Design Thinking - Yaratıcı Dönüşüm
Design Thinking - Yaratıcı Dönüşüm. Design Thinking'e benim uygun gördüğüm Türkçe karşılık ‘Yaratıcı Dönüşüm’. Maddi ihtiyaçların köpürtüldüğü kitlesel üretim, kitlesel tüketimin ön planda olduğu bir çağın sonu geliyor. Ve analitik düşünmeye programlanmış bizler, empati, iletişim, ilişki gibi kavramları yeniden sorgular olduk. Mutluluk endeksleri oluşturulmaya başlandı. Ve anlamaya başladık ki bükülen kaşık değil.
Şimdi gelelim konumuza. Yaratıcı Dönüşüm: Nedir? Nasıl dönüşülür? Hapı yok mu? Yatsak kalksak olmaz mı? Başlangıç olarak bir doz ‘Kafka - Dönüşüm’, iki çay kaşığı ‘Ölü Ozanlar Derneği’, yarım fincan Beat Kuşağı öncülerinden ‘Kerouac - Zen Kaçıkları’, biraz ‘Lucy’ az ‘Matrix’. Sonrası yokuş aşağı. Düşünmeyin sadece dans edin, Kerouac’ın yazdığı şekliyle.
Alıştığınız birçok şeyi terk etmeniz gerekebilir. En başta hayal kurmanın şahane bir şey olduğu günlere dönmeniz lazım. Hayal kurun. Bize hayal kurmanın saçma olduğu öğretildi. Kuranlar bugün oyunu yazanlar. O nedenle hayal kuracağız. Kutunun dışında düşünmeye çalışmayın. Kutunun olmadığının farkına varın. Siz olduğunu düşündüğünüz için var. Kapiş?
Yeraltı edebiyatına bayılıyorum. Bu yazımın üslubuna da o yüzden uygun buldum, sert yazım dilini. Malum bazen duvara çarpılmalı insan. Olmadı bir daha. Bİr daha. Bir film karesi vardır ya, adam bir yandan diğeriyle sohbet ederken öbür eliyle kavradığı adamı sürekli duvara çalar durur. Vahşi ve sakindir. Hakimdir akışa. Bu sakinlik ve Beethoven 9 olmalı kurguda.
Şimdi buraya kadar neler yazdık?
Hayal kurmak şahanedir, kutunun dışında düşünmek manasız çünkü kutu yok, zaten bükülen de kaşık değil, saat beyaz tavşanda, iksir bizde o halde değişim zamanı. Yaratıcı düşünebilmenin sırrı çocuk olabilmekte. Olmazın değil olurun olduğu bir dünya kurgulayabilmek de. Hepimiz A’dan B’ye düz doğruyla gidlir diye yetiştik. Bir doğru tek doğruydu. Oysa A’dan B’ye binbir çeşit vasıta ile sonsuz farklı yolla gidilebilir. Bunu keşfedip hayatına adapte edebilenlerin oyun alanıdır Design Thinking.
Da Vinci’nin, Kafka’nın, Vaçovski Biraderlerin artık biri kadın, biraderlik bitti. İş hayatında Google’ın, Apple’ın ve zihnini özgürleştirebilenlerin yoludur. Telefon neli olur sorusuna ‘tuşlu’ yanıtını verenleri yok olmaya, ‘tuş ne ya!’ diyenleri liderliğe taşıyandır Yaratıcı Dönüşüm.
Hepimizin ana yakıtıyken unuttuğumuz enerji kaynağımızdır yaratıcılık. Saçmalayabilmek, dünyaya tersten bakabilmektir. Unutmayalım ki sorunlar onları ortaya çıkaran zihin yapısıyla çözülemezler. Bakış açımızın değişmesi gerekir. Bazen ‘O Captain, My Captain’ diyip Mr Keating’in peşi sıra masanın üzerine çıkıp oradan bakabilmektir.
Yaratmak boyut değiştirebilmektir.
Dönüşmek için yürüyün. Evet yürüyün. Sıkışıp kaldığınızda, çözümsüz hissettiğinizde, bırakın masanızı kendi haline, alın kendinizi atın sokağa vurun yollara. Yalnız, kendinizle başbaşa yürüyün. Ben de işe yarıyor. Bazen yüksek sesle konuşarak yürüyorum kendimle, bazen şükrederek. Yürümek ve yaratmak. Yürürken, yaratmak. Yaratırken, yürümek.
Yol? Çare.
Yol? Keşfetme.
Yol? Tasarlama.
Yol? Yaratma.
Yol? Ben demek. Yolunuzu bulmak için adım atmak gerek.
Başarısızlıktan korkmamak gerek. Başarısız olmadıysanız hiç, muhtemelen hiç bir şey başarmamışsınızdır der bir düşün insanı. Kafa patlatmadan nasıl çıkar bisiklete binmenin keyfi. Tırmanmak ve bir kaya parçasının üzerinden tasarıma bakmak. Ne büyük mutluluk. Önemli olan tırmanmak istediğin yerin hayalini kurabilmek. Kurgulayabilmek. O zaman dağ çekilmez olmaktan çıkar. Engeller aşılmaz değildir artık. Ve her adım keyifle atılır.
Çıkmak için inilir bazen, bazen düşülür.
Design Thinking - Yaratıcı Dönüşüm diye başladık nerelere geldik!?!
Dönüşüm ve değişim sen de başlar. Ben ne desem boş. Kimler neler demiş sallayan yok. Benim kim takar. Beni boşverin tarihi yön vermiş insanların yaşam öykülerine kulak verin. Feyz alın. Ben öyle yapıyorum. Yaratabilenlerden ilham alıyorum. Ad bağımsız. Yaş bağımsız. Cinsiyet bağımsız. Koşulsuz. Şartsız. Yargısız. Sonrası kolay. Adımları internette her köşede var. Empati kur, tasarla, prototip üret, test et…
Bu konuya bayılıyorum, sık sık yazmalı üzerine. Deneyimle de birleştirdik mi!?! Mojo budur! Ben biraz Kerouac okumaya kaçıyorum. Zamansız buluşmak dileğimle…
Blog yazılarım için linki takip edebilirsiniz... Son yazım Empati sizi bekliyor...