Her yediğimizi her zaman paylaşmak zorunda mıyız?
Yiyen var yiyemeyen var. Sosyal medyada Enva-i çeşit yemek sofrası paylaşımına karşıyım. İmkânı olmayanlar olabildiği gibi, sağlık problemi veya diyette olanlar olabilir. Ne yazık ki artık halkımız da sofrasına yeterince et alamıyor, ayı zor geçiren bir millet olduk. Birde sürekli her anında, hatta çay aralarında bile yediğini paylaşanlar var. Adeta gözümüze sokar gibi. Gittikleri mekanları tanıtan hesap sahiplerine gelince, kuralına uygun ve kaliteli bir yeri tanıtıyor ve özellikle o restoranın spesiyal bir yemeğini tanıtıyorsa pekala olabilir, ancak yediğini bedavaya getirmek isteyen sonradan gurmelerin yaptıkları asla tasvip görmemeli. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. “Türkiye'deki sosyal medyada yaptığımız her türlü paylaşım "konser, yemek, gezi, hobi" küfür yememize sebep olmaktadır. Bunu dikkate almanızı öneririm.
Bu tür yemek paylaşımları bazı art niyetli insanlar için malzeme olabilir. “Bakalım kimler bilecek, bu muhteşem yemek hangi yörenin?” gibi çalıntı paylaşımlarla bazı sosyal medya simsarlarının oyunlarına alet olabilirsiniz. Foto montajlarla kendi bilgilerini de ekleyerek sizin sosyal medya çevrenizle iletişime geçebilir ve dolandırıcılığa alet olabilirsiniz. Dikkat etmeniz gerekiyor.
Ayrıca bazı kesim taraftarlarını yönlendiren, paylaşım çalan, takipçi kasan ve yemek masalarında sosyal çevre peşinde koşan yemek hesapları gibi algılanmaya yol açabilecek paylaşımlarda bulunmamak lazım. Paylaşımların saati de çok önemli. Aksi takdirde şu sözlere muhatap olabilirsiniz. “Akşam akşam nerden çıktı bu yemek paylaşımı”, “nerden bulacağız bu yemeği şimdi”, “hep bu saatlerde paylaşım yapıyor, ölelim mi ulan!” gibi
Henüz ülkemizde çok yaygın olmayan bir diğer konuda paylaştığınız yemek fotoğrafları ile ihtiyaç sahiplerine yardımcı olabilirsiniz. Nasıl mı? Mobil uygulamalar sayesinde bu rahatlıkla yapılabilir. Örnek olarak Feedie isimli bir uygulamadan bahsedebiliriz. Bu uygulama sayesinde açlıkla mücadele eden bölgelerdeki ihtiyaç sahiplerine yardımcı oluyorsunuz. Sistemin işleyişi; Restoranlar öncelikle sisteme üye oluyorlar. Uygulamanın kullanıcıları, sisteme üye olan restoranlara giderek çektikleri yemek fotoğraflarını kişisel profillerinde Feedie üzerinden paylaşıyorlar, paylaşırken de ilgili restoranı ekliyorlar. Restoranlar da kendi restoranları aracılığıyla paylaşılan fotoğraf başına, Afrikalı okul çağındaki çocukların beslenmesi için belirli bir miktarda yemek yardımı yapıyor. Yani Feedie; mobil yemek fotoğraflarının, Gıda Fotoğrafları Sponsoru tarafından, ihtiyaç duyulan çocuklara gerçek gıdaların paylaşılmasına yönelik bir çalışmadır. O içimizdeki gıda fotoğraflarının paylaşılmasına yönelik tutkuyu hayırseverliğe dönüştürüyor.
Yediklerimizin zaman zaman paylaşımı belli kurallar dahlinde yapılabilir. Güzel bir espri veya bir tarihe bir anı mahiyetinde paylaşımlar olabilir. Sevdiklerimiz veya ailemiz ile birlikte yemek yerken, bunu paylaşmak, aile için etkileşim ve aile içi paylaşım açısından son derece önemlidir. Enfes bir yemek ancak güzel çekilmiş bir görsel ile iyi anlatılabilir. Ve özellikle Instagram o güzel yemeği fotoğraf tutkusuyla birleştirenler için olağanüstü bir mecra. Ancak paylaşım yaparken dikkat edilmesi gereken kurallar neler olmalı ve Yemek paylaşım kültürü adını verdiğimiz kültür nasıl oluşur?
SOSYAL MEDYADA YEMEK PAYLAŞIM KÜLTÜRÜ VE GELENEKSEL TÜRK MUTFAĞI
“Sosyal medyada yöresel yemeklerimizi paylaşmak toplum olarak kültürel farkındalığımızı artırır mı?”
