KISKANÇLIĞIN SOSYAL MEDYA SÜRÜMÜ

KISKANÇLIĞIN SOSYAL MEDYA SÜRÜMÜ

Günümüzde sosyal medyada var olmak gerçek hayatta var olmak kadar önem kazandı. Neredeyse hastalıktan kırılan birinin oyalanmak için sosyal medya paylaşımlarına bakarak onun iyi olduğuna karar vermek yaygın bir anlayış. Gerçekte nasıl olduğunuzu anlamak için buluşmaya veya telefonla görüşmeye ihtiyaç duymuyorlar.

Sosyal medya geçmişte hiç olmadığı kadar insanların kendilerini eşit olarak ifade edecekleri muhteşem bir kanal. İşin özünde kendini ifade etme, bilgi verme amaçlı paylaşım yapıldığında ister istemez bunu beğenen birilerinin olmasını beklemek da son derece doğal ve insani oluyor. İşte burada beğeni yönetimi devreye girerek muhataplarınıza olan yaklaşım düzeyinizi belirten önemli bir gösterge haline geliyor.

Yani sizin bir ölçüde parmak iziniz…

Sosyal medyada yer almak “bir ucundan bende tutayım da geri kalmayım” diyenlerden başlayarak fenomen olup para kazanmak adına zirve yapanlara kadar gidiyor bu ilişki. Böylece milyarlarca hesap açılıyor. Hesap açma bedava olmak yerine en azından bir sinema bileti fiyatında olsaydı bu kadar açılıp da kullanılmayan hesap olur muydu?  En çok herhangi bir mecrada yer alıp da hiçbir şey paylaşmadan orada konaklayanları bilirsiniz.  Zamanla şifrelerini bile unutuyorlar. Ya, bu kişileri takip edenlere ne demeli? Orada ne arıyorsun? Bunu bir de LinkedIn gibi profesyonel mecralarda yaptığında seni tanımak isteyenlere nasıl bir mesaj verdiğini biliyor musun? Belki sana iş teklifi yapmak için araştırıyorlardır. İK alanında referans noktası oluyor sosyal medya.

Ya bu işin gereği neyse onu yap ya da o mecrada hesap açma azizim! Hesabında boş bir sayfayla karşılaşılmasın. Seni bu mecrada gören eski bir arkadaşın bağlantı kurma amacıyla takipçin olabilir. Bunu hesaba kat! Sana mesaj atıp geri bildirim bekleyenlere de “o hesabı çok kullanmıyorum, çok yoğunum zaman bulamıyorum” falan deme. Biraz ayıp oluyor! Bu durumda takipçileri de takip ettiklerini de sınırlarsın olur biter. Sadece aile içinde, yakın arkadaş çevresinde kalmak mümkün.

Bir mecranın var oluş amacının dışına çıkarak onu kullanmaya çalışanlar için söylenecek sözüm yok. LinkedIn bir facebook  değildir! Yazının başlangıcında belirttiğim kıskançlığın sayısal dünyadaki yeni sürümüne bakalım. Kıskançlık hakkında psikoloji uzmanlarının söylediği o kadar çok şey var ki…Buraya sığdıramam. Ben bu yazımda bir pratisyen olarak sosyal medyada paylaşım yapanlar arasında olduğunu düşündüğüm beğeni yönetiminde yalnızca kıskançlık bağlamıyla açıklanabilecek ilişkilere dikkat çekmek istiyorum. Genelleme yapacak bir veri yok elimde. Ancak sosyal mecraya takla attıran insanların görüşlerinden de yararlandığımı vurgulamalıyım.

Instagram’daki beğeni yönetimini örnek alacağım. Bu mecrada hesabı olanların takip etme, beğenme ve paylaşma davranışları hakkındaki tespitlerim:

Kimler Instagram hesabı açıyor?

