"Perakende Devrimi: Türkiye'nin Organize Gıda Pazarında Büyümenin Gerçek Maliyeti"
Özellikle son on yılda, yaşadığımız çevrede neredeyse her gün yeni bir gıda perakendeci açılışıyla karşılaşmak artık sıradan bir durum haline geldi. Bu açılan marketlerin sayısı sadece son on yılda 60.000'i aştı. Sadece üç büyük indirim zincir market olan A101, Şok ve Bim'in bile toplamda 40.000 civarında mağazaya sahip konuma geldiği görülüyor. Türkiye ölçeğini bırakıp farklı ülke perakende pazarlarını kıyasladığımızda, eşi benzeri olmayan bir büyüme trendinin olduğunu söylemek yanlış olmaz. On yıl önce 15.000 adet olan zincir gıda perakende satış noktası sayısı bugün 60.000'i aşmış durumda.
Son yıllarda, indirim mağazacılığı başta olmak üzere hızlı büyüme sürecinin verimlilikten ziyade sayı ve satış toplamına odaklanarak devam ettiğini görmekteyiz. Gelişmiş ülkelerdeki gıda perakende büyüme rakamlarına baktığımızda, Türkiye'deki büyümenin kıyaslanamayacak kadar fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Almanya / Türkiye kıyaslandığında organize perakende sektöründe Almanya özelinde, II. Dünya Savaşı sonrasında başlayan sürecin yaklaşık 80 yılda toplamda 15.000 mağazaya 6 farklı gıda perakende şirketiyle ulaştığını görüyoruz. Türkiye'de ise bu rakam 60.000'e ulaşmış olup, bunun 40.000'i son 10 yılda açılmıştır.
Bu kadar kısa sürede gerçekleşen bu hızlı büyüme, rekabetin çeşitlenmesi ve işletme verimliliği konularında ciddi soru işaretleri ortaya çıkarmıştır. Her mağaza için yapılan stoklar, ciroların bölünmesi ve genel işletme maliyetlerinin hızlı olarak artması gibi faktörler, dolaylı olarak tüketicilere daha pahalı ürünlerin satışı olarak yansımaktadır. Bundan 10 sene önce %17-18 brüt satış marjına sahip olan ve kar eden bir perakendeci, bugün %19-25 minimum brüt kar marjı yapmak durumunda kalmıştır. Bunun en büyük sebebi, verimlilikten uzak, ihtiyaçtan fazla açılan satış noktalarından kaynaklanmaktadır.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Ekonomik sürecin olumsuz seyrettiği bu zaman diliminde, gıda perakende şirketlerinin büyüme iştahını önceliklerinden çıkarıp, verimlilik ve masraflarına odaklanarak tüketicilere daha uygun fiyatlarla satış hedeflemeleri doğru bir tercih olacaktır. Aynı il, ilçe ve mahallede açılan her yeni satış noktasının maliyetleri arttırıcı ve dolaylı olarak satış fiyatlarını arttırdığını unutmayalım.
Kontrolsüz büyümenin getirdiği operasyonel karmaşa ve zorluğun yanı sıra, en büyük tehlike, bu durumun nihayetinde tüketiciye yüksek fiyatlar olarak geri dönmesidir.
Ne dersiniz artık büyüme iştahının verimliliğe dönerek, rekabet yeni bir evreye girer mi?
#Rekabet #İşletmeVerimliliği #PerakendeSektörü #HızlıBüyüme
Operation Committee Member at KİPPER
9ayFinalde Pirus Zaferi (!).