Sayı #12: Çerezlere Veda Ederken Dijital Dünyada Yön Bulmak

Dijital dünyada güvenliğe dair endişelerimiz artıyor. Bu endişelerin başında gelen üçüncü parti verileri ve çerezler ise tarih olmak üzere. Öte yandan Google’ın çerezlerden arınması PPC (Pay Per Click) stratejilerimizi derinden etkileyecek gibi görünüyor. Bilindiği üzere PPC (click başına ödeme) reklamları, markanızın en “olası” kullanıcıları karşısına çıkıyor ve bu “olasılık” veriler üzerinden belirleniyor. Peki 3rd party verilerinin olmadığı dijital dünyada hedef kitlemize nasıl ulaşabiliriz? Bu bültende inceliyoruz. 

Hansel ve Gretel’in hikayesini bilmeyen yoktur. İki kardeş ormanda kaybolmamak için patika boyunca ekmek parçaları bırakır. Dijital dünyada “çerezlerin” de benzer bir yol izlediği söylenebilir. 

Hansel ve Gretel’in olası hedef kitleniz olduğunu düşünelim. Markaları ise o ekmek kırıntılarını yiyen kuşlar gibi düşünebilirsiniz. Fakat hikayeyi biraz değiştirmemiz gerekiyor. Ya sizi cadı kulübesine götüren bu kırıntıları yiyen kuşlar olsaydı? Dijital dünyada üçüncü kişilerin bilgilerinize ulaşması, en az bir cadının kulübesine girmeniz kadar tehlikelidir.

İşte tam da bu yüzden Google o ekmek kırıntılarını topluyor. Çevrimiçi güvenliğinizi temin etmek adına bu kırıntıları arayan gözlerden uzak tutarak siz ormanın derinliklerine yolculuk ederken iz bırakmamanız için uğraşıyor.

Bu sevindirici bir haber gibi duyulabilir. Özellikle de yapay zekanın veri gizliliğine dair soru işaretleri oluşturduğu günümüz dijital dünyasında çevrimiçi güvenliğimizi korumak hiç olmadığı kadar önemli. Fakat unutmayın, dijital pazarlama stratejileri hedef kitlenizi belirlerken çerezlerden büyük ölçüde faydalanıyor. Bir bakıma kullanıcı davranışlarını, ilgilerini ve eğilimlerini gözler önüne seren üçüncü parti çerezleri olmadan kitlelere nasıl ulaşacağız, bu bültende inceliyoruz.

Google’ın çerezlerden arınması PPC (Pay-Per-Click), yani tıklama başına ödeme stratejilerimizi derinden etkileyecek gibi görünüyor. Bilindiği üzere PPC reklamları markanızın en “olası” kullanıcıları karşısına çıkıyor ve bu “olasılık” veriler üzerinden belirleniyor. Bu durum, markanızın genç kadınlar, orta yaşlı erkekler ya da öğrencilere hitap etmesinden çok daha net çizgiler çekmenizi sağlıyor. 

Neyse ki Google’ın politikası verilerden tamamen arınacağımız anlamına gelmiyor. Bu pek de mümkün değil zaten. Peki “veri” derken ne kastediyoruz?

Veri Türleri

Gözlemlenebilen Veri

Diyelim ki bir kullanıcı markanızın e-ticaret faaliyetlerini yürüttüğü web siteden bir alışveriş yaptı. Bu gözlemlenen veri sınıfına girer. Gözlemlenebilen veriler adı üzerinde gözlemeyebileceğiniz, takip edebileceğiniz, kullanıcı ilgi ve eğilimlerini ortaya koyar. Aynı şekilde bir kullanıcının ürünü satın almadan sepette bırakması gözlemlenebilen veriler doğrultusunda yeniden pazarlama (remarketing) yapmanıza olanak sunar.

Birçok birinci ve ikinci parti verileri gözlemlenen veri sınıfına girebilir. Gözlemlenebilen veriler kullanıcının direkt olarak bilgi paylaşmadığı senaryolarda aktiviteleri sonucunda edindiğimiz bilgilerdir.

Birinci Parti Verileri

Birinci parti verileri kullanıcıların istekleri doğrultusunda paylaştıkları verilerdir. Kullanıcılar tarafından paylaşılan mail adresleri, yaş, cinsiyet, konum gibi bilgiler birinci parti verileri sınıfına girer. Web sitenizde doldurulan bir form, ya da oluşturulan bir talep bu gruptaki verilere hizmet eder.

İkinci Parti Verileri

İkinci parti verileri işletmeler arası veri akışıdır. Örneğin bir araba satın aldığınızda, anlaşmalı sigortalı şirketi ile verileriniz paylaşılabilir. Kulağa hoş gelmiyor olabilir, fakat hatırlatmakta fayda var; bu tarz veri paylaşımları güvenli ve belirli sınırlar içerisinde gerçekleştirilir.  

Google’ın çerezlerden arınma politikası birinci ve ikinci parti verileri ve tabii bu bağlamda gözlemlenebilir verileri kapsamaz.

