COŞKU ! "YAŞA ve YAŞAT"

Merhaba,

Batı ile Doğu arasındaki düşünüş farklarını inceleyenler, Doğuda eksik olan şeyler arasında şunları sayarlar ;

Ölçü, düşünsel olarak merak ve -yaşama heyecanı.

Doğunun bir lokma bir hırka felsefesi insanları adam sendeci, neme lazımcı yapmakta büyük bir rol oynamış, din kavramının sömürülmesi ve yanlış anlaşılması doğu insanlarının ilgilerini bu dünyadan ziyade öteki dünyaya çevirmiştir.

Oysa Batı, büyük bir yaşama heyecanı ile insanları bu dünyanın nimetlerinden faydalanmaya sevketmekte ve Romalılardan beri bilinen "yaşa ve yaşat" kuralına büyük içtenlikle inanmaktadır.

Eskilerin, daha fazla "şevk ve heyecan" ile ifade ettikleri bu büyülü gücün Batı dilindeki karşılığı "Enthousiasme" dır ve eski Yunanca Tanrı anlamına gelen "Theos" kelimesinden doğmuştur ki, biraz genişçe bir tecümesi "içimizdeki ilahi kuvvet" demektir.

İnsanların, enerjilerinin, ortalama olarak onda birinden bile tam olarak faydalanamadıkları psikologlarca açıklanmış gerçekliktir.

Doğal olarak, bu denli verimi düşük bir kaynağı kimse kullanmak istemez. Şu halde bir İNSANIN -BÜYÜK İŞLER BAŞARABİLMESİ, VERİMLİ BİR ŞEKİLDE ÇALIŞABİLMESİ ancak "içindeki coşku denilen o ilahi kuvvetten" faydalanabilmesi ile sağlanabilir.

Bu tespitin modern iş dünyası tarafından unutulmuş veya gözardı edilmiş olması beklenemezdi. Bunun için şirketler son 20 yılda -insan kaynakları- bölümleri kurarak, çalışanların etkin kullanımına dair amacı tamamen verimlilik olan bir sistematik kurdular. Ancak, bugüne geldiğimizde halen bu amaç uğrunda alınacak birçok mesafe olduğunu görmekteyim. Öyle ki, Yalın prensiplerinde kayıp&israf buzdağının tabanını -kullanılamayan insan potansiyeli- oluşturuyor.

Bu durum ile Maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisine baktığımda piramitin tepesinde -doruk yaşantı- tanımında kendini gerçekleştirme var. Aklın yolu bir ; doruk yaşantıya ulaşabilecek insanın mutlu olması için kendini gerçekleştirmesi yani tüm potansiyelini kullanabilir durumda yaşaması gerekiyor. Bu durumda çalışan bir insan -içindeki ilahi gücü ortaya çıkarmış -COŞKU dolu olacaktır. Şirketler de insanların potansiyeline en uygun iş tanımları yaparak doruk yaşantı seviyesinde bir ortam sağlaması gerekiyor ki EN VERİMLİ işgücü -kazan kazan sinerjisi- ortaya çıkabilsin.

İnsan kaynakları departmanlarının önümüzdeki 10 yıl gündemi bu yönde şekillenecektir diye düşünüyorum.

İnsanların -coşku- denilen o ilahi ateşe sahip olabilmesi için şu dört noktaya dikkat etmeleri gerekiyor (Dale Carnegie) ;

1. Yapacağımız şeyi sevmek ve ona tam anlamı ile inanmak
2. Kendi kendimize cesaret ve heyecan telkin etmek
3. Heyecanlı insanlar ile beraber olmak ve onlarla konuşmak
4. Kafamızda güç ve heyecan düşünceleri yaratmak

Korku, şüphe, kuruntu ve tereddüt coşkuyu ÖLDÜRÜR.

COŞKULU bireyler ile verimli ŞİRKETLER için bu konunun önemi yadsınamaz. Bu çerçevede projeler üreterek sürekli iyileştirme yapmak zorundayız. Ulusal verimlilik idealinde bu projelerin adını "YAŞA ve YAŞAT" olarak verebiliriz.

Kapanışı GENÇLİĞİN FELSEFESİ ile yapalım (Samuel Ullman - Şair)

"Gençlik ömrün bir parçası değildir. O bir akıl ve idrak durumu, bir irade derecesi, bir hayal gücü, heyecanların kuvvet ve dinçliği, cesaretin korkaklığa, macera iştahının rahat ve mutlu yaşama sevdasına üstün gelmesidir.

Hiç kimse yalnız birkaç yıl yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan *ideallerinin gömülmesidir*. Yıllar cildi buruşturabilir. Fakat -heyecanların- feda edilmesi ruhu buruşturur.

Üzüntü, şüphe, nefse güvensizlik, korku ve endişe; bütün bunlar başları eğen ve ilerleyen ruhu tekrar gerisin geriye mezara götüren uzun, çok uzun yıllardır.

Hepiniz, inancınız kadar genç - şüpheniz kadar ihtiyar, kendinize olan güveniniz kadar genç - korkunuz kadar ihtiyar, ümidiniz kadar genç - endişeleriniz kadar ihtiyarsınız.

Kalbiniz dünyadan, insanlardan ve sonsuzluktan güzellik, sevinç, cesaret, büyüklük ve kuvvet haberleri aldığı müddetçe gençsiniz. Bütün bu hatlar yıkılmış ve kalbinizin ortası kötümserlik karları ve bağnazlık buzları ile örtülmüş ise o zaman artık muhakkak ihtiyarlamışsınızdır"

Genç kalabilmek dileği ile sevgiler.

Tuncay Güven