“Geleneksel Türk mutfağımızı dünyaya tanıtımını yapmak ve yöresel Türk kültürümüzün izlerini taşıyan bu mutfağın tanıtımına katkıda bulunmak elbette sosyal medya üzerinden daha rahat olacaktır”, diyecekseniz tabi. Hâlbuki eskiler yenen her yemeğin fotoğrafının paylaşılmasının ayıp olduğunu düşünür ve Hatta bir kesim yukarıda değindiğim gibi hala bunun büyük bir günah olduğunu savunuyorlar.
Ancak geldiğimiz dünyada ve özellikle sanal alemde, mobil uygulamaların dünyasında yemek fotoğrafı paylaşmak kültürümüzün bir parçası olmaya başladı. Ya normalleşti veya kanıksadık galiba ve özellikle son zamanlarda kendini sosyal medyada gösteren ve yüzbinlerce takipçisi olan Gurme kullanıcılarının büyük bir kısmı da aynı düşüncede. Hatta kült olmuş yemek/sofra sahneleri her tarafta boy göstermeye başladı.
Ancak bunun bir usulü veya kuralları olmalı. Her önüne gelen her gittiği yerde her yediği yemeği paylaşırsa bunun adı görgüsüzlük olur. Bu yazının alt kısmında Türk mutfağının kültürüyle ilgili bilgiler paylaşıyorum. Bu açıdan baktığımızda Türk Mutfak kültürümüzü yansıtacak yiyecekleri paylaşmak ve hatta bunu teşvik etmek lazım bile. Ve en önemlisi sağlıklı yiyecekleri paylaşmak ve bunun yayılmasını sağlamak sosyal medyanın bir görevi olmalı. Dünyanın başına bela olan şişmanlığa yol açan yiyeceklerin lebalep ortada dolaştığı günümüzde, bir sosyal sorumluluk bilinciyle çocuklarımızı obezite’den koruyacak sağlıklı yiyeceklerin paylaşılması çok daha önemli.
Ayrıca, Yöresel kültürümüzün uzantısı olarak bu sağlıklı yemekleri ile şöhret olmuş restoranları korumak ve kollamak lazım. Bu Restoranlara gittiğimizde, özellikle paylaşımlar yapmak ve yemek görsellerini paylaşırken kullandığımız etiketleri de iyi seçmek lazım. Belki de en çok tercih edilen etiketlerden birini veya bir kısmını kullanarak, bu işletmelerin bu trendden faydalanması da sağlanabilir. Hatta bunun üzerine kurulacak girişimler olmalı. Yediğinizin içtiğinizin görünümden çok etkilenip bunu paylaşmak istiyor olmanız çoğu zaman işletmelerin de işine geliyor, ancak bunu yaparken 1. Kural o işletmenin sağlıklı ürünler yapıyor olması lazım. Pekala Instagram bu anlamda tüketicinin mecra yarattığı bir reklam alanına dönüyor. Ancak bunu Türk Toplumun lehine çevirmek faydalı ve gerekli olan yiyecekleri paylaşıyor olmak bizi sorumluluktan kurtaracaktır.
Bazı restoranlarda yemeklerin fotolarının çekilmesinin yasaklandığını okudum. Şef’in ifadesine göre eski zamanlarda ailelerin birbirlerinin fotoğraflarını çektiğini, şimdi ise yalnızca yemeklerin fotoğraflarının çekildiğini ve ön planda olduğunu söylüyor. Şef, Twitter'da ya da Instagram'da paylaştığınız yemek fotoğraflarına gelen yorumlara yanıt yetiştirene kadar yemeklerin soğuduğunu düşünüyor. Bazı yayın organlarının bu konuda yaptığı araştırmalarda ise, bu görüşün aksine yemek fotoğrafçılığı kursunu bünyesine ekleyen restoranlar bile var.
Doğru Paylaşımlar İçin Tavsiyeler
- Öncelikle paylaştığınız yemeğin iyi bir konusu olmalı.
- Paylaşımın kaliteli bir içeriği bulunmalı.
- Yöresel bir yemek olmalı.
- Uygun bir zamanda paylaşım yapılmalı.
- Sağlıklı bir yiyecek olmalı
- Eskilere ait unutulmuş bir yemek olabilir.
- Mevsimi olan bir yemek olabilir.
- Gidilen mekânın özel spesiyal bir yemeği olabilir.
- Mutlaka altına yemeğin tanıtımı ve nelerden yapıldığı anlatılmalı
- Sadece yemek fotoğrafı olmamalı. Yemek ve insanlar iç içe olmalı.
- Yemeğin sunumu zarif olmalı, zengin değil.
- Kaliteli ve iyi çekilmiş bir fotoğraf olmalı.
- Sadece Yemek görseli için, yukarıdan dik açıyla çekilmiş olmalı.
- Yemeğin içinde bulunan malzemelerin görünmesi sağlanmalı.
- Yemekler Türk mutfağının izlerini taşıyorsa ona uygun tabakta olmalı.