  • Gerçek kimliklerini gizleyerek farklı adlarla resimlerle fotoğraflarla hesap açarak farklı rollere bürünenler. Veya yasal takipten kaçarak takipçi kazanmaya çalışanlar.
  • Dolandırma amaçlı kimlik hırsızlığı için hesap açanlar.
  • Profilindeki bilgilerle sayfa içeriği farklı olanlar. Bunlar izlenmeye değer birkaç paylaşım sonrası ağızlarındaki baklayı çıkararak bir şeyler satma amaçlı hareket ediyorlar.
  • Doğrudan ticari işletme adına hesap açanlar.
  • Eserlerini, koleksiyonlarını sergilemek isteyenler.
  • İdeolojisini ortaya koyanlar.
  • Gizemli bir profille ilgi çekip takipçi kazanmaya çalışanlar. Bunu eş, sevgili aramak, insan kullanmak veya macera için yapıyor olabilirler.
  • Takip edersen takip ederim” diyenler.
  • “Beğenirsen beğenenler.” Bunu da örtülü veya açıkça yapanlar. Burada resim, fotoğraf ve videonun ne kadar iyi olduğu ve beğenilmeye değer olduğu asla düşünülmez. Bir yarış halinde beğen skorları yapılır. Ardı ardına yapılan paylaşımlara yetişilmediğinde birkaç beğen kaybedebilirsiniz bedel olarak. Burada beğeni sayısı kişisel bir tatmin yolu olarak kullanılıyor.
  • Sizi takip edip birkaç beğeni yaptıktan sonra takipçileri arasına koyarak ilk fırsatta sizi takipten çıkaranlar var. İlginç bir kategori. Hesabınızdaki hareketleri izlemezseniz fark edilmezler.
  • İnce eleyip sık dokuyanlara, denecek bir şey yok. Beğeni zevkini istediğine kullanırlar.

Bir kızgınlık, dargınlık, soğukluk mesajı veren beğeni yönetimi

  • Karşıdakine kızınca beğenmeyi kesenler. En çok bunu cezalandırma yöntemi olarak kullananlar gülünecek durumda. Bir de takipten çıkaranlar var. Açıkça yaparak köprüleri atanlar olduğu gibi bunu yazılımın sağladığı seçenekleri kullanarak sessizce yapanlar da çok. Oysa karşı tarafı telefonla arayıp veya yüz yüze görüşüp sorunu çözmek derdini anlatmak ne kadar kolay…
  • Beğeni azaltmak bir soğukluk mesajı olarak düşünülüyor. Emeğin, paylaşımın hiçbir önemi yok. Orada ayar verilmesi gereken biri var ya! Beğeniyi keserek haddini bildirirsiniz.
  • Arada bir uğrayarak beğen yapanlar bir hesap içinde olmadan paylaşıma puan verenlerden oluşuyor.
  • Beğendikleri halde parmakları “beğen” tıklamayanlar var ki onları anlamak zor! “Günahını vermez” denilenler herhalde bunlardır. Öte yanda istatistikler bir videonun, yazının veya fotoğrafın ne kadar çok izlendiğini gösterirken beğen sayısının düşük olmasını açıklamak çok zor. Madem birbirinizi takip ediyorsunuz yorum yaparak birkaç kelime yazsan, geri bildirim versen iyi olmaz mı muhterem kardeşim. Emoji bu işin en kolayı. Burada da yazma becerisi konusundaki yetersizliklerini gizlemek isteyenleri unutmayalım.

Madalyonun öteki yüzünde insana özgü başka bir şey var:

  • İnsan kendisinden üstün gördüklerini neredeyse her koşulda beğeniyor. Ona kıskanmadan imreniyor, saygı duyuyor.  Bunlar binlerce takipçisi olan ünlüler olabildiği gibi kendi ağı içinde başarısını takdir edip kabul edilenlerden oluşuyor.
  • İnsan kendi seviyesinde gördüklerini çekemediği için de kolay beğenmiyor.  İşte burada kıskançlık ve rekabet devreye giriyor. Ona en ufak bir katkı olmasın diye ya beğenmiyor ya da ilişki sürdürmek için arada bir beğeniyor. Sanki beğen yaparsa karşıdaki para kazanacak, ünlü olacak. Burada kıskançlık emareleri çok yüksek boyutlarda gerçekleşiyor. Sanırım en yaygın olan “çekememe sendromu”.
  • İnsan kendinden daha aşağı gördüklerini takip edip beğenmiyor ya da onun beğenmesiyle bir tür prim yapıyor. Bu beğeniyle belki de kendisini çok özel buluyor.

Deneyimlediğim, yakınlarımdan, arkadaşlarımdan duyduklarımdan çıkarımlarım böyle. Siz artık hangi gruba dahil olduğunuzu gözden geçirirsiniz. Takipçi sayılarına takılmadan mecranın sunduklarına odaklanın. Tekniğinizi geliştirerek kendinizi daha iyi ifade edin.  Gören görür, beğenen beğenir. Takılmayın!

Gerçek beğenilerinizi sözcüklerden oluşan yorumlarla da belirtin. İşin doğrusunu yapanlar arasına katılın. Kolaylıklar dilerim.

