Odalarda ışıksızım, dernekler dipsiz kuyu!

Odalarda ışıksızım, dernekler dipsiz kuyu!


Bir ara aklıma geldi. Turizm dernekleri kaç tane acaba, sayıca çok mu? Ne iş yaparlar? Katkıları oluyor mu falan diye düşündüm ve hiç kimseyle konuşmadan sadece arama motorları ile bir araştırdım ki… Ortalık dernekten geçilmiyor.

Biz bölünmeyi ve rekabeti seven bir toplumuz. O yüzden kavgamız boldur. Hatta bu sebeple dış güçler bizi hırpalamak için hep bir yol bulurlar. Siyasi ideolojiden denerler, olmadı etnik köken, olmadı coğrafi bölge, olmadı tuttuğun takım, olmadı meslek grubun, olmadı sarışınlara esmerler, sonuçta sen bize kapışmak için hazır mısın diye sor, biz mutlaka iki veya daha fazla gruba ayrılmayı başarırız. Tek anlayamadıkları konu ve çözemedikleri mevzu “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” kısmı. Aynı hızla bütünleşmesini de o kadar iyi biliyoruz ki bunca çaba ve çelmeye rağmen hala maşallahımız var!

Bizim sektörde de maşallah dernekten geçilmiyor. Mevzu turizm ama bunun yatırımcısı ayrı, acentesi ayrı, çalışanları ayrı, çalışanlarının yönetici olanları ayrı, işçi olanları ayrı, her bölgeninki ayrı, hatta yeme içmesi ayrı, yatması ayrı, yazarları bile ayrı… Bu eminim diğer iş kollarında da bu şekildedir ama bence turizm sektörü bu konuda ayrı bir yerde duruyor. Hatta bu dernekler o kadar çoğalıyor ki, sonra bir de bunları birleştirip ortak akıl oluşturabilmek adına bu sefer de federasyon veya konfederasyon kurmak gerekiyor. Nitekim de kuruluyor. Hatta bunlar da ayrı ayrı toplanıyor.

Genel olarak bakıldığında zaten çok klişe ve standart bir yapı görüyoruz. Web sitelerine girdiğimiz zaman hep aynı klasik menüler ve başlıklar altında zaten devlet tarafından verilmiş ya da azıcık nüansla kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, tebliğler ve kurumsal vs. amaçlar ve kuruluş gayeleri hep aynı… Neden bu kadar çok kuruluyor peki? Yani bölgesel sorunların çözümü için bölgelere ayrılmış veya şehir bazlı kurulmuş dernekleri anlarım da bunu ayrıca yatırımcı, çalışan, yönetici, içecekçi, yiyecekçi, sağlıkçı, deniz güneşçi, kayakçı veya yazarı falan diye bu kadar bölmenin anlamı var mı?

Yanlış anlaşılmasın kesinlikle tam demokrat ve sosyal dağılım yanlısıyım ama bu kadar parçalanınca da aslında amacı kaybetmiyor muyuz? Yani şunu merak ediyorum: Zaten meslek odaları varken, çalışanlar için de sendika varken ayrıca turizm çalışanları derneği neden? Bu dernek mesela turizm yatırımcıları derneğiyle arada buluşup “arkadaş siz bizi çok çalıştırıyorsunuz bak biz on beş bin kişiyiz haa” falan yapıyor mu? Ya da bu iki dernek hiçbir araya gelmiş mi? Bu ikisi kendi arasında konuştuğu sürece sorunu kim çözecek? Turizm Yazarları Derneği mi? Bu dernek de, bu iki derneğin konuştuğunu yazacak sonra bu toplantılara turizm yeme içme derneği ikramda mı bulunacak? Ama bir dakika zaten yeme içmedeki Hasan Abi servis yaparken aynı zamanda yatırımcılarla konuşan masada oturan turizm çalışanı da değil mi? Bakmayın dalga geçtiğime bence bu işin hakikaten ucu kaçmış.

