Fotoğrafın satışa etkisi ve performansı.
Özellikle e-ticaret markaları için fotoğrafın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Satışı tetikleyen en önemli kanallardan biri, ürünlerinizi kullanıcılara anlatmanın en hızlı yolu. Hem web sayfamızda hem dijital pazarlamanın her alanında kullandığımız fotoğraflarla markamıza bir şekilde kullanıcıları çekmeye çalışıyoruz.
Ürün fotoğrafı çekmek, stüdyo maliyetleri ve bu işin yapılması için gerekli bazı standartlar hakkında basit bir kaç şeyi yazının sonunda paylaşacağım.
Bu yazımda, şimdiye kadar web sayfamda kullandığım fotoğrafların nasıl performans gösterdiklerini, hangisinin satışta daha etkili olduğunu anlatmaya çalışacağım.
2012’de işe başladığımızda e-ticaret ile mobilya satan Türkiye’de ki tüm markaları incelemiştim. Kategorilerde kullanılan lifestyle (oda içerisinde, dekorasyon ve diğer yardımcı ürünlerle çekilmiş) fotoğrafların ciddi bir kafa karışıklığı yarattığını ve ürünlerin akılda kalmasının ne kadar zor olduğunu farketmiştim. Bu sebeple biraz daha ürün odaklı, anlaşılır ve kafa karıştırmayacak fotoğraflar kullanmaya karar verdik.
Sol tarafta kullanılan kategori fotoğrafları çok daha temiz ve anlaşılır bir tasarım sağlamıştı.
Bu fotoğraflar bize minimal bir tasarıma sahip olan web sayfamızın daha iyi görünmesine ve ürünlerimizin bizi ziyaret eden kullanıcılar tarafından gerçekten akılda kalmasını sağladı. Destek hattımıza ürünle ilgili birşey sorarken ürünün rengini ve ismini bildikleri ve çok net ifade edebildiklerini gördük.
Ürünleri satın alma aşamasında verebileceğimiz tüm bilgileri fotoğraf üzerinde göstermeye çalıştık. Özellikle fonksiyonel ürünleri anlatmak için hem bizim için daha az maliyetli hemde hızlı uygulanabilir bir yöntem üzerinde düşündük ve basit gifler çekmeye karar verdik. En başta video ile anlatmayı istedik fakat hem dosya boyutlarının büyüyeceğinden hemde kurgusunun zorluğundan dolayı vazgeçtik. Videoların çok daha profesyonel bir ekip tarafından yapılmasının daha doğru olduğunu düşündük.
Gif örnekleri
1- Broom Koltuk: http://gph.is/2auvRHp
2- Box Puf: http://gph.is/2aLGrbQ
Her ürün için birden çok renk seçeneğimiz vardı ve bu ürünlerin hepsini üretip fotoğraf çekmek zahmetli ve yorucu bir iş olacaktı. Ayrıca hangi rengin gerçekten ilgi görüp satılacağını bilmediğimiz için bizim için riskli ve maliyetli olacaktı. Bizde ürünleri photoshop’ta diğer renklere çevirmek için en uygun kumaş rengini bulduk ve bu renkte koltuklarımızı üretmeye başladık. Gri renk ürettiğimiz bir koltuğu 20’nin üzerinde farklı renge gerçek görüntüsüne çok yakın şekilde çevirebiliyorduk. Ayrıca gri renk en çok sattığımız renklerden biriydi, haliyle ürünün uzun süre stokta bekleme riskine katlanmak zorunda kalmadık.
Koltukları olabilecek tüm renklere çevirdikten sonra daha önce hiç satmadığımız, ilgi bile görmeyen renkleri satmaya başladık. Hatta “ bu renkte satılmaz artık canım “ dediğimiz renkler o kadar çok satıldı ki hayretler içinde kaldık :)
Kategori sayfamızda bulunan renklerin satışa etkisini ölçmeye gelmişti zaman. Kullanıcılar kategori sayfalarında gezerken beğendikleri bir koltuğun sevmediği bir rengini gördüğünde çok hızlı bir şekilde üründen vazgeçiyordu. Ürün sayfasına bile girmeden kategoride diğer ürünlere bakmaya başlıyordu. Bu veriyide Google Analytics içerisinde yarattığımız eventlerle ve kullanıcıların mouse hareketleriyle ölçüyorduk.
Özellikle çok sattığımız ürünlerde bir çok farklı renk denedik. SEO açısından da bize faydalı olması için bir üründen 5 farklı renk var ise hepsini ayrı ürün olarak açtık ve kategoride gösterdik. SEO ‘da gerçekten faydalı bir çalışma oldu, hem aramalarda hemde imajlarda en başta çıkıyorduk. Fakat kategoriyi fazla kalabalıklaştırdığından daha sonra vazgeçtik. Bu süreç içerisinde indekslenen sayfalar bize arama motorlarında çok ciddi avantajlar sağladı. Belli renklerle koltuk kelimesi aratıldığında bizim sayfamız o zamanlarda en tepede ilk sırada yer alıyordu.
“gri yatak olan koltuk” “turkuaz yatak olan koltuk” gibi.
Kategoride ki performans
Google arama sonuçları
Tabii bu fotoğrafları çekmek için öncelikle bir stüdyoya ihtiyacınız var.
Düzenli ve sık olarak fotoğraf çeken bir markadaysanız bu işleri ya kendi içinizde yapmak isterseniz ya da dışarıdan bir hizmet alarak. Fotoğraf çekimi için gerekli bütçeler bazen çok yüksek olabiliyor. Bu yüksekliği pahalı olarak algılamayın tabii. Fotoğrafçılık profesyonellik ve ciddi deneyim isteyen bir iştir.
Ürün fotoğraflarını çekmek için iyi bir makina ve ışık ekipmanından sonra temiz ve güzel bir stüdyo fazlasıyla işinizi çözecektir.
İlk fotoğraflarımız çekilirken 4 ile 6 arasında paraflash kullanılıyordu ve bu ürünlerin retouchları çok ciddi zaman alıyordu. Bu kadar ışığın kullanılması ürünün çok homojen görünmesini sağlıyor ve tüm derinlik, gölge hissiyatını kaybediyordu. Daha çekici fotoğraflara sahip olmak ve retouch için harcadığımız süreyi azaltmak için farklı bir yöntem denemeye karar verdik. Tek bir ışık kaynağı kullanarak, ürünün derinliğini ve gölge hissiyatını kaybetmeden çekim yapabileceğimiz bir ortam ve ekipman hazırlamaya başladık. Tek ışık kullanmak istememin sebebi de, ürün üzerinde doğal bir görüntü yaratmaktı. Doğduğumuzdan beri alışık olduğumuz tek bir ışık kaynağı var o da Güneş. Haliyle beynimizin otomatik olarak algıladığı gölgeyi, ürünlerde de göstermek istedim.
Öncelikle ışığı ürünün tam tepesinden verecektik. Ürünlerin genişliği 6 metreye kadar büyüyebildiğinden 5 metre genişliğinde 2.5 metre derinliğinde bir softbox tasarladık. Bu softbox’ın üretimini de kendi demir ustalarımıza anlatarak yaptırdık. Daha sonra döşeme bölümünden uygun siyah ve beyaz kumaşlarla kaplayarak tamamladık. Bu ebatlarda iyi bir softbox’ın fiyatı 4.000 TL’den başlıyordu fakat bize tüm maliyeti 250 TL oldu.
Softbox'ın yapım aşamasında ki fotoğraflarını çekmediğime çok üzüldüm. Elimde kalan iki tanesini paylaşıyorum :)
Softbox yapım aşaması
Homojen ve tek ışığın farkı
Retouch
Bu tarz ürünler için en hızlı ve ekonomik fotoğraf çekimini bu şekilde çözdük. Hem çekim esnasında hem retouch işlemlerinde oldukça hızlı işler çıkardık. Bizim için en çok vakit harcayan şey ürünleri yerine yerleştirmek olmuştu bir yerden sonra. Geriye kalan tek şey deklanşörü tetiklemekti. İstisnalar olabiliyordu elbet, çok koyu renklerde ki kumaşlarda nadiren ekstra flash kullanarak ön kısmını aydınlatmak gerekiyordu. Veya çok açık renkli ürünlerde daha kısık ışık kullanarak reflektörlerle bölgesel aydınlatma yapmak durumunda kalıyorduk. Fakat her türlü standart bir aydınlatma ve fotoğraf çekimine göre çok daha az zaman harcayıp çok daha iyi fotoğraflar elde ediyorduk.
Biraz hızlı ve özet olarak geçtim, anlaşılmayan veya sormak istediğiniz birşeyler olursa hiç çekinmeyin. Bildiğim ve deneyim edindiğim kadarıyla yardımcı olmaya çalışırım.
Sevgiler!