Türk Mutfak Kültürü
Mutfak Kültürü kavramı; ana gıda olarak sağlıklı beslenmeyi sağlayan yemekleri, yiyecekleri, içecek türlerini ve bunların yemeğe hazırlanmalarını, pişirilmelerini, saklanmalarını ve tüketilme süreçlerini anlatan bir kültür mozaiğidir. Ve buna bağlı olarak mekânları ve ekipmanı, yeme-içme geleneği ile bu çerçevede gelişen inanış̧ ve uygulamalardan oluşan bütünsel ve kendine özgü bir kültürel yapıyı anlatır.
Beslenme biçimleri, içinde bulunulan kültürel- coğrafi- ekolojik- ekonomik yapıya ve tarihsel sürece göre şekillenmektedir. Türk mutfağı denildiğinde Türkiye'de yaşayan insanların beslenmesini sağlayan yiyecekler- içecekler, bunların hazırlanması, pişirilmesi, korunması; bu işlemler için gerekli araç-gereç ve teknikler ile yemek yeme adabı ve mutfak çevresinde gelişen tüm uygulamalar ve inanışlar anlaşılmalıdır.
Türk mutfağındaki çeşit zenginliği birçok etkene bağlıdır; Yöresel mutfaklar özgün yapıları, lezzet ve çeşitliliğinin yanı sıra toplumların sağlıklı beslenmesine verdiği katkı payı ile ölçülür ve değerlendirilir. Türkiye’de yerel mutfakların özgün etkilerini içinde barındıran köklü ve çok yönlü bir mutfak kültürü yaşamaktadır. Beslenme ve sağlık arasındaki yakın ilişkinin somut kanıtlara dönüştüğü son yüzyılda sağlıklı mutfak, doğal mutfak, ekolojik besin kavramları beslenme biçimlerini dönüştürmeye başlamıştır.
Genel olarak tahıl, çeşitli sebze ve bir miktar etle sulu olarak hazırlanan yemek türleri, çorbalar, zeytinyağlılar ve hamur işleri ve kendiliğinden yetişen otlarla hazırlanan yemeklerden oluşan Türk Mutfağı; pekmez, yoğurt, bulgur vb. gibi kendine özgü sağlıklı yiyecek türlerini de ortaya çıkarmıştır.
Türkiye’nin coğrafi konumu, tarihsel süreç içinde ilişki kurulan uygarlıklar, iki büyük imparatorluğun yeme-içme geleneğine getirdiği yeni açılımlar Türk mutfak kültüründeki çeşitliliğin belirleyici etkileridir.
Orta Asya’da et ve mayalanmış̧ süt ürünleri ile biçimlenen beslenme sistemi, Anadolu’ya bu etkileri taşırken; Mezopotamya’da gelişen tarıma bağlı olarak tahıl, Ege ve Akdeniz etkisiyle sebze ve meyve türleri ile çeşitlenen ve günümüze yansıyan Anadolu Türk Mutfağını belirledi. Bizans, Ortadoğu, Avrupa ve Güney Akdeniz Mutfaklarının etkileşimi İmparatorluğun ulaştığı geniş̧ alanda sürekli bir alış̧ veriş̧ çerçevesinde şekillendi. Kısa bir ifadeyle Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, uzun bir tarihsel süreç boyunca birbirinden farklı birçok kültürle yaşanan etkileşim, Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorlukların saraylarında gelişen yeni tatlar, mutfak kültürümüzün o zengin ve sağlık beslenme yapısını kazanmasında rol oynamıştır.
Özetle
Sosyal medyadaki yemek paylaşımlarında, Günümüzdeki Türk Mutfağının yerel özelliklerinin tanıtılması, saptanması, yerel mutfaklara dönüş̧ kapsamında değerlendirilmesi gibi konular öncelikli olarak ele alınmalıdır. Sağlıklı beslenmeyi sağlayan ürünlerin, geleneksel üretiminden başlayarak, sofralarımıza geliş sürecine kadar, bu ürünlerin işlenerek besine dönüştürülmesi gibi konularının da geniş bir şekilde ele alınması sağlanmalıdır. Bu konularda yapılacak araştırma ve analizlere ihtiyaç duyulmaktadır. İşte tüm bu duyarlılıklar sosyal medya üzerinden bir sosyal sorumluluk bilinciyle yapılmalıdır.
Bu mecralarda yapılacak paylaşımlarda kısa bir ön değerlendirmeler dahi mutfağımızın yerel sınırlar içerisinde kalmış̧ birçok yemek ve yiyecek çeşitlerinin sağlıklı beslenmeye temel oluşturabileceğini gösterecektir.
Türk Mutfağımızın Sağlıklı Beslenme açısından büyük önemi bulunmaktadır. Tarihi köklerimizde bulunan alışkanlıklarımızı hayata geçirdiğimizde çok sağlıklı bir toplum ortaya çıkması muhtemeldir. İşte Sosyal Medya mecraları bu tarihi ve köklü alışkanlıklarımızın bize hatırlatmada önemli bir aracı rol üstlenmelidir.
Teşvik Danışmanı şirketinde Executive Director
6ynice