Tüketici Dernekleri Üst Kuruluşlarınca Barolarla İşbirliği Halinde Topluluk Davaları Açılması ve Delil Tespiti Taleplerinde Bulunulması Önerisi
Dün Av. Bedia BÜYÜKGEBİZ 'in Hatay Yapı Denetim ve Yapı Malzeme Şube Müdürlüğü’nün yıkılması suretiyle delillerin yok edilmesine karşı verdiği mücadele beni derinden etkiledi ve düşündürdü.
Tüketici dernekleri üst kuruluşları ile barolar, yıkılmış yahut yıkım kararı verilen binalar için delil tespiti yaptırılmasında el ele verebilir.
Deprem felaketi gibi kitlesel boyuttaki uyuşmazlıklarda yargı mercilerine münferiden yapılacak başvurularla etkin hukukî koruma elde edilmesi güçtür.
Geçtiğimiz hafta yaptığım paylaşımda vurguladığım gibi kitleleri ilgilendiren meselelerde kollektif hukukî koruma araçlarına işlerlik kazandırılmalıdır. Bu araçlardan biri de topluluk davasıdır.
TKHK m. 73/6: “Tüketici örgütleri, genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve bu Kanuna aykırı bir durumun doğma tehlikesi olan hâllerde bunun önlenmesine veya durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı alınması veya hukuka aykırı durumun tespiti, önlenmesi veya durdurulması amacıyla tüketici mahkemelerinde dava açabilir.”
Bu çerçevede, konut amaçlı yapılan inşaatların müteahhitlerine karşı hukuka aykırılığın tespiti talepli topluluk davaları açılabilir. Hatta her bir müteahhidin yıkılmış veya yıkım kararı verilen inşaatlarının tamamı için objektif dava birleşmesi (HMK m. 110) tesis edilerek tek bir talepte dahi bulunulabilir. Konutu yıkılan veya hakkında yıkım kararı verilen kişinin dava açacak tüketici derneğine üye olması gerekmez.
Bu davaları tüketici derneği üst kuruluşlarının açması tavsiyeye şayandır. 2022 yılında Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Tüketici ve Çevre Hakları Federasyonu (TÜÇEDEF), Tüketici Haklarının Korunması ve Rekabet Hukuku Federasyonu (TÜRFED) ile Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) üyelerinden oluşan 58 kurucunun başvurusu ile Tüketiciler Konfederasyonun kurulduğunu biliyorum. Tüketici örgütleri üst kuruluşlarınca açılacak davalarda bilirkişi ücreti ve davanın davacı aleyhine sonuçlanması durumunda, hükmedilen vekâlet ücreti Bakanlıkça karşılanır (TKHK m. 73/3).
LinkedIn tarafından öneriliyor
Bu dava sonucunu güvence altına almak üzere delil tespiti talep edilebilir. Delil tespitine ilişkin hükümler (HMK m. 400 vd.) topluluk davalarında da uygulanma kabiliyetini haizdir. Değişik iş dosyası açtırılarak dava öncesinde ivedi olarak keşif ve bilirkişi incelemesi gibi deliller toplanabilir.
Tüketici derneklerinin üst kuruluşlarınca açacakları topluluk davaları ile delil tespiti taleplerinde barolar görevlendireceği avukatlarının tüketici derneklerinin yahut üst kuruluşların vekâletini almak suretiyle başvuruların yapılmasında destek olabilirler.
Gerek bireysel gerekse kollektif hukukî koruma araçlarının işletilmesi deprem bölgesindeki mahkemelerin etkinliğine bağlıdır. Davalının veya aleyhine delil tespiti yaptırılacak kişinin yerleşim yerinin deprem bölgesinde olmayıp başvurunun bu yer mahkemesinde yapılması ihtimalinde dahi o mahkemece deprem bölgesinde bulunan bir mahkemenin istinabe edilmesine gereksinim duyulacaktır.
Deprem bölgesindeki mahkemelerce adlî hizmetlerin yerine getirilip getirilemediğini bilmiyorum. HSK’nın 6.2.2023 ve 12.2.2023 tarihli yazılarıyla aldığı tedbirlerden adlî hizmetlerin sürdürüldüğünü anlıyorum. Bu yazılarda erteleme süresince adli hizmetlerin tamamen durması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ihbar ve şikâyetlerin işleme konulması ve değerlendirilmesi bakımından deprem öncesinde olduğu gibi gerekli hassasiyetin gösterilmesi, ihtiyatî tedbir talepleri ve ihtiyati tedbirî tamamlayan işlemler bakımından işin ivedi oluşunun dikkate alınması gerektiği vurgulanıyor. Delil tespiti taleplerinin de bu kapsamda olduğu muhakkaktır.
Deprem bölgesindeki mahkemelerin etkin olamaması hâlinde Hâkimler ve Savcılar Kanunu m. 47 uyarınca deprem bölgesindeki yerlerde geçici yetkili hâkim görevlendirilmesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu m. 4/1-a ve 5235 sayılı Kanun m. 7/1 c. 2 uyarınca deprem bölgesindeki mahkemelerin yargı çevresinin il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca değiştirilmesi ve bölge adliye mahkemesinden yargı yeri belirtilmesi (merci tayini) (HMK m. 21/1-a, 22/1) talebinde bulunulması olmak üzere farklı usulî imkânlar da bulunmaktadır.