Üçüncü Parti Verileri

Pazarlama stratejilerini çevresinde şekillendirdiğimiz, en faydalı ve en riskli veri tipi üçüncü parti verilerdir. PPC stratejilerinde kullanıcı segmentlerini belirlemede ve veri setleri oluşturmada üçüncü parti verilerinden faydalanırız. Veri sağlayıcılar ve brokerları tarafından elde edilen üçüncü parti verileri tüketici davranışına ve alışkanlıklarına ışık tutar. 

Arama geçmişiniz, tıklamalarınız, satın alma geçmişiniz, hatta sosyal medya beğenileriniz üçüncü parti verilerini oluşturur ve buna erişim sağlayan farklı işletmeler tarafından kullanılabilir. Bu sayede dijital pazarlamacılar olarak kullanıcılara daha kişiselleştirilmiş reklamlar sunma, arama amaçlarına nokta atışı yapma imkanı buluruz.

Fakat ayrılık çanları çalıyor. Üçüncü parti verilerine veda etmek üzereyiz. Anahtar kelime bazlı PPC bu yeni politikadan etkilenmezken kullanıcıların gezinme geçmişine, ilgi alanları ve tercihlerine ulaşmak mümkün olmayacak. Bu durum özellikle de yeniden pazarlama faaliyetlerimizi etkileyecek gibi gözüküyor. 

Çerezler Olmadan Ne Yapacağız?

1. Birinci Parti Verilerine Ağırlık Vermek

 Kullanıcıları üçüncü partiler yoluyla anlamaya çalışmak yerine onlarla direkt iletişim kurmak mümkün. Google’ın politikası bizi daha sağlam ve işlevsel birinci parti verileri toplamaya teşvik ediyor. Mail adresi ve telefon numarasıyla neden yetinelim? Web sitenizi veya uygulamanızı ziyaret eden kullanıcıları tercihler, anketler ve kısa sorular ile daha yakından tanıyabilirsiniz. 

Henüz müşteriniz olmayan fakat mail adresine sahip olduğunuz kullanıcıların tercihlerine dair fikir sahibi olabilir, düzenli müşterilerinizden geri bildirim isteyerek verimli bir email marketing stratejisi oluşturabilirsiniz. 

2. Influencer Anlaşmaları

Bültenlerimiz boyuna artan öneminde değindiğimiz “influencer marketing” çerezlerin olmadığı bir dünyada kurtarıcımız olabilir. Marka misyonunuzun örtüştüğü influencer ile yapacağınız iş birlikleri hedef kitlenizin toplandığı havuza adeta balıklama dalmanızın benzersiz bir yoludur. Kullanıcıların kendilerini yakın gördüğü, ilgi alanlarını paylaştığı influencerlar markanız ile kullanıcılar arasında bir köprü oluşturur. 

3.Marka Savunuculuğu

Influencerlar ile iş birlikleri bir yana, kullanıcılarınız ve müşterileriniz de marka farkındalığı yaratmada ve kitlenizi genişletmede etkili olabilir. Servis ve ürünlerinizden memnun olan kullanıcıların bu memnuniyeti kendi çevresi ile paylaşması maliyetsiz olduğu kadar güvenilir ve etkili bir yöntemdir. Müşterilerinizin marka savunuculuğunuzu (brand advocacy) yapması için onları teşvik edebilirsiniz.

Örneğin “arkadaşını getir” kampanyaları ile müşterilerinize indirim kodu tanımlayabilir, size yeni kullanıcılar kazandırmaları karşılığında var olan müşterilerinize fırsatlar sunabilirsiniz. Kullanıcı yorumlarının günümüz dijital dünyasında ne kadar etkili olduğunu düşünün. Marka savunuculuğu size yeni kullanıcılar kazandırmakla kalmaz. Bu kanalı izleyen yeni kullanıcılar servis ve ürünlerinizle tanışıp ilgilenmek yerine zaten ilgilendikleri için sizi tercih ederler. 

4. Dijital Pazarlama ve SEO Araçları

Adthena, Semrush, Ahrefs, SimilarWeb ve dahası… Dijital dünyanın resmini pazarlama araçları olmadan çizmek mümkün değil. Özellikle de çerezlerin yokluğunda bu araçlar rehberimiz olacak. Yapay zeka teknolojilerini entegre eden Adthena gibi dijital pazarlama araçları kullanıcıların verilerini toplayıp işlerken bunu gizlilik ilkeleriyle gerçekleştirir. Marka ve kitle hedeflerinizi belirledikten sonra size patikalar belirleyen pazarlama araçları, gözlemlenebilen veriyi arama motorlarından alıp yorumlayabilir, sizi rakiplerinizin faydalandığı anahtar kelimelerle tanıştırabilir. Bu sayede daha etkili PPC stratejileri belirlemek mümkün.

Dijital dünyanın geçirdiği değişimler sizi korkutmasın. Hedef kitlenize ulaşma yolunda inşa edilen bariyerler ve yok olan patikalar markanızı koruduğu gibi olası güvenlik problemleri ile karşılaşmanızı büyük ölçüde engelleyebilir. Bu sayede hedef kitleniz ile daha sağlam ilişkiler kurmak ve bu ilişkilerin devamlılığını sağlamak mümkün olacak.

Bir sonraki bültende görüşmek üzere. 👋