Doğru Soruları Sormak

Profesyonel hayata geçerken kişi pek çok hayal,hedef, ve aynı derecede endişe ile yüklüdür. Beni neler bekliyor, yeterince hızlı öğrenebilecek miyim, bulunduğum ortamın kültürüne ve iş yapış şekline uyum sağlamam ne kadar sürer, iş arkadaşlarıma nasıl davranmalıyım ve birçok soru vardır aklımızda. İlk 1-2 yıldan sonra tam rahatladım bu ortamda ne nasıldır, ne yapmalı ya da yapmamalı keşfetmişken başka sorular başlar. Artık yeni hedefler koymalıyım, fonksiyonel iş alanımda derinleştikten sonra nasıl ilerlemeliyim, insan/ ekip ilişkilerinde nasıl daha iyi olabilirim, acaba bir Mentor mu edinsem, yeterince geri bildirime açık davranıyor muyum, aldığım geri bildirimleri iş sonuçlarıma etkin şekilde yansıtabiliyor muyum, iş arkadaşlarım beni nasıl algılıyor? Hayatta ilerledikçe sorular, sorunlar, aynı zamanda kompleksleşen iş ortamı ve her türlü yetkinlik de artıyor, bazen fark ederek, bazen etmeden.

Okul çağlarından itibaren görev ve sorumluklara karşı edindiğimiz yaklaşım, olumlu tutum, çözüme odaklanarak sorunu parçalara bölerek ilerleme becerisi ve en önemlisi de ne olursa olsun pes etmeden yeniden yola koyulmak önemli özellikler. Bu temel davranış ve tutumları aile veya okul ortamında öğrenmediysek, iş hayatında gelişmek ve ilerlemek zor olabilir. Kendine daima "yapıcı" sorular sormak, çevreden görüş ve fikir almak, en önemlisi değişime ve öğrenmeye açık olmak kritik beceriler.

Sorular hiç bitmeyecek ve aslında sizi geliştiren en önemli araç olacaklar. Günümüzün en etkili lider gelişim araçlarından biri olan koçluk da doğru soruları sorma sanatı aslında. Proaktif olarak bu soruları önce kendinize sormanız ve üzerinde çalışmanız sizi aynı işi yapan diğer kişilerden önemli ölçüde farklılaştıracaktır. Bunu sadece rekabet avantajı elde etmek olarak görmemek gerekiyor; kendinizi doğru yerde konumlamak, doğru araçlara ulaşmak ve ( Maslow hiyerarşisinde) piramidin tepesindeki anlam ve kendini gerçekleştirme aşamasına gelmenizi kolaylaştırmak adına kritik katkı sağlar.