Euro Bölgesi Resesyona mı Giriyor?
Geçtiğimiz iki yıldan beri yaşadığımız sancılı pandemi sürecini yavaş yavaş unutmaya başladığımız şu günlerde dünyada resesyon tartışmaları tekrardan gündeme geldi. Özellikle kovid döneminde ciddi bir şekilde hız kazanan düşük faiz ve genişleyici para politikası başlarda etkisini göstermesede bu günlerde yan etkisi olan enflasyon sorununu ciddi bir şekilde bize hissettiriyor. Son yıllarda Draghi’nin başkanlığı sürecinden itibaren sıkça dile getirilen ECB’nin, Euro Bölgesi için enflasyon kriterini yüzde 2 olarak belirlemesi ve Lagarde döneminde de bu söylemin devam etmesine rağmen, üye ülkelerde bu oran geçen ay 4 misli daha fazla artarak ortalama yüzde 9,1’e çıktı. Enflasyonun yükselmesi sonucunda piyasalar tarafından Avrupa Merkez Bankası’na faiz artırımı baskısı da kendisini artırarak devam ediyor. ECB eylül ayı toplantısında beklendiği gibi faizi 75 baz puan artırdı ve refinansman faiz oranı yüzde 1,25'e yükseldi. Böylece ECB tarihinin en büyük faiz artırımına gitmiş oldu. Başkan Lagarde konuşmasında faizlerde enflasyonun orta vadede yüzde 2 hedefine geri dönmesini sağlayacak seviyelere doğru önden yüklemeli adımlar atıldığı belirtti fakat geçtiğimiz aylarda enflasyon yükselirken enflasyonun gecici olduğunu ısrarla ima eden ECB’nin böyle bir açıklama yapması son dönemde yaşanan kredibilite sorununu da gözler önüne seriyor. Aynı zamanda ECB Yönetim Konseyi, "Konsey gelecek birkaç toplantıda talebi düşürmek için faiz oranlarını daha da artırmayı bekliyor. Enflasyon bekleyişlerinde ısrarcı bir yukarı kayış riskine karşı tedbir alınmalı" diyerek atalet riskine de vurgu yaptı.
Avrupa hem faiz artırma süreciyle karşı karşıya kalırken hem de enerji arz güvenliği meselesiyle de boğuşuyor. Bu durum Euro bölgesinde güçlenen enerji arz sıkıntıları sebebiyle EURUSD paritesini baskılamayı sürdürüyor. En düşük 0,96'le Aralık 2002'den bu yana en düşük seviyeyi gördü. G7 Maliye Bakanlarının Rus petrolüne tavan fiyatı uygulamaları, Rus enerji şirketi Gazprom’un Kuzey Akım boru hattından doğal gaz sevkiyatının belirsiz bir süreliğine durdurması, Avrupa’da aşırı sağcı partilerin oy potansiyellerinin artması ve iktidara gelmeleri paritenin baskılanmasında önemli rol oynuyor.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Enerji arzı sıkıntısı perspektifinde PMI rakamlarına baktığımızda Euro Bölgesi Nihai Bileşik Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) son 18 ayın en düşük seviyesine inerek ağustos ayında temmuz ayına oranla 49.9 puandan 48.9 puana düştü. PMI verisi, Euro Bölgesi ekonomisinin durumuna ve büyümesine ilişkin önemli bir gösterge olarak kabul edilirken, endekste 50 puanın altı ekonomik daralma olarak görülüyor. PMI endeksi, Euro Bölgesi’nin AB’nin en güçlü ekonomisi Almanya’nın liderliğinde öngörülerden daha önce durgunluğa girmeye başlamış. Giderek artan enerji fiyatlarıyla birlikte hane halkı harcamaları üzerindeki etkisinin de negatif olması sebebiyle durgunlukla ilgili beklentilerin de öne çekilmesi gerektiği ortada. Aynı zamanda Avrupa'da yaşanacak daralma kısa sürede bitecek cinsten olmayabilir.
Önümüzdeki dönemde Avrupa’nın resesyonla boğuşması Türkiye’nin ihracatı üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturacağını gösteriyor. Toplam ihracatımızın yaklaşık %46’sını Euro Bölgesi’ne yaptığımız için Avrupa’nın ekonomik durumu bizi yakından ilgilendiriyor. Bu bağlamda Pazar çeşitliliğinin artması ve ihracatçılar için yeni pazarlar bulunması çok büyük önem arz ediyor.
Treasury Executive at TOM Bank
2y24.10.2022 Pazartesi PMI Seviyelerinin Açıklanma Günü 2022 Ekim ayı Euro Bölgesi öncü İmalat PMI: 46,6 (Bir önceki ay 48,4) ile 2020 Mayıs ayından bu yana en düşük seviyesinde. 2022 Ekim ayı Almanya İmalat PMI: 45,7 (Bir önceki ay 47,8) ile 2020 Haziran ayından bu yana en düşük seviyesinde. 2022 Ekim ayı Fransa İmalat PMI: 47.4 (Bir önceki ay 47,7) ile 2020 Mayıs ayından bu yana en düşük seviyesinde. 2022 Ekim ayı Birleşik Krallık öncü İmalat PMI: 45.8 (Bir önceki ay 48) ile 2020 Mayıs ayından bu yana en düşük seviyesini gördü. Bu verilerle Euro Bölgesinde resesyon göstergeleri iyice netleşmeye başladı.