Dünya Misafirinizin Cebinde, Sosyal Medyayı Kullanın!

Dünya Misafirinizin Cebinde, Sosyal Medyayı Kullanın!

JWT/Manajans Yaratıcı Yönetmeni Olcayto Cengiz, bize sosyal medya ağları ve Türk turizm sektörünün bu konuda neyi, nasıl yaptıkları hakkında bilgiler aktarırken, otellerin sosyal medyayı fuarlarda da mutlaka kullanması gerektiğini vurguladı. İşte o özel röportajın detayları…

Olcayto Cengiz kimdir? Kısa bir öz geçmiş?

Ünlülerin kendilerinden 3.tekil şahıs gibi bahsetmesine benzeyecek ama, Olcayto Cengiz 1996 senesinden bu yana reklamcılık alanında bir şeyler yapmaya çalışan bir reklamcıdır. 1994 yılında İstanbul’dan Antalya’ya taşınmamızdan iki sene sonra Bülent Ulutaş sayesinde Gün Ajans’ta içine girdiğim, Cihan İşbaşı’nın yanında çırak olarak başladığım lise yıllarımdaki hayalim olan reklamcılıkta bu yıl 18. yılımı, yani bir nev’i rüştümün ispatını kutluyorum. 2000 senesinden bu yana İstanbul’da pek çok ajansta yaratıcı departmanda görev aldım, 2005 senesinde blogumu açtım, 2008’de ise tamamen dijital reklamcılığa geçiş yaptım. Şimdi de “yeni reklamcılık” adını verdiğim online offline entegre reklamcılığın peşinde koşan bir adamım. Daha fazlasını bilmek isteyenin zaten Google’a adımı soyadımı yazması yeterlidir.

Sosyal medya son yıllarda en hızlı pazarlama aracı haline geldi? Peki, bu pazarlama aracını oteller nasıl kullanmalı?

Oteller öncelikle kendilerini bir “otel” olarak değil “marka” olarak konumlandırmalı. En üst yönetim seviyesinden kapıdaki güvenliğe kadar. Bu mental geçişi içeride sağladıktan sonra da, sosyal medya aracılığı ile tüketicilerine, yani misafirlerine kendi marka kimliklerini ve vaatlerini en iyi şekilde aktaracak, olası krizleri ve negatif yaklaşımları en doğru şekilde cevaplandıracak şekilde kullanmayı öğrenmeliler. Sosyal medyayı “Bunu da yapmak lazım” gibi bir zorunluluk olarak gören, burada bulunmaktan çekinen ya da gereksiz bulanlar şunu unutmamalıdır ki; yarın o gereksiz bulduğunuz sosyal medya da sizi ve markanızı gereksiz bulursa; işte o zaman işler fena halde tersine döner. Özetlemek gerekirse; bir otel satış ve pazarlama departmanına ne kadar önem veriyor ise, aynı oranda dijital iletişim departmanına da önem vermelidir.

SOSYAL AĞLARDA MONOLOGA YER YOK

Sosyal ağlarda nasıl paylaşımlar yapmalı? Yaparken nelere dikkat etmeli?

Bunun net bir formülü yok, ama kendi adıma deneyimlerime bakarak bir kaç başlık sıralayabilirim. Paylaşımlarda;

  • Marka değeriniz, kimliğiniz ve en önemlisi vaadiniz net olsun. Bir öyle bir böyle içerik paylaşmayı “Siz” diye cümleye girip “sen” diye cümleden çıkan birisi ne hissettirir ise aynısı burada da geçerli.
  • 3 maymunu oynamayın. Dinleyin, izleyin ve konuşun. Sadece tek taraflı paylaşımlar yapıp gelen soru, şikayet ya da serzenişleri yok saymak size sadece itibar kaybettirir. Tek taraflı bir diyalog mümkün değildir ve sosyal medya dediğimiz yerde monoloğa yer yoktur.
  • Diyalog başlatın. Etkileşim yaratın. Soru sorun, ilgilendiğinizi gösterin. Sadece sormuş olmak adına sorulduğu belli olan ya da doğru düzgün bir cevabı olmayan sorulardan kaçının. “Güneşli havaları kim sevmez ki?” sorusunun karşılığı -bizim lügatta- mavi ekrandır. Buna evet mi denir, hayır mı denir, ben mi denir. Ölü doğmuş bir içeriktir. Bunlara dikkat edin. Dile hakim kişilere yazdırın içeriklerinizi.
  • Mış gibi yapmayın!” Bu benim beylik lafımdır. Neyseniz o olun. Ne daha fazlasını ortaya koymaya çalışın, ne de anlamsız bir tevazu içine girin. Yalanlar ve kandırmacalar sosyal medyanın en sevdiği uğraşlardır, ne olduğunu anlamadan kendinizi bir toplu lincin ortasında buluverirsiniz.

