LinkedInfluencers Turkey Bu haftaki Konuğumuz Sn. Mert Aydıner

Mert Aydıner kimdir neler yapar gibi soruların araştırmasını size bırakıyoruz.

Peki sizlere bu yazımızda ne mi aktarmak istiyoruz?

Bakalım Mert Aydıner "Başarı"yı sorduğumuzda bizlere neler anlatmış.

Başarı sizin için ne ifade ediyor?

Bana göre başarı, anlam ifade eden bir amacım kademeli olarak gerçekleştirilmesidir. Bir insan ne istediğini, bunun onun için neden önemli olduğunu ve bunun için ne yapması gerektiğini biliyor ve hedefleri için her gün bir adım atıyorsa başarılı kabul edilir.

Kendi işinizi yapmaya ilk kez ne zaman karar verdiniz?

Bizi korkutsa da her zaman insanın sınırlarını zorlaması gerektiğine inandım. Çünkü ancak bu sayede gerçek potansiyelimizi açığa çıkarabiliyor ve nereye kadar gidebileceğimizi görüyoruz. Ancak içinde yaşadığımız konfor alanı maalesef bu keşiflere pek izin vermiyor. Benim de bu yolculukta kendimi tanımam ve varlık amacımı anlamam için özgür olmaya ihtiyacım vardı. Ben de bu cesaret ve motivasyonla 2006 yılında kendi işimi kurmaya karar verdim.

Başarı konusunda vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Fitili ateşleyen kişiler olarak başlangıçta Liderlerin bizi “düşünmeye, çözüm üretmeye ve harekete geçmeye” sevk ederek istenen yönde bir değişimi kolaylaştırmasını bekleriz. Bu yaklaşımı organizasyonları temel alarak daha büyük ölçekte kurguladığınızda, “etki alanımızdakileri yepyeni bir amaç etrafında toplayabilmek, onlara ilham ve cesaret verebilmek, sınırlarını genişletebilmek, içlerindeki potansiyeli açığa çıkarabilmek, yeni alışkanlıklar kazanmalarını ve bunu bir kurum kültürü haline getirebilmelerini sağlamak” için de liderlere ihtiyaç duyarız. Oysa gerçek ve kalıcı başarı “yeni anlayışın” bir başkasının dayatması veya yönlendirmesi ile değil, kişinin kendi inisiyatifinde isteyerek hayata geçirilmesi ile olur.

Bu felsefenin özü şudur; İnsan istediği bir şeye ulaşmak için istemediği bir şeyi yapmaya zorlanmamalı. Yeteneklerini ortaya çıkaran, öz değerleriyle uyumlu ve var olma sebebine hizmet eden şeyler için çaba sarf etmeli. Zaten böyle bir vizyonu varsa kimsenin onu itmesine de gerek kalmaz çünkü o kendiliğinden bu amaca doğru çekilir. Bizi bu yolda tutacak ve yakıtımız olacak şey kendimize ve yaptığımız şeye olan inancımızdır. Çünkü nasıl bilmekle olmak arasındaki fark yapmaksa, istemekle sahip olmak arasındaki fark da inanmaktır. Neyse ki eksikliğinde dahi inanç duygusunu isteğe bağlı olarak, bilinçli ve kararlı bir çaba ile geliştirebiliyoruz. “Bizi bulunduğumuz yerde tutan kısıtlayıcı inanışları ve yargıları, asıl olmak istediğimiz yere taşıyacak yeni tanımlarla değiştirerek yepyeni bir gelecek inşa edebiliyoruz.”

Bizler yeter ki ne istediğimize karar verelim. Çünkü inandığımız ve işleyişe güvendiğimiz zaman beynimizdeki korku merkezi düşünen alan üzerindeki baskısını ortadan kaldırır ve serbest kalan hayal gücümüz istediğimiz şeyi gerçekleştirmek için gerekli olan yaratıcı gücü ve cesareti açığa çıkartır. Odağımızı koruduğumuz sürece düşüncelerimiz de kendisi ile benzer titreşimde olan diğer enerji formlarını kendisine çeker ve bu enerji hayalini kurduğumuz şekle akarak ona hayat vermeye çalışır. Böylelikle, bir amaca bağlanmış olan hayatımız daha anlamlı, daha zengin ve daha tatminkar olmaya başlar.

 Bu bağlamda, evrenin fizik yasaları ile işlediğini, Newton’un etki/tepki yasasına göre de istediğimiz her ne ise öncelikle bunu vermeye razı olmamız gerektiğini unutmamalıyız. Kendimizi oraya ait hissetmedikçe ve istediğimiz şeyin bedelini ödemeye hazır olmadığımız hiçbir şeye sahip olamayacağımızı hatırlamalıyız.

 Peki, bizler hayattan ne kadarını istemeye cesaret edebiliyoruz ve bunu almaya ne kadar hazırız?

Sizin için başarı ile ilgili olmazsa olmaz dediğiniz şeyler nelerdir?

