Süper İyi Günler: Otizm ve Edebiyat

(Remzi Kitap Gazetesi için Melisa Ceren Hasmaden tarafından hazırlanan inceleme için yazdığım paragraf)

“Otizmin Edebiyat İçinde Ele Alınışına En Güzel Örneklerin Başında Benim İçin ‘Süper İyi Günler’ Gelir.”

Otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuğun kahramanı olduğu öykülerin birçoğunda bir iyileşme ya da kurtuluş mücadelesi yer alır. “Süper İyi Günler”in Christopher’ının iyileşme mücadelesi ise otizmden kurtuluş şeklinde olmayan bir mücadele. Ölü bulunan bir köpeğin esrarını çözmeye kalkışmak için çıktığı yolda kim ve nasıl birisi olduğunu anlamaya başlar.

Christopher otizme özgülüklerini bir yandan muhafaza ederken, toplumsal hayatın gereklerini yerine getirmeye, çocukluktan ergenliğe adımlarını otizme özgü yollardan geçerek atmaya çalışmaktadır. Christopher otizmin temel özelliklerini taşımakla beraber analitik zekâsının ve dil becerilerinin gelişkinliği bazı adımları atmasını kolaylaştırır.

Otizmli bireyler dil, zekâ, empati ve kendini kontrol becerilerinin gelişkinliğine bağlı olarak çok farklı sosyal ve psikolojik gelişim düzeyleri gösterebilirler. Ancak düşünce ve duygu yapılarının ortak noktaları, sosyal dünyayı anlamakta yeterince usta olmamaları, söylenenin geri planını ve niyetleri sezmekte zorlanmaları, karşıdakinin zihninin kendi zihnindekinden farklı olduğunu anlamakta zorlanmaları şeklinde özetlenebilir.

Christopher “İnsanlar kafamı karıştırıyor. Bunun temel iki nedeni var. İlk neden hiç kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri. Siobhan, tek kaşını kaldırmanın bir sürü anlama gelebileceğini söylüyor... İkinci neden insanların konuşurken çoğunlukla metaforlar kullanmaları…” dediğinde, dünyanın hiç değişmez fiziksel kurallarını çok iyi görebildiğini, ama sosyal hayatın belirsiz ve her yöne çekilebilen mesajlarının aklını karmakarışık yaptığını anlıyoruz.

Otizm Spektrum Bozukluğu dendiğinde Asperger sendromu, Yüksek İşlevsellikli Otizm gibi alt-tanılarla anılan durumlar en çok akla gelen. Genellikle özel bir yetenek, kişiyi çok farklı kılan bir üstün özellik üzerinde durulan biyografik anlatılardaki karakterlerden farklı olarak Christopher, “sistematik olanı adeta sezerek anlamak” gibi otizme özgü bir aşırılığı nedeniyle ciddi sıkıntı çeker. Toplumsal hayatta “başarı”nın sırrı olan gereğinde herkes gibi olabilmeyi beceremediğinden ötürü zorlanır. Kendi gibi olmanın farkını anlaması da yenidir; başkaları gibi olamamasının acısını hissetmek, otizmin hafiflemesi anlamına da gelir.

Edebiyat başka bir insanın zihnini anlamayı, kendi zihninde başkasına yer açmayı öğrenmek için hepimize müthiş bir fırsat sunar. Başka insanların dünyalarını anlamakta zorlanarak gelişmiş, bunu değişik ölçülerde gerçekleştirebilmiş ya da hiç gerçekleştirememiş otizmli bireylerin hayatları empati ve insan ilişkisinin hayatımızdaki önemli yerine işaret eder. Otizmin edebiyat içinde ele alınışına en güzel örneklerin başında benim için “Süper İyi Günler” gelir.


BUKET UZUNER

Novelist&story teller&travel writer at independent world

8y

TOPRAK romanımda Çorum'da Otizmli kardeşiyle Çorum'da karşılaşan gazeteci Defne Kaman'ın Maceraları okurla buluşuyor. Sevgiler.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler