Unutulmayanlar : Mehmet Behiç Erkin
Behiç Erkin, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın sevkiyatlardan sorumlu komutanı, Devlet Demiryolları’nın kurucusu ve ilk Genel Müdürü, Bayındırlık Bakanı ve büyükelçi.
Atatürk’ün en yakın ve en eski (1907’den itibaren) mesai arkadaşlarındandır ve özel mektuplarla düşüncelerini en açık surette paylaştığı, ülke ve dünya meseleleri üzerinde fikir alışverişinde bulunduğu sayılı kişilerden biridir. Demiryolları üzerine Türkçe ve bilimsel ve pratik mahiyetli bir eser yazan ilk Türk’tür.
Behiç Erkin, 1876 İstanbul doğumludur. Çanakkale Savaşları sürecinde Miralay Behiç Bey’in savaşın kazanılmasında büyük payı olmuştur. Cepheye asker ve mühimmat sevkiyatını düzenli bir şekilde yapmayı başarmış olan bir lojistik komutandır. 1918 senesinde Azerbaycan’ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilmiş ve Gence’ye giderek Azerbaycan Jandarma Teşkilatını kurmuştur.
Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’nın da en önemli kahramanlarından biridir. Türk Ordusu’na hareket kabiliyetini sağlayan demiryollarının başındaki komutandır. Osmanlı Devleti döneminde demiryolları konusundaki tek eseri yazmış olması ve 1903 senesinden başlayarak Şimendifer Hat Komiserliği ve İkmal Şube Müdür Yardımcılığı gibi tecrübelere sahip olmasından dolayı tüm cephelere asker, silah ve erzak sağlamakla görevlendirilmiştir. Bu görev kendisine Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat teklif edilmiştir. Mustafa Kemal yakın arkadaşı Behiç Bey’e teklifi yaparken bu görevin müstakbel zaferdeki en önemli rollerden biri olduğunu açıkça belirtmiştir:
“Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir, buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevkedin ki, ben de cephelerde muvaffak olabileyim” Behiç Bey görevi üstlenirken tek bir şart öne sürmüştür: İşine kimsenin karışmaması...Ve Mustafa Kemal'de bu şartı kabul etmiştir.
Behiç Erkin’in Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasındaki en önemli pay sahibi komutanların başında yer almasını, kendisine Büyük Taaruz başladığı dakika Ankara’dan Nafıa Vekaleti’nden gelen şu telgraf en iyi şekilde açıklamaktadır: “İşbu dakikadan itibaren bütün millet fedakar şimendifercilerimizi Allah’tan sonra kahraman ordumuzun yegane muin-i zaferi* olarak görmektedir” (zaferin en büyük yardımcısı)
Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’ndaki önemli rolü ve başarılarından dolayı hem “T.B.M.M. Takdirnamesi” hem de “İstiklal Madalyası” ile onurlandırılır. Soyadı Kanunu ile “Erkin” soyadı Behiç Bey’e Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verilmiş ve Behiç Bey bu şerefe sahip sayılı kişilerden biridir. Atatürk’ün yakın arkadaşına bu soyadını neden uygun gördüğü Erkin kelimesinin anlamında gizlidir:
“Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli”
Behiç Erkin, Kurtuluş Savaşı’nda demiryollarını işletmeyi başararak, kendini ispatlamış ve böylece “Türkler demiryollarını işletmeyi beceremez” önyargısını tarihe gömmüş, ayrıca yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde demiryollarının yabancı şirketlere geri verilmesini engelleyerek, millileştirilmesini sağlamış olan kişidir. Bir başka deyişle, Türkiye’de demiryollarının isminin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları olmasını sağlamış kişidir. 1920 Temmuzundan itibaren başladığı Genel Müdürlük dönemi, Cumhuriyet döneminde de devam eder ve 6 yıl sürdürdüğü bu görevi Genel Müdürlük görevi Cumhuriyet’in ilk Bayındırlık Bakanlarından biri olması sebebi ile sona erer.