O kadar çok dernek var ki ben şöyle kabaca bakınca bir kişi en az üç derneğe üye olur diye kestiriyorum. Yani biz acaba çok mu makam mevki meraklısıyız da bu kadar çok yapı ve organizasyon kuruyoruz devamlı? Hayır, sorun çözmek için demeyin, dernekler ardı ardına açılıyor ama ben kendimi bildim bileli turizm sektörünün sorunları aynı. Ama o otelde veya şu mekânda sürekli toplananların sayısı hep artıyor. Turistik masa sandalye derneği başkanımız konuşuyorlar efendim. Basın sözcümüz de açıklama yapıyor bu arada yönetim kurulumuz ve sayın üyeleri haa bir de denetleme kurulumuz ve onun aynı derecede sayın üyeleri yıllık olağan, arada bir de olağanüstü anlık toplantılarını… Oof gerçekten çok sıkıldım…

Bir sürü birbiriyle konuşması gereken insan sadece kendi arkadaş veya meslektaşlarıyla aralarında konuşup sonuçta hiçbir sonuç alamıyorlar. Baktığımızda da bir dernek ona aidat ödeyen bir sürü adam orada gereksiz bir başkanlık çekişmesi veya yönetimde olma gayreti. O küçük grubu maniple etme veya nemalanma hedefli çekişmeler derken… Aaa ama hocam senin otel batıyor. Ne olacak şimdi?

Sen önce bir kendi işletmenle ilgilenseydin. Oturup kendi çalışanlarınla mükemmeli yakalasaydın. Klasik tartışmalara bayılıyorum. Turizm sektöründe düzelmesi gereken sorunlar konulu oturum kaç kere açıldı kaç kere kapandı da hala o sorunlar düzelmedi değil mi? Acaba bizim yapısal sorunlarımız mı var?

Çok basit yapılanmayla güçlü olması gereken kurumlarımız var. Çalışanlar için sendika var. Yatırımcı, profesyoneller ve yazarlar gruplaşmak isterlerse gruplaşsınlar tabii… Bana diyeceksiniz ki “ama yöneticilerin bambaşka sorunları var.” Acentelerin kendi dertleri var.” İyi de acentelerin dertleri işletmelerle zaten. İşletmelerin olmadığı bir platformda kendi kendinize konuşarak konuyu nasıl çözeceksiniz?

Birlik olmak zorundayız. Hep beraber konuşmak ve hep beraber çözüm aramak zorundayız. Ben bürokrasi seven biri değilim. İşler pratik olmalı. Sonuçta herkes kazancının peşinde. Derneklerin bağımsız yapılarını ve demokratik varlıklarını savunmakla birlikte bunun bir çözüm üreteceğine olan inancım maalesef yok! Başkan ve yöneticilerin padişah gibi yıllarca oturduğu koltukları artık sosyal statü haline gelmiş ve protokolde yer bulmak adına açılan dernekleri fayda yerine aksine zararlı buluyorum. Arada canları toplanıp yemek yemek isteyenler varsa bunu yapsınlar elbette. Aktivite, eğitim ve benzeri şeyleri düzenlesinler ama sektöre yapısal reform veya çözüm üretme konusunda bu kadar çok dernek ve yöneticinin bugüne kadar yaptıkları ortada demek gerekiyor.

Merkezden başlayarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın idare ve himayesinde bölge ve meslek gruplarına ait derin ve herkesi kapsayan bir sosyal yapılanmaya ihtiyacımız var. Bu yapılanma aidat toplama veya yemeğe katılma endişelerini hissettirmeden sadece sesini duyurma ve öneri getirme amaçlı çalışmalı… Yoksa herkes dostlarıyla istediği gibi takılsın ne var. Bana da yemeklerde bizim çocuklar hep başkan der zaten!

Tezer Öner /Agon Danışmanlık CEO



Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler