor ve girişimcilik motivasyonları üst seviyede. Ekonomide “orta gelir tuzağı” sonucu milli geliri yerinde sayan ve ağırlıkla katma değeri düşük ürün ve hizmetler üretebilen bir ülke olarak, hele böyle bir genç potansiyele sahipken, en hızlı çözümün dijital dönüşümden geçtiğini ve buradan elde edilecek iş verimliliği ve rekabet gücüyle “yüksek katma değer ve milli gelir” hedefine kestirmeden gidebileceğimiz bir yolu benimsememiz gerekli. Bunun için de, öncelikle genç kuşağı bilgi-iletişim teknolojileri konusunda ilkokuldan üniversiteye ve hatta okul dışında da eğitecek bir milli eğitim politikası ve ikinci olarak da, bu alandaki girişim sayısını süratle arttıracak bir ticari eko-sistemin kurulması elzem. Bu bağlamda, bilgi-iletişim sektöründen de maddi, manevi ve ayni ve her türlü destek talep edilmeli.
Neticede ben gençlerin söylediklerini aktarıyorum; Elçiye zeval olmaz!