Skills-First Organizasyonlar : Geleceğin Süper Kahramanlarını Yaratın
Geçtiğimiz hafta sonu Linkedin Learning'te Tiffany Poeppelman 'ın Skills-First Talent Management eğitimini tamamladım. Eğitim Skill-First yetenek yönetimi ve ilgili uygulamalar üzerine düşünmemi sağladı. Türkiye’de üzerine çok fazla konuşulmayan bu kavramı daha geniş bir çerçevede ele almak, aynı zamanda bir skills-first organizasyonu oluşturabilmek için nelere ihtiyacımız olduğunu tartışmak istiyorum.
Skills-First Yetenek Yönetimi Nedir?
Skills-first yetenek yönetimi, bir organizasyonun çalışanlarını değerlendirirken geleneksel yöntemlerin aksine, eğitim geçmişi veya iş deneyiminden ziyade, çalışanların sahip olduğu becerilere ve yetkinliklere odaklanmayı amaçlayan bir yaklaşımdır. Bu metodoloji, işe alımdan profesyonel gelişim süreçlerine kadar tüm çalışan yaşam döngüsünü kapsar. Çalışanların becerilerinin, organizasyonun genel hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi sağlanarak, iş gücünün daha verimli ve etkin bir şekilde yönetilmesi hedeflenir. Skills-first yaklaşımının en önemli özelliklerinden biri, işe alım süreçlerinde adayların yalnızca geçmiş deneyimlerine veya eğitim geçmişlerine dayalı değil, aynı zamanda mevcut beceri ve potansiyellerine odaklanmasıdır. Bu, daha geniş bir yetenek havuzuna erişim sağlar ve ekonomik fırsatlar yaratırken aynı zamanda organizasyon içindeki çeşitliliği artırır.
Bu yaklaşım ayrıca, her bir çalışanın kişisel ihtiyaçlarını ve geçmiş deneyimlerini dikkate alarak daha adil ve özelleştirilmiş bir deneyim sunar, bu da çalışanların motivasyonlarını ve bağlılıklarını artırır.
🎯 Neden Skills-First?
Geleneksel yetenek yönetimi ve gelişim yaklaşımları, hızla değişen iş dünyasında artık yeterince etkili olmuyor. Okullarda verilen eğitim ile iş dünyasında karşılaşılan gerçek ihtiyaçlar arasındaki uçurum giderek büyüyor. Aynı pozisyonlar, farklı şirketlerde çok farklı işler ve beceriler gerektiriyor. Bu farkları daha somut bir şekilde gözlemlemek için farklı sektörlerde aynı pozisyonlar için açılan ilanlardaki iş tanımlarındaki farklılıkları inceleyebilirsiniz.
21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; öğrenemeyen, öğrendiklerini unutamayan ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır. - Toffler
Alvin Toffler’ın bu sözü, hızla dönüşen günümüz iş dünyasında “eski bilgileri geride bırakma ve yeni becerileri öğrenme” döngüsüne ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu vurguluyor. Skills-first yaklaşımı da tam olarak bu esnekliği ve sürekli öğrenmeyi merkezine alarak, ekiplerin yalnızca geçmiş deneyimlerine veya diplomalarına değil, sahip oldukları güncel becerilere, potansiyele ve öğrenme kabiliyetine odaklanmayı amaçlıyor. Bu bakış açısı, hızla değişen ihtiyaçlar karşısında hem organizasyonun hem de çalışanların sürdürülebilir başarı elde etmesine büyük katkı sağlıyor.
İşe alım perspektifinden:
İşe alım perspektifinden baktığımızda, sadece eğitim geçmişine ve önceki iş deneyimlerine odaklanmak dar bir yaklaşım sunuyor. Oysa adayların hangi projelerde hangi becerileri kullandığını, hangi yetkinlikleri geliştirdiğini anlamak ve bu becerilerin organizasyon için nasıl faydalı olabileceğine odaklanmak çok daha anlamlı hale geliyor. İşe alım sürecinden sonra da, beceriler üzerine kurulu bir gelişim stratejisi uygulamak, hem çalışanların kişisel gelişimini hem de organizasyonun başarısını artırmak için önemli bir fırsat sunuyor.
