Sigortacıların haftası kutlu olsun, peki ya sigortalılar?
Her yıl Mayıs ayının son haftası Sigorta Haftası olarak kutlanıyor. Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla sigortacılık haftası diyerek sigorta sektöründe çalışanların haftasını kutlayanlar da az değil. Ve bence bu mevcut durumu daha iyi yansıtıyor.
Türkiye'de sigorta sektöründe hep konuşulan şey, sigorta bilincinin oluşmadığıdır. Peki bu haftanın sigorta bilincinin oluşmasına bir faydası var mı? Hiç sanmıyorum.
Türkiye'de sigorta şirketlerinin, hayat ve emeklilik şirketlerini hariç tutarak, son birkaç yıla kadar sigortalılarla 'gerçek' bir iletişim kurduklarını düşünmüyorum. Her şey acente üzerinden yürüyordu çünkü. Hâlâ da büyük oranda öyle. Ama durum değişmekte, en fazla on yıl içinde köklü bir şekilde değişecek. Pek çok pazarlama konferansında, sunumunda gördüğünüz gibi artık yeni bir kuşak var. X,Y, Z 'lerden bahsetmiyorum. Hangi yıl doğmuş olursa olsun, dijital kuşaktan bahsediyorum. Yedi yaşındaki çocuğunuz da yetmiş yaşındaki babanız da bu kuşaktan. Artık insanlar her şeyle ilgili bilgiye internet üzerinden erişiyor, beğeniyor, satın alıyor. Belki şu an çok fazla sigorta ürünü satın almıyor, alamıyorlar ama emin olun okuyor, araştırıyorlar. Satın alma kararlarını etkileyen şeyler arasında; internet sitenizin tasarımı, ekşi'de hakkınızda ne yazdığı, hakkınızda yazılan olumsuz yorumlar var.
Peki bir sigorta şirketi, sigorta bilincinin oluşması ve sigortalılar için ne yapabilir?
Kısa, orta ve uzun vadede yapacakları bu çalışmalar aynı zamanda sigorta şirketlerinin kurumsal itibarlarına ve gelecekteki varlıklarına da büyük fayda sağlayacaktır.
Öncelikli ve en önemli konu bence içerik!
Ve yine öncelikli olarak, sigortayla ilgili faydalı içerik üretimi. Hiç kimse sosyal medya hesabından kerevizin faydalarını paylaşarak ne kurumsal itibarını arttırabilir ne de sigorta bilincini. Bayram tebrikleri, diyet tavsiyeleri de bir işe yaramayacaktır. Hiç kimse sigorta şirketinden diyet tavsiyesi almak istemiyor. Aldığınız like'lar sizi mutlu edebilir ama inanın bir karşılığı olmayacaktır. Çünkü sizinle bir ilgisi yok. Sigorta konusunda insanları bilgilendirecek, onlara fayda sağlayacak içerik üreten şirketler, siteler var ama çok az olduğunu, yapılabilecek, yapılması gereken daha çok şey olduğunu düşünüyorum.
Sigortayla ilgili faydalı içerik dışında ne yapılabilir? Basmakalıp ve 'spam' tadındaki sosyal medya paylaşımları, kampanyaları yerine Allianz'ın Motto TV örneğini vereceğim. Çok sık takip etmediğim ama çok değer verdiğim bir çalışma. Hem Allianz markasına hem de Türkiye'deki sigortacılık bilincine katkısının önemli olduğuna inanıyorum. Evet, üretilen içerik sigortayla ilgili değil, sigortayla ilgili hiçbir şey geçmiyor ama böylesi değerli bir içeriğin arkasında bir sigorta şirketinin olduğunu bilmek uzun vadede kesinlikle faydalı olacaktır. Yüzbinlerce kişinin takip ettiği ve on milyonlarca izlenmeye ulaşan videolarıyla büyük emekle üretilmiş kaliteli içeriğe sahip bir YouTube kanalı Motto TV.
Allianz'ın reklama ihtiyacı mı var diye sorabilirsiniz. Coca-Cola'nın var mı peki?
İkinci olarak kullanıcı deneyimi geliyor. Yani sigortalı deneyimi.
Bu konu da sigorta şirketlerinin yıllarca ilgilenmedikleri bir konu olduğu için çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Çünkü yıllarca kullanıcı deneyimiyle acenteler ilgilendi. Sigortalılar, sigorta şirketleriyle değil acenteleriyle iletişim kurdular. Merak ettiklerini onlara sordular, sorunlarıyla ve hasarlarıyla acenteler ilgilendi. Acenteler gerekli durumlarda sigorta şirketiyle konuşup müşterinin özel taleplerini gerçekleştirdiler. Ama bu durumun değişmesi gerekiyor. Çünkü artık insanlar bir butona basınca ya da basit bir form doldurunca sorunlarının hızlıca halledilmesini, gerekirse kendilerine ulaşılmasını, kendilerine özel çözümleri istiyorlar. İletişim şekil değiştiriyor, sadece sosyal olarak değil ticari olarak da. Bu durumda sigorta şirketlerinin, sigortalıların ne istediğini ve ne gibi ihtiyaçları olabileceğini daha çok düşünmesi, sorunlarını tespit etmesi ve buna uygun çözümler üretmesi gerekiyor.
Üçüncü olarak kullanıcı odaklı dijital dönüşüm geliyor.
Dijital dönüşüm derken iş yapış şekillerinin, iş süreçlerinin her adımda herkes için dijitalleşmesinden bahsediyorum. Kullanıcılar kimler? Sigorta şirketi çalışanı, sigorta acentesi ve elbette sigortalılar. Hangi yazılımı, hangi donanımı kullandığınız önemli değil. Kullanıcılar arka tarafta ne yaptığınıza değil ön yüzde ne gördüklerine ve sürece bakıyorlar. Sigortalılar da, çalışanlar da, acenteler de. Bolca dijitalden bahsetmek, havalı İngilizce kavramları sunumlarda ve gazete, dergilerde tekrar tekrar kullanmak yetmiyor. O kavramlar ve teknolojilerle kullanıcılarınız için 'gerçekten' bir fayda yaratmıyor, bir değer sunmuyor, deneyimlerini iyileştirmiyorsanız hiçbir anlamı yok.
"İnternet Bankacılığı" kavramından aşırma "İnternet Sigortacılığı" ekranları yapıldı yıllarca. Kaç sigortalı gerçekten bu ekranları kullandı ve onlara fayda sağlandı peki? Bu durumu değiştirmek, dijital deneyimi kullanıcı odaklı olarak geliştirmek gerekiyor.
"Sigorta çok kompleks bir ürün, internetten satılamaz." Banka kredisi çok basit bir ürün mü? Cep telefonunuzdan satın alabilirsiniz. Ev, araba, ihtiyaç vs... Daha pek çok finansal ürünü bankalardan o kadar kolayca satın alıp kullanabiliyorsunuz ki, sigortacılığın bu konuda hızlı şekilde benzeri bir değişim yapması gerekiyor. Kanunlar, düzenlemeler, düzenleyici kurumlar insanların sigorta ürünlerine ulaşması konusunda kolaylaştırıcı olmalılar.