Debranding(Markasızlaşma)

Debranding(Markasızlaşma)

Günümüz dünyasında her gün yeni markalar, yeni logolar üretiliyor ve birbirine benzer ürünler piyasada satışa sunuluyor. Firmaların, bu benzerlikten kaçmak ve kendilerini tüketicinin bilinç dünyasında bilinir hale getirmek için uyguladığı tekniğe Debranding(Markasızlaşma) deniyor. Markasızlaşma, adından da anlaşılacağı üzere, ürünlerin ambalajlarının üstünden markayı kaldırmayı ve insanların, ürünün logosundan veya sloganından markayı akla getirmesini hedefleyen bir pazarlama stratejisidir. Özellikle logolar firmaların kimlikleridir. Son yıllarda ise logolar daha minimalist ve estetik kaygı güdülerek tasarlanmakta. Geçmişten günümüze markalar, bilinirliğini arttırmak için birbiri ile kıyas halinde iken ilk olarak 1995’de Nike tarafından gerçekleşen markasızlaşma stratejinin sonrasında gördüler ki müşteriler logodan markayı benimsemiş duruma gelmişler. Aslında yapılmak istenen stratejinin tam anlamı ile müşterilere geçtiğini gördüler. Ürün ile tüketici arasında bir bağ olması, diğer markaların ürünleri olmasına rağmen yine bildikleri ürünü satın alma eğilimi göstermeleri gibi örnekler doğrultusunda pazarlama karmasında(4P) en önemli etkenlerden biri olan tutundurmayı (Promotion) başarmış oldukları aşikâr. Peki firmalar kendilerini müşterilere belli etmek için uzun mesailer harcarken, Markasızlaşma stratejisi izleyen firmalar neyi amaçlıyor?

Belirli kampanyalar uygulamak için kurumsallığı azaltmasını buna örnek gösterebiliriz. 2015 yılında Coca-Cola “Etiketler Kutular İçindir, İnsanlar İçin Değil” diyerek kısa süreliğine kutu kolalardan logosunu kaldırmışır. Ülkemizde yine Coca-Cola firması, ürünün marka kısmına şehir isimleri yazarak kâr marjını arttırmayı hedeflemiştir ve başarılı olmuştur. Tadelle “Hayatın Tadı Elinde” kampanyası ile duygusal eylemlerimizi (başla, gül, eğlen vb.) ambalajların üzerine yazarak güçlü rakipleri karşısında piyasada ben de varım demiştir. Bir diğer ve en çok amaçlanan durumlardan biri ise yukarıda da bahsettiğim gibi markanın, müşteri ile psikolojik bir bağ kurmasıdır. Kısacası müşteri, logoyu görür görmez aklına gelen şeyin ürünün markası olması hedeflenmiştir. “Debranding” sisteminin uygulanabilir olması için gereken en önemli şeylerden birisi, markanın global ya da bilinirliğinin yüksek olması gereğidir. İnsanlar tarafından benimsenmiş olmalıdır. Bu sistemi uygularken markanın kurumsallığını ortadan kaldırıp daha samimi bir hava yaratması gerekmektedir ve firmalar müşterilerine karşı açık olmalıdır. Örneğin McDonald’s firmasını sadece bir “Karakteristik Sarı M” harfinden tanımak oldukça basittir ya da bir ürünün Iphone olduğunu anlamak için “ısırılmış bir elma” görmeniz yetmektedir. Bu ve benzer örnekleri arttırmak mümkündür. Starbucks, Shell, Mercedes gibi firmaların logoları da birer debranding örneği olarak gösterilebilir. Özellikle son dönemlerde artan rekabet sonrası farklı pazarlama stratejileri gelişmiş ve Debranding gibi teknikler önem kazanmıştır. 


-Kerim Kerimoğlu

Betül Zehra Kızal

Sirius Yolcuları şirketinde Uygulayıcı Danışman

4y

Fikrine sağlık, tebrikler 👏

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Kerim Kerimoğlu adlı yazarın diğer makaleleri

Diğer görüntülenenler