Güçlenmek...
Eğer içimden geleni yapıyor olsaydım, muhtemelen bu bülteni yayınlamamış olurdum.
Aslında başka bir şey yazmıştım. Sildim. Retrospektif, yani geri dönüp bakmak önemli demiştim. Bültenin devamında görebileceğiniz haftanın görselinden hareket etmiştim. Durup geriye dönüp bakmadığımızda gelişmeyi ve ilerlemeyi göremiyoruz. Durup geriye dönüp bakmanın aslında bir özgüven kaynağı olduğunun altını çizmiştim.
Dedim ya sildim. Bu şekilde yazmak, geçmişi sadece bir özgüven kaynağı olarak görmek bana samimi gelmedi. Ki samimiyet ve sahicilik başıma çok iş açacak kadar önemli iki değerimdir.
Başka bir şekilde anlatmak istedim. Çünkü geçmişe baktığında insan sadece gelişmeyi ve ilerlemeyi görmüyor. Pakete dahil olarak kötü anılar, talihsizlikler, başarısızlıklar, hatalar ve daha bir dolu şey de yanında geliyor. Ve geçmişe bakıp sadece iyi şeyleri görmek, hele bir de kötü şeylere gözünü kapamak bir süre sonra insanın kendilik algısını bozabiliyor. Kendinizi olduğunuzdan daha büyük ya da önemli görebiliyorsunuz mesela.
Dediğim gibi, geçmişe baktığınızda pakete dahil başka şeyler de var. Ve paketin bütün içeriğini görüp bununla baş edebilmek, kendi içinde güçlü bir düzenleme becerisi gerektiriyor.
Bakmak ve görmek farklı şeyler öyle değil mi? Görmek aklın bir fonksiyonu. Yani geçmişe bakmak başka bir şey, baktıklarını akıl süzgecinden geçirip görebilmek başka bir şey. İngiliz tarihçi E. H. Carr’ın Tarih Nedir? kitabında söylediğine benzer şekilde söylersem, geçmiş birtakım yaşanmışlıklardan ibaret bir şey değil. Geçmiş ya da tarih, hatta kişisel tarihimiz bile yaşanmışlıkların yorumlamasını ve analizini gerektirir.
Bu yorumlama ve analizi doğru yapamadığınızda manipülatif sonuçlar elde edersiniz ve sonuç bence hiç sağlıklı olmaz. Doğru yorumlama ve analiz benim için öğrenme perspektifinden bakmaktır. Ama o da yetmez! Çünkü öğrenilmiş çaresizlik diye bir şey var mesela. Yani eğer öğrenmeyi bilmiyorsanız geçmişe bakıp yanlış şeyler de öğrenebilirsiniz.
Geçmişe baktığınızda harika şeyler başarmış olduğunuzu görebilirsiniz. Oysa bunu bir endazeye vurduğunuzda bu ilerleme ya da başarılan harika şeyler hiç de istediğiniz hızda olmayabilir mesela. Bu da çok ciddi bir verim sorunu olduğu anlamına gelebilir.
Ya da endazeyi şaşırmış, bir yandan ilerlerken ve bir şeyler başarırken başka bir alanda gerilemiş olabilirsiniz. Ya da kantarın kötü şeyler tarafı daha ağır basıyor olabilir. Attığınız kuş, ürküttüğünüz kuşa değmemişse, adalet duygunuz sarsılmış bir haldeyken, ne güzel taş attık, spor oldu diye sevinecek misiniz?
Özetle başarıları göreceğim derken başarısızlıkların, hataların, yanlışların altında ezilirken bulabilirsiniz kendinizi. Ezilmemek için güçlü olmanız gerekir. Böyle bir güçten yoksun olduğunuzda, geçmişe bakmak kendilik algınızın kaybolmasına yol açabilir.
Başarıları kendinize atfederken, başarısızlıklar için başkalarını suçlarken bulabilirsiniz kendinizi. Biliyorsunuz bizde genelde böyle olur. Geçmiş söz konusu olduğunda kimse sorumluluk almaz. Başarıyı sahiplenir, başarısızlık için başkalarını suçlar insanlar.
Hele de güç mesafesi yüksek bir ortamda, güçlünün başarısızlığı güçsüzün üzerine yıkması daha olasıdır her zaman. Güçsüz ise gücünü kendinden daha güçsüz bir başkası üzerinde test eder. Oğuzhan Uğur’un Açık Mikrofon programında bir kişi haklı olarak soruyordu örneğin, neden cinnet geçiren bir erkek o şiddeti kendisine haksızlık yapan patronuna uygulamıyor da kadına uygulayabiliyor?
Geçmiş biraz ağırdır. Yaşananların yükünü taşımak için güçlenmek, yaşanmışları tartıp ölçüp biçmek için akıl gerekir… Güçsüz suçlar, kabahati başkasında arar, vicdanını rahatlatmakla ilgilenir de vicdanını rahatlattıysa başka bir şeyle ilgilenmez, sorumluluk üstlenmez…
Oysa sistem kuramı der ki, parçada ne varsa bütünde o vardır…
Özetle insan işte, biraz da akrep gibi!
“kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!” (Nazım Hikmet Ran)
Eğer içimden geleni yapıyor olsaydım, muhtemelen bu bülteni yayınlamamış olurdum demiştim. O yüzden içimden geleni yazdım…
Bültenimin 120. sayısıyla sizi baş başa bırakırken yorumlarınızı bekliyorum.
Görüşmek üzere.
#süperöğrenmegücü #öğrenmeyiöğren #öğrenmebilimi #zihinselesneklik #öğrenmeçevikliği
GEÇTİĞİMİZ HAFTA YAPTIĞIM PAYLAŞIMLAR
15 Ekim Salı- Öğrenmede Odaklanmış Dikkat Nasıl Sağlanır?
Öğrenme sürecinde çalışma belleği önemlidir. Ancak asıl öğrenme çalışma belleğindeki bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılması ile gerçekleşir.
İşte bu süreçte belki de en önemli şey dikkatin odaklanmış olmasıdır. Çünkü odaklanmış dikkat sayesinde beyniniz yeni bilgileri anlamlandırıp yapılandırabiliyor.
Tam da bu yüzden öğrenme ortamında dikkatinizi dağıtacak unsurları en aza indirmek çok önemli ve öğrenmenin kalıcı hale gelmesi için şart.
Peki, günümüz dünyasında bu kadar çok dikkat dağıtıcı ile iç içe yaşarken dikkati nasıl odaklayabilirsiniz?
Birincisi daha öğrenmeye başlamadan SMART bir hedef koyarsanız, ne öğreneceğinizi bilir, gereksiz detaylarla zaman kaybetmezsiniz.
İkincisi, her zaman tek seferde bir konuya odaklanarak çalışmak, bilgiyi derin bir şekilde işlemenize olanak tanır. Çoklu görevler öğrenme sürecinin düşmanıdır.
Üçüncüsü, uzun süreli dikkat zorlayıcı olabileceği için, öğrenme sürecinde küçük aralar vererek dikkatinizi tazeleyebilir ve odaklanmanızı yeniden sağlayabilirsiniz. Süper Öğrenme Gücü : Öğrenmeyi Öğren kitabımda detaylıca anlattığım pomodoro tekniğinin etkili bir yöntem olmasının nedenlerinden biri de bu.
Ayrıca, işyerinde takvimde kapatılmış bir öğrenme zamanı ayırmak, ya da örneğin evde okuma yapmak için belirli bir zaman belirlemek her zaman çok işe yarıyor.
Dördüncüsü, öğrenme mekanını özel olarak yapılandırmayı, mümkünse bu mekanda dikkat dağıtıcıları bulundurmamayı tercih edebilirsiniz. Örneğin, boş bir masa, beyaz bir duvar, bu boş duvara bakan bir masa, telefonun olmadığı bir oda bu konuda atılabilecek adımlar arasında sayılabilir.
Özetleyecek olursam, çalışma belleğindeki bilgileri uzun süreli belleğe aktarmak için yapılandırılmış bir öğrenme sürecinde, odaklanmış bir zihinle çalışmak gerekir.
Odaklanma bir kas gibidir eğitilerek geliştirilebilir. Dolayısıyla daha derin ve kalıcı öğrenmenin yolu dikkatinizi eğitmekten geçiyor.
16 Ekim Çarşamba - Öğrenmede “Hedef” En Önemli Faktörlerden Biridir
Bir şeyler öğrenirken sizi odaklı kılan en önemli faktörlerden biri öğrenme hedefine bağlı kalmaktır. Ve öğrenme hedefi, öğrenme sürecinin sadece başında değil, sürecin tamamında akılda tutulmalıdır.
Öğrenme hedefi belirlemek ya da bir eğitmen ya da öğretmen olarak öğrenicileri öğrenme hedefinden haberdar etmek çoğu zaman sadece bir kez başlangıçta yapılan bir şey olarak görülebiliyor. Ancak öğrenmeyi öğrenmiş kişiler neyin neyini ne kadar öğreneceğine dair hedefini sürekli güncel tutar. Çünkü odaklanmayı sürdürmek için sürecin tüm aşamalarında hedefin bilincinde olmanız gerekir. İyi tanımlanmış bir öğrenme hedefi, odaklanmayı kolaylaştırır, motivasyonu artırır ve öğrenme sürecinde karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmeyi sağlar.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Benim Süper Öğrenme Gücü: Öğrenmeyi Öğren adlı kitabımda da altını çizdiğim gibi, öğrenme hedefleri aslında beynimize net bir yön verir. Böylece beyniniz, hangi bilginin önemli olduğunu ve neye odaklanması gerektiğini öğrenme hedefi sayesinde daha iyi ayırt edebilir. Bu nedenle, öğrenme yolculuğunuzda sadece 'ne öğrenmek istiyorum?' sorusunu değil, 'neden öğrenmek istiyorum?' ve 'bu öğrendiğim bilgi ile ne yapacağım?' sorularını da sormalısınız.
