Terfi için ne kadar beklemelisiniz ?
İnsanın yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışma götürmez yeteneğinden daha cesaret verici bir gerçek bilmiyorum - Henry David Thoreau
Terfi, Türkçe'ye Arapçadan girmiş, yükselme anlamına gelen bir kelime. Her ne kadar bir zamanlar güneş doğudan yükselmişse de insanlık, en karışık organizasyonlara ve topluluklara ilk olarak batıda tanıklık etti. Bu anlamıyla aslında terfi kelimesi, en iyi açıklamalarıyla sanayi devrimini yaşamış olan İngiltere'nin öz dilinden; İngilizce'den tariflenmiştir. Bu dilde terfi'ye işaret eden ilk kelime 'promotion' olacaktır; yükselme anlamına gelen bu kelime, tanıtım anlamında da sözlükte yerini almış durumda. Bir diğeri olan 'advancement', ilerleme anlamında ve nihayet 'assignment' kelimesi ise atama anlamında kullanılıyor. 'Rise' yani artış ya da arttırma ise finansal değişikliklere işaret etmek amacıyla kullanılabiliyor.
Yani her terfi birbirine benzemiyor. Terfi için, hem çalışan hem de işveren açısından olgunlaşması gereken şartlar var; bu şartlar oluşmadığında, aslında kastedilen terfi değil, artış olacaktır çoğunlukla. Ücret ve diğer yan haklar gibi konulardan bahsederken de anlarız ki, insanın ta en içine yerleşmiş olan 'göreceli üstünlük çekirdeği' insan içinde önemli yer tutar ve içinde bulunduğu ortamda insanın kendisini başkalarıyla kıyaslamasına götürür. Bu noktadan sonrası insanlık hikayesi ve kaos; ama biz buna burada devam etmeyelim ve işveren ve çalışan açılarından terfi'yi inceleyelim.
işveren açısından;
işveren olarak, terfi mekanizmasını sadece gerekli olduğunda kullanmalısınız. Kısaca işveren olarak, terfiyi çalışanınıza hediye edemez veya finansal getirileri konusunda söz vermemelisiniz. Terfi aynı zamanda bir zaman çizelgesine de oturtulamaz; zamanı gelip ihtiyaç duyduğunuzda, liyakat esaslarıyla yapılabilir, ihtiyaç duymadığınızda yapılmaz. Bu bahsedilenlerin karşılığı 'atama' (assignment) olabilir ya da finansal bir farktan bahsedeceksek de 'artış' (rise) olarak isimlenebilirler. İşveren olarak amacınız, rekabetçi bir ortamda işletmenizin kar etmeye devam ederek büyümesine olanak sağlamanız ve haliyle bu büyümeyi yönetecek kadroları oluşturmanızdır. Diğer değişiklikleri yönetmek için terfiden ziyade, adaletli bir ücret ve yan haklar mekanizmasına, adaletli bir prim & bonus sistematiğine, anlamlı ve samimi bir takdir ve ödüllendirme mekanizmasına sahip olmanız gerekir. Sıklıkla birbirine karıştırılan bu konuların, bir cerrahın hassas yaklaşımı gibi birbirinden ayrılması gerekir; bu görev insan kaynakları departmanı ve ilgili şirket yöneticilerinize düşer.
Ünlü işletme düşünürü & sosyolog Malcolm Gladwell, geliştirmiş olduğu 10 bin saat teorisi ile bir işte ustalaşmanın o işle ilgili 10 bin saat çalışmak ile mümkün olduğunu ortaya koydu. Şimdilerde genel olarak kabul gören bu teoriye göre, konusunda uzmanlaşmış ve kabul görmüş herkesin, yeteri takdir alabilmesi için en az 10 bin saat çalışması gerekmişti.
Örneklerine bu veya bu linklerden ulaşabilirsiniz. Eğer bu teoriye inanırsak ortalama insanlar, 10 bin saat çalıştıkları her konunun uzmanı olabiliyorlardı; üç aşağı beş yukarı günde 5-8 saat arası çalışma ile 4-7 yıl arası vakit alan bu süreç, işi teslim ettiğiniz kişinin işi yapacağına olan inancınızı pekiştiriyordu. Tabi, işletmenizin detayları ve çalışan sayınız arttıkça, çalışanlar daha küçük odak alanlarına yoğunlaşabiliyorlar ve işveren olarak siz de bunca sene beklemeden terfi ettirmeyi düşünebilir oluyorsunuz. Yine de uzmanlık kazanımlarının göz ardı edilmemesinde büyük fayda var.
Çalışanlarınızı şirket içinde tutabiliyor, finansal kazanımlarını artırabiliyor ve onları mutlu tutabiliyorsanız terfi yerine atamayı tercih edebilirsiniz; buna devlet memurlarının kademe atlamalarını örnek gösterebiliriz. Eğer böylesine bir tecrübe setiniz ve çalışanlarınız yoksa, atama yerine terfiyi düşünmeniz, terfiyi de şartların olgunlaşmasına bağlamanız işletmeniz için en doğrusu olacaktır. Konu sadece çalışanlarınızın şartlarını iyileştirmek ise bu, yakın ama başka bir konu olan ücret ve yan haklar veya takdir ve ödüllendirme mekanizmalarıyla mümkün olacaktır. Altı çizili olan kısımlar ile ilgili yazılarımı sizinle daha sonra paylaşacağım. Görev değişikliği yapmaksızın sadece ücreti değiştirmek amacınız ise uygun bir 'level' ( kademe ) sistemi kurmalısınız. Bu konu ile ilgili yazımız yakında paylaşılacaktır.
çalışan açısından;
Yapabildiğimiz herşeyi yapsaydık, buna kendimiz bile şaşardık. -Thomas Edison
Çalışanlar olarak sizlerin, iş akdinizle birlikte hukuki olarak en önemli kazanımınız, yaptığınız işe karşılık aldığınız ücrettir. Bu size soğuk gelebilir! Yaptığınız işe karşılık, gelirinizi tartıyor olabilirsiniz ve fakat bundan daha da büyük bir anlamı var işimizin; yaptığınız iş ile kendi özünüz arasındaki alışveriş tanımlanamaz kadar büyüktür ve bu değer sizi keyfe boğduğunda artık yapabilecekleriniz karşısında kendiniz bile şaşarsınız. Sevdiğiniz işi yıllarca yapar, ustalaşır ve işverenlerinizin nazarında vazgeçilmez olursunuz. Çalışan devir hızının ve memnuniyetsizliklerin çok olduğu coğrafyalarda ise çalışanlar 10 bin saat tecrübeye erişemeden iş değiştirmek ve pazarlık güçlerini zayıflatmak durumunda kalırlar; unutmayın bilgi, en büyük güçtür! - 10 bin saatlik tecrübe gerekliliğini işletmelerin detaylarının öngörülemez artması veya yıpratıcı rekabet durumlarında göz ardı edebiliriz.
Şirketiniz içinde yönetilmeyi bekleyen bir büyüme olduğunu varsayalım. Tecrübeniz ve de yönetici olabilmenin temel niteliklerini haiz iseniz yönetime talip olabilirsiniz. Yönetici iseniz daha üst mevkilerde yer almayı isteyebilir, istekliliğiniz ve tecrübenizi paylaşabilir ve böylelikle şirketinize daha çok kazandırabilirsiniz. Çalışan olarak, terfiden beklentinizin sadece ücret ve yan haklarda iyileşme veya şirket içindeki arkadaşlarınızla denklik sağlama aracı olmaması gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi terfi yoluyla edineceğiniz yeni işinizin kendi özünüzle, isteklerinizle uygun olması gerekir. Devamlılık gösteremeyeceğiniz, yaşam standartlarınızı ( ancak kendiniz en iyisini bilirsiniz ) artıramayacağınız bir adıma mahkum olmamaya dikkat etmelisiniz.
Konunun pratiğini de elden kaçırmamak için, terfinin, bu yazının dışında veya kendi yaşadığınız sosyal çevrede nasıl algılandığını da gözden kaçırmamalı ve beklentilerinizi buna göre değiştirmelisiniz. Örneğin; pratikte terfi olmaksızın ücretinizi artırmanın yolu yaşadığınız çevrede yok ise ve yaşam standartlarınızı artırmak önemli ölçüde bu değişikliğe bağlı ise doğru şey; terfi yolunda niteliksel engellerinizi kaldırmaya çalışmanız ve bu yeni hedefinizle işsel barış yapmanızdır.
İşvereninize, adaletsiz bulduğunuz uygulamaları aktarabilir, mekanizmanın gelişimine olanak sağlayabilirsiniz.
Terfi, çalışanlar için ele geçirilecek bir toprak değildir, kar etmesi için çalıştığınız işletmenin büyümesi ve kar etmesi için en önemli araçlardandır.
Şafak Boy