“Konfor Alanından Çıkmak: Prangalarından Kurtulmak”
Bugün sizlerle, hayatımda defalarca sorguladığım ama her seferinde yeniden cesaretle karşısına dikildiğim bir kavramı konuşmak istiyorum: konfor alanı. Hepimizin güvenli hissettiği bir alan var, değil mi? Alıştığımız, bizi zorlamayan, bildiğimiz yollar… Ama bir yandan da içimizde bir ses, o alanın dışına çıkmamız gerektiğini fısıldıyor. İşte o sesin ne kadar güçlü olduğunu keşfettiğinizde, hayatınızda gerçek anlamda bir değişim başlıyor.
Konfor alanı, sanki her şeyin iyi gittiği, ama aslında hiçbir şeyin değişmediği bir döngüdür. Burası tanıdık, güvenli ve risksizdir. Ancak bu güvenlik, heyecan verici ya da tatmin edici değildir.
Şimdi kendimize soralım:
Hadi biraz dürüst olalım. Konfor alanımızın sınırlarında kalmak, bize her şeyin kontrolümüzde olduğu hissiyatını veriyor. Belki her gün oturduğun o köşe, üzerine örtülen yumuşacık battaniye ve kafanda hep “bugün de rahat olsam ne var” diye düşündüren bir his adeta... Risk yok. Haliyle hata yapma korkusu da…Ama o alanın dışında ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Belki başarısızlık, belki hayal kırıklıkları, belki de bambaşka bir siz… Evet, o sınırın dışında bir yerlerde, gerçek siz varsınız.
Konfor alanından çıkmak, korkutucu olabilir. Biliyorum, çünkü ben de defalarca korktum. Ama her seferinde şunu fark ettim: Büyümek, korkunun olduğu yerde başlar. Bu dünyada sizi heyecanlandıran, kalbinizi hızla attıran her şey, konfor alanınızın dışında gizlidir. Sıradan bir hayat mı yaşamak istiyorsunuz, yoksa gerçekten iz bırakmak mı?
LinkedIn tarafından öneriliyor
Kendi küçük hikayeme bakıyorum da bilmediğim bir şehirde, yepyeni bir hayatın tam ortasında bulduğumda; sırtımda geçmişin ağırlığı, önümde belirsiz bir gelecek... Arkadaşlarımı, ailemi, alıştığım düzeni geride bırakmak, güvenli bir limandan ayrılmak gibiydi. İlk günlerim yalnızlıkla dolu, sesler de bir o kadar yabancıydı. Ama işte o yalnızlık, beni kendimle tanıştırdı. Alıştığım düzenin beni nasıl sınırlandırdığını ve içimde nasıl bir potansiyel taşıdığımı fark edememiştim. Şimdi geriye baktığımda, ne adımlar, kaç şehir kaç hayat değişti; o adımlar olmasaydı, bugünkü ben olmayacağımı çok iyi biliyorum. Çünkü bazen kendinizi bulmanız için kaybolmanız gerekir.
Şimdi bir düşünün. Sizi ne durduruyor? Rahatlık mı? Korku mu? Belki de sırf bir şeyler ters gider diye denemekten vazgeçiyorsunuz. Ama şunu bilmelisiniz: Hayatta en büyük başarısızlık, hiç denememektir.
Bugün de, sizi konfor alanınızın dışına çıkmaya davet ediyorum. Küçük bir adım atın. Sizi korkutan ama bir yandan da heyecanlandıran bir şey bulun. Ve o adımı atın. Çünkü hayat, gerçekten orada başlıyor.
Unutmayın: Rahatlık sizi güvende hissettirir, ama risk sizi özgürleştirir. Ve konfor alanının dışına çıkmamak için direnen her bir şey zamanla çürümeye mahkumdur. Haydi, bir adım atın ve dünyanızı değiştirin. Çünkü siz, düşündüğünüzden çok daha güçlüsünüz.
Sevgiyle ve cesaretle,
Şeyma Nur Çember