Son olarak, eğer öğrenme hedefinizi doğru bir şekilde belirlerseniz, öğrenme sürecinde karşınıza çıkan bilgi kirliliği, dikkat dağıtıcı unsurlar ve motivasyon eksikliği gibi engelleri daha kolay aşabilirsiniz.
Öğrenme hedefiniz, hem yol gösterici bir pusula hem de öğrenme sürecinin sonunda elde edeceğiniz ödül olur.
HABERLER
1. Pazartesi ve Salı günü Lego Serious Play fasilitasyonu akreditasyon eğitimine katıldım iki gün boyunca. Eğitmenimiz Marc’ın hem tasarımı hem de içeriği harikaydı. Her anı ince ince işlenmiş bir eğitimde. Yorucu muydu? Evet ama çok şey öğrendik…
2. Uzun zamandan sonra tek boş günüm Çarşamba’ydı ve bugünü tamamen aileye ve birikmiş işleri halletmeye ayırdım.
3. Perşembe günü üyesi olduğum Çekmeköy’de yer alan Crea Centers’ta düzenlenen 2. Uluslararası Digital Film Festivali Finalist Film Gösterimlerine ve söyleşisine katıldım. Çok güzeldi...
4. Cumartesi günü Polifarma İlaç çalışanlarıyla kitabımın imza gününü ve kitap söyleşisini yapıyoruz. Detayları önümüzdeki hafta aktaracağım.
5. Ve Şapka Koçluk Akademisi’nin yeni grubu başladı. Harika bir grup çok özel koç adayları ve artık çok daha iyi hale gelmiş dünyanın en özgün koçluk eğitimi ile yolculuğumuzla ilgili süreci buradan aktarıyor olacağım.
6. Kitabımın çıkmasının ardından, kitabımın daha fazla insana ulaşması en önemli gündemlerim. Çok fazla kişinin kitapevlerinden ya da online sitelerden kitabıma ulaştığını görmek çok güzel.
Diğer taraftan kitabımın daha fazla kişiye ulaşması için kurumların çalışanlarına bir hediye olarak kitabımı almasını çok önemsiyorum. Geleceğin en önemli yetkinliklerinden biri olan öğrenmeyi öğrenme konusunda etkili bir öğrenme yatırımı olacağına inancım tam.
Peki kitabımı nerelerden satın alabilirsiniz?
D&R : https://lnkd.in/d3mBhxBV
Kitapyurdu: https://lnkd.in/duWG3j82
Elma Yayınevi Online Satış https://lnkd.in/dSdKEief
Ayrıca tüm kitapçı raflarında, online kitapçı (BKM, Idefix vb.) ve alışveriş sitelerinde (Hepsiburada, Trendyol, Amazon vb.) bulabilirsiniz.
Son olarak indirimli kurumsal satın almalarınız için doğrudan bana, Elma Yayınevi'ne ya da Şapka Danışmanlık'a ulaşabilirsiniz.
HAFTANIN GÖRSELİ
Koçluk seanslarında danışanlarımda, eğitimlerimde katılımcılarımda ve elbette birebir dostluklarımda en çok gördüğüm şey kişilerin geldikleri noktadaki ilerlemeyi göremiyor olmaları oluyor.
Bu yüzden bir retrospektif çalışması hemen herkese iyi gelir.
Böyle bir bakışın eksikliğinin, yaşamdaki değişimi ve ilerlemeyi görememenin en büyük nedenlerinden biri de ilerlemenizi başkalarına göre değerlendirme hatasıdır. Oysa geriye dönüp kendi gelişiminize bakmak önemli bir özgüven kaynağı bana göre…
Çünkü hayat her zaman ileri doğru akar ve her yaşantı, her yaşanmışlık az ya da çok üzerimizde izler bırakır ve bizi değiştirir. Bu değişimi görebilmek, kendi değişim ve dönüşüm süreciniz üzerinde daha fazla etki sahibi olmanızı sağlar.
Elbette retrospektif aynı zamanda yapılan hatalardan çıkarılacak dersleri de ortaya koyar…
HATIRLATMALAR
📰 Her cumartesi haftalık bülten almak ve bütün paylaşımlarımdan haberdar olmak için tıkla:
Yapman gereken çok basit! Yukarıdaki linki tıkla, e posta adresini girip abone ol. Ardından gelen kutuna gelen onay mailini tıkla.
📖 Bir Ömür Yaratıcılık: Yaratıcı Yaşam Rehberi kitabımı hala okumadıysan, kitabımı tüm online satış kanallarından edinebilirsin. (Kitap Yurdu hariç)
📻 İçeriklerimi Podcast Olarak da Dinleyebilirsin.
Podcast kanallarım için:
Unit Head of Academy at Fibabanka | Learning Experience and Program Designer | Talent Management | TA Coach
2ayNe güzel yazmışsın Ömür kalemine sağlık, okurken içindeki duyguyu hissettim. Söyleyecek çok şey var da, diyecek gücüm yok.
SEVDEHAN METAL şirketinde yönetici
2ayO kadar haklısınız ki, hatayı sahiplenmek erdemdir ya aslında ,linçlenir sahiplenenler. Böyle bir Dünya işte :) Elinize sağlık