Kariyer perspektifinden:
Skills-first yaklaşımını sadece işe alımda değil, aynı zamanda kariyer yönetiminde de uygulamak, çalışanların gelişim yollarını daha net ve anlamlı hale getirir. Kariyer yönetiminde, her çalışanın mevcut becerileri ve potansiyeli doğrultusunda bir yol haritası oluşturmak önemlidir. Bu, çalışanların kariyer hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırırken, aynı zamanda organizasyonun ihtiyaç duyduğu becerilere sahip güçlü bir iş gücü yaratılmasına katkı sağlar. Çalışanların bireysel becerilerini tanımak ve onlara bu becerilerini geliştirme fırsatları sunmak, onları sadece mevcut rollerinde değil, gelecekteki potansiyel rollerinde de daha başarılı kılar. Böylece, kariyer yolculukları boyunca sürekli bir gelişim ve memnuniyet sağlanmış olur.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Öğrenme&Gelişim perspektifinden:
Skills-first yaklaşımının en önemli uygulamalarından biri, çalışanların eğitim ve gelişim süreçlerini beceri odaklı bir şekilde şekillendirmektir. Eğitim, yalnızca teorik bilgilerin aktarıldığı bir süreç olmaktan çıkar ve bireylerin güncel becerilerini geliştirecek, ihtiyaç duydukları alanlarda güçlendirici bir fırsata dönüşür. Bu süreçte, çalışanların bireysel gelişim ihtiyaçları dikkate alınarak, özelleştirilmiş eğitim programları oluşturulabilir. Ayrıca, beceri odaklı bir eğitim yaklaşımı, çalışanların organizasyonel hedeflere daha hızlı uyum sağlamalarını ve değişen iş dünyasında rekabetçi kalmalarını sağlar. Eğitim ve gelişim sürecinde, becerilere dayalı hedefler belirlemek ve sürekli geri bildirimlerle gelişimi desteklemek, çalışanların hem kişisel hem de profesyonel düzeyde başarılı olmalarını sağlar.
🔑 Skills-First Organizasyonlar Ne Kazandırır?
🔍 Peki, Bu Dönüşüm için nereden başlayalım?
🎯 Skills-First Organizasyon Olmak İçin Başka Nelere İhtiyacımız Var?
Skills-first yaklaşımının başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için yalnızca stratejik bir yönelim değil, aynı zamanda organizasyonel bir kültür değişimi gereklidir. Şirketin her kademesinde beceri odaklı bir bakış açısının benimsenmesi, çalışanların bu değişime adapte olabilmesi için önemli bir faktördür.
Bu dönüşüm ayrıca uzun vadeli bir strateji gerektirdiği için, sabırlı ve sürekli bir yatırım süreci olarak ele alınmalıdır. Skills-first bir organizasyon oluşturmak için bu adımları atmaya başlamak, hem çalışanlar için daha anlamlı kariyer fırsatları yaratır hem de şirketin sürdürülebilir başarısını sağlamlaştırır.
Peki, sizce skills-first bir organizasyon olmak için başka neler gerekli? Türkiye'den ya da dünyadan skills-first organizasyon olarak başarılı bulduğunuz örnekler var mı?
Yorumlarda buluşalım!
Founder of Risepeak I High-Impact Tech Team Builder | Tech Hiring Strategist | Talent Hackers & Community Leader
1hÇok faydalı bir yazı olmuş Emre keyifle okudum♥️ İşe alım perspektifinden baktığımda adayların geçmiş deneyimlerine odaklanmak bazen önyargılarımızın devreye girmesine neden oluyor. Bunu öldürmenin ve potansiyeli ortaya çıkarmanın en faydalı yolu ilgili rol ne olursa olsun case çalışması vermek diye düşünüyorum. Fikirler uçuştukça adayın içindeki potansiyeli farketmemiz de olası oluyor. Belki ilerde cv ile değerlendirme bile ortadan kalkacak, kim bilir...