Fırtınanın gözünde yaşayabilmemiz lazım. Fırtınanın gözü, meteorolojik bir ifade olup tropikal siklonların tam ortasında bulunan ve çevresindeki müthiş hareketlilikten soyutlanmış en sakin noktayı tanımlar. Çevresi şiddetle sarsılırken fırtınanın merkezi büyük bir sükûnet içinde kalır. Kendimizi ve yaşadığımız çevreyi fırtınanın merkezi ve onun etrafındaki hareketliliğe benzetebiliriz. Fırtınanın gözünü saran duvarları oluşturan yoğun yağmur bulutları korkutucu gök gürültüleri ve yıldırımlar ile bizi sürekli tehdit eder. Bu alanın dışına çıkmak hepimiz için hayati risk taşır.

Bizler sadece fiziksel olarak değil, zihinsel ve ruhsal olarak da bütünlüğümüzü koruma güdüsüyle hareket ederiz. Sosyal canlılar olmamız sebebi ile dış dünyada diğerleriyle sürekli etkileşim içindeyiz. Ancak bu etkileşimi konfor alanımızın dışına çıkarak yürütmeye kalktığımızda şiddetli fırtınalara maruz kalabiliriz. Bunun yerine, konfor alanımızı genişleterek diğerlerini bu alanın içine çekmeye başladığımızda herkes için güvenli limanlar yaratmış oluruz. Bu yaklaşım içimize dönmemizi ve ana odaklanmamızı mümkün kılar. Sonuç olarak, duygularımızı fark etme, dengemizi koruma ve etkilere karşı nasıl yanıt vereceğimiz konusunda da tercihte bulunma ayrıcalığı kazanmış oluruz.

Peki, siz nerede duruyorsunuz, fırtınanın gözünde mi yoksa bulutların altında mı?

Başarı Prensiplerinizi denemek isteyenlere ne önerirsiniz?

Başarılı ve varlıklı bir hayat sürebilmek ve çevremizdeki insanlara da örnek olabilmek adına bu 5 önkoşulu kusursuz bir şekilde ve disiplinle yerine getirmelerini öneriyorum.

1- Yaptığımız işe duyulan ihtiyacın büyüklüğü,

2- Bu işi yapabilme isteğimiz ve kapasitemiz,

3- Bizi rekabette vazgeçilmez kılan farklı yanlarımız,

4- Hizmetimizle hayatını değiştirebildiğimiz kişi sayısı,

5- Almaya açık olma halimiz ve minnet/şükür duygumuz…

Kendimize her gün bu anlayışı nasıl geliştirebileceğimizi sormalı ve hiç yorulmadan yanıtını aramalıyız..? Çünkü kendi içinde “bütünlüğü” yakalayan ve ilham veren bu yaklaşım insanlar üzerinde öyle bir etki yaratır ki konuştuğumuz kişiler için bu dakikaları “paha biçilmez” ve bizi de onların gözünde “vazgeçilmez” kılar..

Başarılı ve varlıklı olmak isteyenler nereden başlamalı?

Başarılı ve varlıklı olmak isteyenler bilmeli ki bu ancak ve ancak insanların hayatına dokunabilmekle, onların hayatlarını kolaylaştırabilmek, iyileştirebilmek ve güzelleştirebilmekle mümkün olabilir. Çünkü istediğimiz şeye sahip olmanın tek yolu önce insanlara istedikleri şeyi vermektir. Bu bağlamda, Nörobilim temelinde geliştirdiğim 5 adımdan oluşan Nöro Liderlik Modelinin her bir aşamasının içselleştirilmesi başarı için ön koşul olacaktır.

1-Uyumu Yakalamak

Bütünlüğümüzle güven telkin etmek ve ilgi alanlarına odaklanarak yakalanan uyumla insanları paylaşımda bulunmaya hazırlamak.

2-İstek Uyandırmak

Sorularla problemin yarattığı acıyı ve çözümün yaşatacağı hazzı zihinlerinde canlandırarak içlerinde güçlü bir istek uyandırmak.

3-Harekete Geçirmek

Aradıkları şeyin bizde olduğunu kanıtlarla ve referanslarla göstererek tercihlerini bizden yana kullanmalarını sağlamak.

4-Tatmin Etmek

Etik değerler kapsamında beklentileri aşan bir hizmet anlayışı sergileyerek çevremizdekileri hedeflerine ulaştırmak.

5-Tekrar ve Referans

Onlara bizimle çalışmanın en doğru karar olduğu hissini yaşatarak ilişkimize süreklilik kazandırmak ve referanslarını almak.

Siz de bu ilkeleri hayata geçirerek bir “İnsan Mıknatısına” dönüşebilirsiniz.

Sizler de LinkedIn üzerinden Sevgili Mert Aydıner’i takip edebilir onun her hafta yaptığı paylaşımlardan kendinize dersler çıkartabilirsiniz.

Mert Aydıner’in kitap önerileri ve hayata bakış açısı bir sonraki paylaşımımızda.

Görüşmek üzere

Fatih Çakıcı

#LinkedInfluencersTurkey

#leadership #personaldevelopment #ik #motivation #marketing #business #management

#neuroleadership #neurocoaching #neurosales #neuroeconomy #entrepreneurship #salesology #mertaydiner