#kıskançlık #beğeniyönetimi #likesmanagement #jealousy

#socialmediaaccountmanagement #sosyalmedyahesapyönetimi

S. Soner Selcuklu

3S Insan Kaynaklari Egitim ve Yonetim Danismanligi sirketinde Kurucu Ortak-Founder Partner, Yazar/Author

1y

Bana göre sosyal medya beğeni yönetiminde odak noktası paylaşılanlardır. Paylaşan değil. Bir metin, sanat eseri, video, fotoğraf beğenilir. Sanat eseriyse yapanı kutlanır. Ama bu şekilde işlemiyor. Dünyanın en güzel paylaşımını da yapsanız takipçiniz size karşı olumsuz duygular taşıyorsa asla beğenmiyor. Ama olumsuz duyguları ortadan kaldırmak için de iletişime geçmiyor.

Beğen
Yanıtla
S. Soner Selcuklu

3S Insan Kaynaklari Egitim ve Yonetim Danismanligi sirketinde Kurucu Ortak-Founder Partner, Yazar/Author

1y

Sosyal medyada kullanılan hesaplar kişilerle özdeş olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla kişi gerçekte nasıl duygularla hareket ederse hesaplarındaki geri bildirim ve beğeni yönetimini de öyle kullanıyor. Kızgınlık, neşe, acı, üzüntü, kıskançlık, uyarı, mutluluk, sevinç duyguları beğeni yönetiminin güdüleyicileri olarak rol oynuyor.

Beğen
Yanıtla

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

S. Soner Selcuklu adlı yazarın diğer makaleleri

  • BENİ MOTİVE ET MÜDÜRÜM!

    BENİ MOTİVE ET MÜDÜRÜM!

    Bu yazı ilk kez 19 Eylül 2024 tarihinde AVM DERGİ sayfalarında yayımlandı. Motivasyon konusunu şöyle bir…

  • YAPAY ZEKÂ İLE SÖYLEŞİ

    YAPAY ZEKÂ İLE SÖYLEŞİ

    Bu yazı ilk kez 05 Şubat 2024 tarihinde AVM DERGİ sayfalarında yayınlanmıştır Bir süredir Yapay Zekâ (YZ) ile bir…

    1 Yorum
  • TEK BOYUTLU İLETİŞİM

    TEK BOYUTLU İLETİŞİM

    ÇOK BOYUTLUDAN TEK BOYUTLUYA GEÇİŞ Bu yazı ilk kez 22 Aralık 2023 tarihinde AVM DERGİ sayfalarında yayınlandı. Yüz yüze…

    1 Yorum
  • AYNALI ODA SENDROMU 2

    AYNALI ODA SENDROMU 2

    16 Ağustos 2016 yılında yazdığım yazının genişletilmiş halidir: Yönetim danışmanının şirketlerdeki çalışmasını üç…

    1 Yorum
  • AVM'LERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

    AVM'LERDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

    GELECEĞE KALMAK Bu yazı ilk kez 24 Kasım 2023 tarihinde AVM DERGİ sayfalarında yayınlandı. Sürdürülebilirlik, geniş bir…

  • AVM YATIRIMCI PROFİLİ

    AVM YATIRIMCI PROFİLİ

    Bu yazı ilk kez 13 Ekim 2023 tarihinde AVM DERGİ de yayınlandı. Perakendenin AVM kanalında yönetimin çeşitli…

    2 Yorum
  • YAŞASIN BENCİLLİK!

    YAŞASIN BENCİLLİK!

    Bu yazı ilk kez 17 Temmuz 2023 tarihinde AVM DERGİ sayfalarında yayınlanmıştır. HER ŞEYİN DİYARI Uzun bir karayolu…

  • BU İŞİ DE ŞU İŞİ DE O İŞİ DE SEN ÜSTLEN!

    BU İŞİ DE ŞU İŞİ DE O İŞİ DE SEN ÜSTLEN!

    TANIDIK GELDİ Mİ? Bu yazı ilk kez 17 Mart 2023 tarihinde AVM DERGİ…

  • AH BU KUŞAKLAR!

    AH BU KUŞAKLAR!

    Bu yazı 26 Ocak 2023 Tarihinde AVM Dergi sayfalarında yayınlandı. https://avmdergi.

  • 8 KİTABIN ÖYKÜSÜ

    8 KİTABIN ÖYKÜSÜ

    YAZARLIK YOLCULUĞUM 2003 Yılında Personel Excellence dergisinde yayınlanan yazılarımdan ikisi (Sözsüz İletişim ve…

Diğer görüntülenenler