KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN EKONOMİK ETKİLERİ
İklim değişikliği, insan faaliyetleri nedeniyle çevrenin ekolojik sınırlarının zorlanması sonucu iklimin kendi doğal değişkenliği dışında yapay bir şekilde değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Temelde fosil yakıt tüketilmesi sonucu artan sera etkisi nedeniyle gerçekleşen iklim değişikliği tüm canlılar, ülkeler ve ekonomiler için ciddi tehditler yaratmaktadır. Bu bakımdan son yıllarda gerek bilimsel gerekse de siyasi çevrelerce iklim değişikliğinin mevcut ve muhtemel etkilerinin ortaya konulması yönündeki çabalar giderek artmaktadır. Özellikle iklime bağlı tarım, turizm ve enerji gibi sektörler; emek verimliliği; istihdam ve sonuç olarak ekonomik büyüme iklim değişikliğinden olumsuz yönde etkilenmektedir. Çalışmanın amacı bu etkileri genel hatlarıyla ortaya koymaktır.
20. yüzyılın başlarında ve özellikle de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkelerin hızla büyümesi, artan enerji ve hammadde ihtiyacını gündeme getirmiştir. Bu süreçte, enerji ihtiyacının kömür ve petrol gibi fosil yakıtlarla, hammadde ihtiyacının ise doğanın bilinçsizce kullanılarak tahrip edilmesi pahasına yine doğadan karşılanması ve hızlı nüfus artışı, su ve hava kirliliği gibi bir takım çevre sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Bölge veya ülke ölçeğinde ortaya çıkan çevre sorunları, önceleri pek az kesimin ilgilendiği bir konu olmuştur. Bu duruma, doğanın serbest bir mal olduğu ve dolayısıyla da fiyatının olmadığı yönündeki anlayışın yanı sıra teknolojide yaşanan hızlı gelişimin çevre sorunlarının üstesinden geleceği inancının yol açtığını söylemek mümkündür.
Ayrıca bu dönemde, çevre sorunlarının küresel ölçekte hissedilir bir seviyede olmaması çevre konusuna gereken ilginin gösterilmemesinin bir başka nedenidir. Ancak 1970’lerden sonra, ozon tabakasının inceldiğinin hatta delindiğinin ortaya konulması, asit yağmurlarının görülmesi, tropikal ormanların tahribatının ciddi boyutlara ulaşması, endüstriyel süreçlerin zararlı etkilerinin kanıtlanması çevreye ve çevre sorunlarına olan ilgiyi artırmıştır. Ne var ki, hiç bir çevresel sorun iklim değişikliği kadar gündem yaratmamıştır. İklim değişikliği; bölgesel etkilerinin yanında, tüm insanlık üzerinde tehdit oluşturmasıyla küresel bir kimlik kazanmıştır. Bu sebeple, kimi çevrelerce insanlığın bugüne kadar karşılaştığı en ciddi kriz olarak görülen bu çevre sorunu “küresel iklim değişikliği” şeklinde adlandırılmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, iklim değişikliğinin mevcut ve muhtemel ekonomik etkilerini ortaya koymaktır. Bu amaçla, önce iklim değişikliği sürecine değinilmiş, daha sonra ise ekonomi bağlamında iklim değişikliğinin sektörler, emek verimliliği, istihdam ve ekonomik büyüme üzerindeki etkileri irdelenmiştir. İklim değişikliğinin ekonomi üzerindeki etkileri ve etkileme mekanizması Şekil 2’de gösterilmiştir. Buna göre, iklim değişikliğinin ilk etkileri sıcaklık artışları ve yağış rejiminde meydana gelen dalgalanmalarla ortaya çıkmaktadır. Bu iklim elemanlarında görülen aşırılıklar kuraklık, sel ve fırtına gibi iklim kaynaklı doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırarak ciddi ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
Nitekim 1980-2012 döneminde yaşanan doğal afetlerin yaklaşık %87’si iklim kaynaklı doğal afetlerdir. Bu doğal afetlerin %44’ü fırtına; %41’i sel ve %15’i ise kuraklık kaynaklıdır. Yaşanan bu doğal afetlerin aynı dönemde neden olduğu ekonomik kayıp ise yaklaşık 2,8 trilyon dolardır (Munich RE, 2013: 52-53). Yıllık bazda incelendiğinde bu rakamın 85 milyar $’a tekabül ettiği görülmektedir. İklim değişikliğinin neden olduğu bu ekonomik kayıpların 2050’lilerde yıllık ortalama 1 trilyon dolar civarında olacağı öngörülmektedir (Hallegatte ve diğerleri, 2013: 802). Ekonomiler için önemli olan tarım, turizm ve enerji sektörleri iklim değişikliğinin etkilerine yoğun bir şekilde maruz kalmaktadır. Bu sektörlerden tarım ve turizm doğrudan, enerji ise dolaylı olarak iklime bağlıdır. Bazı bölgelerde ılıman bir iklim değişikliğinin tarım ve turizm üzerinde başlangıçta olumlu etkisi beklense de küresel ölçekte net etkisi olumsuz yönde olacaktır. Şüphesiz bu durum, istihdam seviyesini de olumsuz yönde etkileyecektir. Bütün bu gelişmeler ekonomilerin başarı göstergesi niteliğindeki ekonomik büyüme üzerinde de bir takım etkiler meydan getirecektir. Takip eden başlıklarda yukarıda özetlenen iklim değişikliğinin ekonomik etkilerine ayrıntılı bir şekilde yer verilmektedir. Bu bağlamda, iklim değişikliğinin sektörler, emek verimliliği, istihdam ve büyüme üzerindeki etkileri ele alınmaktadır.
LinkedIn tarafından öneriliyor
İklim değişikliği nedeniyle artan hava ve su sıcaklığı, yağış rejiminde görülen değişiklik, sıcaklık ve yağış rejimine bağlı olarak bazı bölgelerde görülen su seviyesindeki düşüşler, fırtınaların ve sellerin artan sıklığı ve şiddeti ile deniz suyu seviyesindeki yükselmeler enerji arzı ve talebi üzerinde de önemli etkiler yapabilmektedir. İklim değişikliği enerji arzı ve talebini etkilemesi yanında enerji kaynaklarını, tesislerini ve transferini de doğrudan etkileyebilmektedir.
Güneş enerjisi üretimi doğrudan iklim değişikliğinden etkilenmemektedir. Ancak artan sıcaklıklar atmosferdeki su buharı yoğunluğunu ve bulutluluk seviyesini artırmaktadır. Bulutların yansıtıcı özelliğinden dolayı enerji üretimi için gerekli güneş ışınımında bu yolla azalma olabilecektir. Petrol ve petrol ürünleri de iklim değişikliği ile doğrudan ilişkili olmamakla beraber, petrole ulaşım, işleme ve dağıtım işlemleri ile bunlara ilişkin altyapı tesisleri iklim değişikliğinden olumsuz yönde etkilenebilecektir.
İklim değişikliği hastalıklar, yetersiz beslenme, su kıtlığı ve erken ölümler gibi nedenlerle nüfusu ve dolayısıyla emeği ve emek verimliliğini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Böylelikle en azından kısa ve orta vadede beşeri sermaye vasıtasıyla ekonomik büyüme üzerinde önemli sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Nüfusun azalması veya iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmesi eşanlı bir şekilde beşeri sermayeyi de azaltacaktır. Böylece, hem fiziksel çıktının hem de yeni beşeri sermayenin artışı sınırlanacaktır. Öte yandan, beşeri sermayede görülecek bir kerelik azalmanın uzun dönemde büyümeyi etkilememesi eğitime yapılacak yüksek yatırımlara bağlıdır (Lecocq ve Shazili, 2007: 35-40). Ancak olumsuz iklim koşullarının neden olduğu yetersiz ekonomik performans, hükümetlerin elde edebileceği muhtemel gelirleri azaltabilecektir. Kamu gelirlerinde görülecek azalma hükümet harcamalarını azaltabilecek; özellikle beşeri sermaye yatırımlarına ayrılacak kaynakları olumsuz yönde etkileyebilecektir.
Uzun süreçler sonunda gerçekleşen iklim değişikliğinin etkileri iklimin yapısı gereği uzun yıllar sonunda ortaya çıkmaktadır. Ancak bu etkiler sıcaklık, yağış ve bunlara bağlı olarak kuraklık, sel fırtına gibi olaylar yoluyla kısa sürelerde de canlılar, ülkeler ve ekonomiler üzerinde hissedilebilmektedir. Bugün gelinen nokta da iklim değişikliği küresel bir kimlik kazanmış ve yadsınamaz bir gerçek olarak tüm insanlığı etkiler hale gelmiştir. Şüphesiz dünya sisteminin değişen iklimi, bu sistemin içerisinde yer alan ekonomiyi de etkileyerek, bir takım yansımalar meydana getirmektedir.
Bu çerçevede iklim değişikliğinin tarım, turizm ve enerji gibi sektörler/alt sektörler; emek verimliliği; istihdam ve ekonomik büyüme üzerinde önemli yansımaları olduğu görülmektedir. Özellikle sıcaklık artışı ve yağış rejiminde görülen aşırı dalgalanmalar neticesinde iklim değişikliği ekonomiler üzerinde ciddi etkiler meydana getirmektedir. Ilıman bir ısınma süreci nispeten soğuk olan yüksek enlemlerdeki ülkelerde bazı olumlu etkiler meydana getirmesine rağmen, iklim değişikliğinin küresel net etkisinin olumsuz yönde olduğu görülmektedir.
İklim değişikliği sorunu ve yarattığı olumsuz etkiler, bugün bazı ülke ve bölgelerde ciddi düzeylerde hissedilmektedir. İlerleyen süreçte bu olumsuz etkilerin, bütün dünyada önemli sonuçlar ortaya çıkarması kaçınılmazdır. Bu olumsuz tablo, iklim değişikliği ile etkin ve acil bir mücadelenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Şüphesiz enerji ve su tüketiminin azaltılması, daha çevreci eylem ve taleplerin olması iklim değişikliği ile mücadele kapsamında bireysel olarak yapılabileceklerden bazılarıdır.