Turizm bu ağlardan yeterince yararlanabiliyor mu?

Global anlamda çok iyi kullanan markalar var. Yerel anlamda da yok değil. Hillside, Rixos ilk anda aklıma gelenler. Ama samimi olmak gerekirse kullanılması gerektiği kadar efektif ve verimli kullanıldığını düşünmüyorum. “Best practice” olarak adlandırabileceğimiz bu kadar az örnek varken zaten aksini savunmak da hayal kurmak olur.

Turistin seçimini sosyal ağlarda paylaşılan ne derecede etkiliyor?

Son derece fazla etkiliyor. Hele ki yeni bir ülke, yeni bir otel seçimi söz konusu ise misafir önce internete gidiyor. Arkadaşlarına soruyor, arkadaşı olmayanlara danışıyor, forumları okuyor, trip advisor gibi siteleri inceliyor. Diyebilirim ki bir en başta “Nasılmış?” diye bakmak için, bir de en son karar verdiğinde iletişime geçmek için otelin web sitesine gidiyor. Bununla ilgili zaten benim fazla bir şey dememe gerek yok, ETC (Avrupa seyahat komisyonu) verileri en güncel datayı bize sunuyor.

Turist en çok hangi ağları takip ediyor?

Bunun hiç bir standardı yok. Tamamen turistin yaşına, dijital erişkinliğine ve ulaşımına bağlı. Zaten “turist” olarak bir meslek grubu olamayacağı için buna kısaca “insan” diyebiliriz ki bu da bizim karşımıza olağan şüphelileri getiriyor; Facebook, Twitter, Instagram, Foursquare, Yelp, TripAdvisor gibi. Bir de bazı ülkelerin kendi baskın ağları var ki buna da en güzel örnek Rusya’nın Facebook’u olarak adlandırılan VKontakte, ki orada da Facebook Connect var.

Gelecekte popüler olacak sosyal medya kanaları neler?

Buna cevap verebiliyor olsaydım şimdi çok uzaklarda dolara sarılmış suşi yiyor olurdum açıkçası. Yarın ne çıkacak, seneye ne popüler olacak bunu bilmek günümüzde imkansız. Sadece görünen tek bir ipucu var ki, giyilebilir teknoloji ve “Internet of things” dünyasına giriş yapıyoruz. Yani insanların gündelik hayatlarında yaptıklarını dijitale yansıtan platformlar kazananlar olacak benim kanaatimce.

FUARLARDA SOSYAL MEDYAYI KULLANIN

Fuar dönemi başlayacak, bu dönemde ülkemiz tanıtımı için sosyal ağlar nasıl kullanılmalı…

Burada yapılabilecekler oldukça fazla. Büyük sosyal medya platformları ile ortaklığa gidilip duyurmak, standartların dışında tanıtım filmleri — misal misafirlerin gerçek görüntülerinden oluşan(UGC — User generated content)- çekmek, fuarda “Social Media Manager”ı bulundurmak, fuar alanında interaktif (Augmented reality gibi) etkileşimli uygulamalar yapmak, fuar alanında canlı YouTube stream etmek gibi. Bunun sonu yok, fikriniz ve bütçeniz kadar büyük düşünebilirsiniz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Son olarak ekleyebileceğim, aslında tüm markaların -ki bu röportaj özelinde oteller ve turizm acentalarının- bilmesi, unutmaması gereken bir şey var; tüm bu iletişime verecekleri önemi değerlendirmelerini sağlayabileceğine inandığım.

Bugün Facebook’un alt yaş sınırı 13. 8 yaşında çocuklar akıllı telefon sahibi oluyorlar. Tatillere giden, para harcamayı seven yaş aralığı ortalama 30. Tüm bu kitle cep telefonu ile büyüdü ya da cep telefonunun, internetin içine doğdu. İnternette zaten bilgisayarlardan cep telefonlarına, tabletlere yani akıllı cihazlara indi. Ve 2000 senesinde doğanlar şu anda 15 yaşına geliyor. Yani diyeceğim o ki; artık dünya tüketicinin cebinde. Peki; siz de o cepte yerinizi aldınız mı? Eğer ilgilenen olursa, bu konuyla ilgili bir yazım var, merak edenler onu da okuyabilirler: “Dijitalleştirebildiklerimizden misiniz?

Teşekkürler…

Ben teşekkür ederim.

(GMDergi ile turizm ve sosyal medya üstüne yaptığımız sohbetin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.)

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler