ERDOĞAN’I VURACAKLAR

ERDOĞAN’I VURACAKLAR

           Erdoğan’ı vuracaklarını duydum.

           Hatta katil zanlısı bile bulundu : Philipe Moreau Defarges

           Fransa’da ‘Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’ üyesi bir profesör.

           Tayyip Recep Televizyonu (TRT) haberi yaydıkça yayıyor.

Dr Recep’in avukatı hemen bir suç duyusunda bulunuyor.

Oysa Philipe Moreau Dafarges ‘suikast’ı, sadece ‘evoquer’ etmiştir; yani bu ‘varsayımı da gözden uzak tutmamak gerek’ demiştir.

Kaldi ki, gün geçmiyor ki, Dr Recep’e bir suikast daha gerçekleşmeden önlenmesin.

Kapı gibi Hakan Fidan, her gün yeni bir suikastı önlemiyor mu?

Zaten bütün dünya bize karşı denilecektir.

Hollanda ve Almanya’dan sonra Fransa’ya gelecekti ve geldi sıra.

Kimse Türkiye’nin ileri gitmesini, demokrasisini geliştirmesini, dünyanın en uzun köprülerini yapmasını, en derin barajlar, en yüksek binalar, en ‘alçak seçim’ler yapmasını çekemiyor.

Banka müdürünü Amerika’da tutukluyorlar.

Savcı, yargıç ve subayları zaten ‘sığınmacı kuyruğunda’.

İdam yasası kapıda.

‘Derin devletler’, ‘istihbarat örgütleri’, ‘satılmış basın-yayım kuruluşları ve kalemler’, cetvel ve gönyeler hepsi ‘Türk’e karşı; ‘Yeni Türkiye’nin ‘Dünya lideri’ne karşı.

Sözcüğün tam anlamıyla ‘at izi it izine karışmış’ durumda oysa.

Geçen gün Kanada’da yayım yapan bir radyoya Türkiye’deki halkoylamasını değerlendirdim.

Sözlerimi şöyle bitirdim: Kimsenin kaygı duymasına gerek yok, çünkü Türkiye’de ‘Yeni Devlet Biçimi’ne (ki en doğru tanım bu olsa gerek) halkın %60’tan fazlası karşı.

‘Hile ve desise’yle % 48,6 olarak sunulsa da, ‘Hayır’lar en az % 60.

Ve önümüzdeki gün ve aylarda, bu ‘Yeni Devlet Biçimi’nin ‘tam teşekküllü uygulanması’ için binlerce yasa değişikliği yapılmak zorunda.

O arada, derelerin altından çok sular akacak demektir.

Ve bugünden ‘ne olacağı’ konusunda kesin bir öngörüde bulunmak zordur.

Ancak, bu ‘Yeni Devlet Biçimi’nin uygulanamayacağına ilişkin olarak kesin bir öngörüde bulunmak çok kolaydır.

Ne var ki, bunun için illa da ‘Erdoğan’ın öldürülmesi’ gerekmiyor.

Erdoğan’ın öldürüleceği konusundaki haberler, ‘Dr Recep tayfası’ tarafından öne çıkarılıyor.

 Philipe Moreau Defarges ise, Roma’dan beri ‘suikastlar’ olduğunu söylüyor.

Bilindiği gibi bu savlar daha çok ABD Devlet başkanları için söylenir ve en çok da orada ‘suikastar’lar olur.

Türkiye ‘Küçük Amerika’ olmaya özense de, henüz devlet başkanı ya da başbakanlarının suikasta uğrayabilecekleri aşamaya gelmedi.

‘Yeni Devlet Biçimi’ içinde olabilir belki, ama, yukarıda belirtildiği üzere o ‘Devlet Biçimi’ Türkiye’de uygulanmayacak, uygulanamayacak.

Bu ‘zırıltı haberler’ini geçelim.

Gelelim Fransa’daki seçimlere.

Yine Kanadalılar bana sordular; Fransa’daki seçimlerin ne olacağını.

Fransa’da eski ‘siyasal yapı’ların dağıldığını ve yeni yeni ‘siyasal yapı’lara yönelindiğini söylememe gerek yok.

           Seçimlere 11 aday katıldı ve 11 değişik ‘program’ sunuldu.

           Ancak 4 ‘ana program’ revaçta: Emmanuel Macron, Marine Le Pen, François Fillon ve Jean-Luc Mélenchon.

           Macron, François Hollande’ın ‘ekonomi bakanı’ idi ve ikinci tura kalır kalmaz, gerek ‘Sosyalist Parti’ ve gerekse merkez sağın adayı François Fillon tarafından desteklenme sözü aldı.

           Demek ki, Macron (%24 kendi oyu, % 19,9 François Fillon’un oyu ve % 8 Sosyalist Partinin oyu olmak üzere, % 52’nin üzerinde bir oyu garantilemiş durumda).

           Marine Le Pen ise % 22 civarında bir oy aldı.

           Komünistlerin desteklediği Mélénchon ise kimseyi desteklemek için ‘yetki’si olmadığını, kim kimi isterse onu desteklesin dedi.

           Kaba hatlarıyla ikinci turda Macron’u % 70 ve Le Pen’i de % 30 oranında destekleyecek bir ‘kitle’ var denilebilir.

           Bu olsa olsa %65’e karşı %35 olarak değişebilir ancak.

           İşte tam da ‘Milliyetçilik’ ile ‘Egemenlikçilik’ arasındaki ayırıma gelmiş bulunuyoruz.

           Türkiye’nin politikacı ve gazetecilerin kavramakta zorlandıkları bu ayırım yaşamsal.

           At gözlüğüyle bakıldığında, Milliyetçiler ile gerçek solcular biribirlerine yakınmış gibi görülebilirler.

           Oysa ‘Milliyetçilik’ ile ‘Egemenlikçilik’ (souverainisme) aynı olmadığı gibi ‘bağımsızlıkçılık’ (indépendantisme) ile ‘Alnı açıklık’ (başıdiklik-insoumisme) da aynı değildir.

           Yaşlı generaller, savaşların hep aynı savaş teknikleriyle yapıldığını sanırlar.

           Bizim ‘sözde solcu’larımız da, dünyanın hep kitaplarda okudukları biçimde kaldığını düşünmekteler.

           Somut durumun somut çözümlemesini yapabilmek için, soyut şablonlarla doldurulmuş değil ama ‘somut’ bir kafaya sahip olmak gerekiyor.

           Düşüncenin ‘maddî’si olabilir mi diye düşündünüz mü hiç?

           Habip Hamza Erdem


Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Habip Hamza ERDEM adlı yazarın diğer makaleleri

  • SÜREYYA’NIN SIRRI

    SÜREYYA’NIN SIRRI

    SÜREYYA’NIN SIRRI Sırrı Süreyya Önder, biliyorsunuz, DEM Parti’nin önemli adamlarından ve Millet Meclis’indeki…

  • GEÇİCİ HÜKÛMET

    GEÇİCİ HÜKÛMET

    GEÇİCİ HÜKÛMET Suriye’de ‘Geçici Hükûmet’ açıklandı. Nasıl oluyorsa isimleri bana tanıdık geldi.

  • BEN DEMİŞTİM !

    BEN DEMİŞTİM !

    BEN DEMİŞTİM ! Çoğunlukla ‘Ben demiştim’ demenin ‘ayıp’ sayıldığını biliyoruz. Ama kimi konularda, gidişat benim…

  • SMO’DAN SDD’YE

    SMO’DAN SDD’YE

    SMO’DAN SDD’YE ÖSO’dan SMO’ya dönüşen sözde ‘vekil’ milisler ile İŞID’lı gömleğini çıkardığını söyleyen Golanlı…

  • PUTİN GAMBİTİ

    PUTİN GAMBİTİ

    PUTİN GAMBİTİ Günün haberi Suriye’deki kaos’un aldığı boyutlarla ilgili olacağına göre, fotoğrafın bir de dışarıdan…

  • YAYIKCI CAHİT

    YAYIKCI CAHİT

    YAYIKCI CAHİT Suriye olayları üzerine ‘Hükûmet Medyası’, yani yandaş-mandaş değil doğrudan ‘borazan’ olan ‘Medya’yı…

  • MAFYATİK DEVLET

    MAFYATİK DEVLET

    MAFYATİK DEVLET ‘Devlet’ denildiğinde ekonomik, politik, felsefî, antropolojik ve aklınıza gelebilecek herhangi bir…

  • BÜYÜK FOTOGRAF

    BÜYÜK FOTOGRAF

    BÜYÜK FOTOGRAF Değeri kendinden menkul yazar/çizer ve ya da kanaat önderlerinin büyük laflar edecekleri zaman, hemen…

  • KES ULAN !

    KES ULAN !

    KES ULAN ! Yıllar önce Manisa’lı bir yurttaşımızla konuşurken, yerdeşi Bülent Arınç için ‘çok temiz insan’dır demişti…

  • İDÜK

    İDÜK

    İDÜK Zaman zaman ‘ne idüğü belirsiz’ diye bir sorgulama yapılmaktadır. Aslında yapılan bir saptamadır; ‘onun ne olduğu…

Diğer görüntülenenler