The Islam-Monopoly-Oyunu

I S L A M - M O N O P O L Y - O Y U N U D U R

16.02.2015 Tanju Karabunar

Islam maceraperest bir dindir..Adrenalin Junky'lerini davet ediyorum

Peygamberinin ve o peygamberin dört halifesinden ikisinin ciddi ciddi tüccar olduğu bir dini sosyalist ilan eden kardeşlerimizle tartışmaya girmek istemem ama dinimizin sevap-günah denkleminde ciddi bir serbest piyasa olduğu aşikâr.

Güzel dinimiz İslam, teşbihte hata olmasın, adeta Milyoner oyunu gibidir. Yaşadığımız hayat oyun kartonu, kader zarlar, biz müminler de o kartonun üzerinde kare kare yol alan oyun taşları.

Zar zannedildiği gibi tesadüfen yere düşmez. Dünyada tesadüf yoktur zaten. Parmaklarımızla tutuşumuz, elimizi sallayışımız, kolumuzu savuruşumuza göre attığımız zar, oyun kartonunu üzerinde yuvarlanır ve bir sayı gelir. Diyelim ki dört çıktı. Bulunduğumuz noktadan dört adım ileri gideriz. Bir de bakmışız ki üzerine geldiğimiz kutuda “Kasadan yüz bin kazandınız” yazıyor. Bir başka adımda da “bir tur bekle” yazabilir tabii.

Hep anlatılan ve benim de çok sevdiğim bir kıssa vardır. Hepiniz biliyorsunuz. Bir hayat kadını çölde susuz kalmış bir köpek görmüş. Ayakkabısını kuyuya daldırıp su doldurmuş ve köpeğe içirmiş. İşte o kadın zarı öyle bir tutmuş ve fırlatmış ki “tüm borçlarınız kasa tarafından silindi” kutusu üzerine gelmiş. (Bu arada bugünlerde havalar çok sıcak ve sokaklarda susuzluktan dili bir karış dışarıda çok fazla köpek var. Hem kuyuya da gerek yok. Mutfaktan boş yoğurt kabına dolduracağımız bir kap su kimbilir ne mükâfatlara gebe.)

Aynı kıssayla birlikte anlatılan bir başka hikâye de vardır. Ömrü hayatı ilimle geçen bir şeyh hazretleri son nefesini vermek üzeredir. Talebeleri başında toplanmış ona Allah’ın isimlerini tesbih ettirmeye çalışmış. Şeyh hazretleri direnmiş. “O bana çok çektirdi” demiş. Resmen parkuru bitirmeye bir kutu kala diskalifiye olmuş.

Ramazan da mükâfatlarla dolu kutuların çok sık karşımıza çıktığı bir parkur. Bir zar atmışsınız, bakmışsınız ki “bin aydan daha hayırlı bir gecedesiniz. Her ibadetiniz x 1.000.000” kutusuna düşmüşsünüz.
Ama arkadaşınızın pullarında gözünüz kalıp, hırsla bir zar atmışsınız ki bakmışsınız ki başlangıç kutusuna beş pulsuz olarak geri gönderilmişsiniz.

İslam maceraperest bir dindir. Ya cennet ya cehennem. Ortası yok. Ömrünü ibadetle geçirip, bir köpeğe bir tas su vermekten imtina ederek yarışı her an kaybedebilirsin. Sırat-müstakim altı uçurum olan bir iptir, onun üzerinde kalmak cambazlık gerektirir.

Öyle sefer tasıyla evinden işine gidip gelen memur zihniyetiyle takva dairesinde mesafe alınmaz. Cennet yokuşunu tırmanmak kondisyon gerektirir. İman 100 metre koşusu değil, uzun soluklu bir maratondur.
Risk almadan hakikat kapıları açılmaz. En az işyerinde bir pozisyonu ister gibi istemezsen, Allah’ın sevdiği kulları arasına girilemez. Mağfiret, tövbe fırsatlarının peşinden, indirim fırsatlarının peşinden koştuğunun gibi koşmazsan, yakalayamazsın. Her an önüne çıkan sevap bonuslarını, mil kartına uçuş bonusu heyecanıyla toplamazsan cennete bilet bulamazsın.

Yani İslam’da fırsatlar da sınavlar da hiç bitmez. Bu dünyada Müslüman’a rahat yüzü yoktur. İman ateşi düşeceği kalbi seçerken ne kıdeme bakar ne tecrübeye, ne de bilgi birikimine. Takva dairesinde tepelere bazıları paraşütle düşer, bazıları karınca konvoyuna takılıp, yollarda kalır

Yani tüm adrenalin tutkunlarını İslam’a bekliyoruz...

Tanju Karabunar