Duygusal Zekanın Kısa Tarihi
Kavramların tarihinden bahsederken antik Yunan dönemine atıfta bulunmak adet olmuş. Ben de bu geleneği bozmak istemedim: Platon’un “Tüm öğrenmelerin duygusal bir temeli vardır.” sözü ile başlayayım.
Eski çağlardan beri bilim insanları, filozoflar duyguların önemi veya önemsizliğini ispat etmek üzere çalışmalar yapmışlar. Platon’dan sonraki iki bin yılın büyük kısmında, duyguların bizim doğru kararlar vermemizi engellediği düşüncesi hakim olmuş. Son otuz yıldır yapılan bilimsel çalışmalar ise bunun tam tersini ispatlar nitelikte. 1950’lerde Maslow’un insanın duygusal, fiziksel, ruhsal ve zihinsel güçlerini geliştirmesi üzerine yazılan yazılar “insan potansiyeli” hareketini desteklemiştir. Rönesans’tan sonra hümanizmin yükseldiği dönem olan 1920’ler ve 1980’lerde insan potansiyeline yönelik bilimsel çalışmalar yoğunlaşmıştır. Bunlardan bir tanesi de Peter Salovey ve John Mayer tarafından 1990’da yayınlanan “Duygusal Zeka” isimli makaledir. Bilim dünyasında EQ’nun orijinini bu makaleye dayandırmak konusunda bir konsensüs olduğu söylenebilir. Makalenin önemi, duygusal zekayı ölçülebilir bir zeka türü olarak tarif etmesinden ve bununla ilgili bir model önermesinden geliyor.
O dönemde, yani 1990’larda New York Times’da bilimsel makaleler yazan Daniel Goleman, bu alanda gelmekte olan yeni keşiflerin ayak seslerini duymuş olmalı. 1995 yılında yayınladığı “Duygusal Zeka Neden IQ’dan Daha Önemlidir” kitabında, yapılan tüm bu çalışmaları herkesin anlayacağı dilde anlatmıştır. Hızlı bir şekilde en çok satanlar listesine giren kitap sayesinde duygusal zeka, bilim dünyasından çıkarak normal insanların hayatına girmeye başlamıştır.
1997 yılında 6 Seconds ekibi (www.6seconds.org), o güne kadar yapılan bilimsel çalışmaları kullanarak duygusal zeka yetkinliklerini öğretmek ve deneyimletmek üzere harekete geçer. Bu amaca hizmet edecek bir duygusal zeka modeli geliştirirler. 6 Seconds’ın yaklaşımı düşünce ve duyguları entegre ederek daha etkili bir yaşam sürme üzerinedir.
Goleman ve 6 Seconds ekibine ilham veren bilim insanlarından biri Antonio Damasio’dur. Damasio’nun “Descartes’ın Yanılgısı” kitabında, duyguların benlik bilinci ve rasyonel kararları oluşturmak üzere insan beyninde nasıl çalıştığı anlatılır. Damasio’nun çalışmaları duygu ve düşünceleri birbirinden ayırt edemeyeceğimizi gösterir. Bu kitapta Damasio, duygular karar vermemizi engeller anlayışının doğru olmadığını klinikte yaptığı gözlemlere dayanarak ortaya koyar.
Damasio’nun verdiği bir örnek çok çarpıcıdır. Damasio’nun hastası Elliot çok başarılı bir avukattır. Çok kazandığı bir işi ve eşiyle sürdüğü güzel bir hayatı vardır. Bir gün beyninin ön bölgesinde bir tümör tespit edilir. Elliot başarılı bir ameliyat geçirir. Yapılan testlerde bilişsel becerilerinde eksilme olmadığı görülür. Elliot tekrar eski hayatına döner ancak bir şeyler ters gitmektedir. Kısa sürede Elliot işini kaybeder, eşinden ayrılır. Hayatını zorlukla devam ettirirken Damasio’ya gelir. Damasio Elliot’un bilişsel yeteneklerini test eder ve mükemmel bir sonuçla karşılaşır. Ancak onunla yaptığı çalışmalar sırasında Elliot’un en küçük bir konuda bile karar veremediğini görür. Örneğin hangi gün randevulaşacaklarına bile karar veremez. Ayrıca başına gelenler sanki başkasının başına gelmiş gibi ruhsuz bir şekilde anlatmaktadır. Damasio Elliot’ın ameliyatı sırasında ön frontal lob ile limbik sistem, yani duygu merkezi arasındaki bağlantının kopmuş olduğunu anlar. Duygularımız olmadan karar veremeyeceğimiz sonucuna ulaşır.
Duygusal zekadan bahsederken Reuven Bar-on’u da anmak gerekir. Bar-on bilişsel olmayan beceriler üzerinde çalışırken bir test geliştirir. Daha sonra EQ-i olarak isimlendirilen test 6 Seconds modelindeki gibi gerçek hayata ve uygulamalara odaklanır.
Peter Salovey ve John Mayer, Daniel Goleman, 6 Seconds ve Reuven Bar On çalışmaları duygularla nasıl daha akıllı olacağımıza yönelik modeller ortaya koymuşlardır. Duygusal Zeka modelleri bunlarla sınırlı değil, günümüzde birçok bilim insanı ve kurum farklı modellerle duygusal zeka gelişimi alanında çalışmalar yapıyor. Bir sonraki makalenin konusu da bu modellerden bazılarını özetlemek ve karşılaştırmak üzerine olsun.
Duygularınızın sesini aklınızın hizmetine sunduğunuz bir yaşam dileklerimle.
(Bu yazıyı yazarken 6 Seconds makalelerinden ve Daniel Goleman'ın kitaplarından faydalandım.)