1926-1928 yıllarında Nafıa Vekili (Bayındırlık Bakanı) olduğu dönemde yine bir çok ilke imza atarak Atatürk’ün önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerinde oturtulmasına büyük katkıda bulunmuştur. Demiryollarının millileştirilmesi, demiryolları işletme lisanının 50 yıl sonra ilk defa Fransızca’dan Türkçe’ye çevrilmesi, ilk kamu müzesini kurması, özerklik kavramını Türkiye Cumhuriyeti’nde uygulayan ilk kişi sıfatıyla, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebi’ne özerklik vermesi, üniversite derslerini Türkçeleştirmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fikir babalığını yaparak resmiyet kazandırıp kurulmasını sağlaması ve M.İ.T.’in kurucu kararnamesine Atatürk’le beraber imzasını koyması, Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk resmi yardımlaşma sandığını, yani Emekli Sandığı’nı kurması gibi bir çok önemli ilkin altında Behiç Erkin’in imzası bulunmaktadır.
Atatürk, Onuncu Yıl Marşı yazılırken tek bir dizeye müdahale ederek silmiş “yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor” dizesi yerine “demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan” dizesini yazmış ve Behiç Bey’e hitaben “sizin emeğiniz bu şekilde daha iyi dile getiriliyor” demiştir.
Emir Kıvırcık, dedesinin İnkılap Tarihi Müzesi’ndeki tam 61 yıl boyunca gün gün tuttuğu toplamı 960 defter olan günlüklerinden derleyerek “Cepheye Giden Yol” isimli kitapta özetlemiştir.
Kariyerinin son aşamalarında Behiç Erkin önce Budapeşte Büyükelçiliği yapmış, sonra da kendisini yeniden bir savaşın ortasında bulmuştur. 1939 yılında Türkiye’nin Paris Büyükelçisi olarak Fransa’ya atanır ve göreve başlar. Bu görevinde de tarihte eşi ender görülen bir insanlık görevinin altına imza atacaktır bu defa.
Nazi işgali altındaki Fransa’da görev yaparken, tüm Yahudilere iş bıraktırılıp, toplama kamplarına sevk edildiği günlerde (hiçbir ülke büyükelçisinin yapmadığı şekilde) Fransa’daki Türk Yahudilerine bu işlemi kimsenin uygulayamayacağını dile getirip, 20.000’e yakın Türk ve Türk olmayan Yahudiye Türk pasaportu vererek hayatlarını kurtarmıştır.
Ayrıca pek çok Yahudi için, Bu ev / işyeri bir Türk’e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtarmış, gönderilenler ise elçilik ve konsolosluğun insanüstü çabalarıyla bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Leon Blum bile Naziler tarafından toplama kampına atılan oğlu için Behiç Bey’e başvuracak ve Behiç Bey Fransa Başbakanı’na bile yardım eli uzatacaktır ve Leon Blum’un oğlunu, arkadaşları ile beraber temerküz kampından kurtarılmasını sağlayacaktır. Fransa eski Başbakanı Leon Blum’um Behiç Bey’e teşekkür mektubunun orijinali, Ankara Üniversitesi, “Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi” içindeki İnkılap Tarihi Müzesi’nde saklanmaktadır.
Behiç Erkin’in insanlık adına Yahudilere yaptığı yardımların haberi Atlantik’in öbür yakasındaki Amerika’ya dahi ulaşmıştı: 17 Haziran 1943 tarihinde Washington Post gazetesinin başlıklarından biri şöyleydi:
LinkedIn tarafından öneriliyor
“Büyükelçi’nin suçlandığı aktivitelere kuvvetli Nazi engellemesi”
Behiç Erkin’in tarihte eşine ender rastlanacak bu insanlık dersi, torunu Emir Kıvırcık tarafından “Büyükelçi” isimli kitapta anlatılmıştır.
Behiç Erkin'in bizzat kaleme aldığı anıları ise yayımlanmayı beklemektedir.
Behiç Bey 11 Kasım 1961’de İstanbul’da vefat etti. mezarı vasiyeti üzerine Eskişehir’de hatların birleştiği üçgende, Konya-Kütahya-İstanbul makası içinde bulunmaktadır.
Kaynaklar :
AYTEPE, Oğuz, “Behiç Erkin (1876-1961)”, Atatürk Yolu, S 31-32, Mayıs-Kasım 2003, s.229-237.
ERKİN, Behiç, Hâtırat (1876-1958), Haz. Ali Birinci, Türk Tarih Kurumu, Ankara.
KIVIRCIK, Emir, “Behiç Erkin”, Tercüman, 26.01.2008-03.02.2008.
KIVIRCIK, Emir, Büyükelçi, İstanbul 2007.
KIVIRCIK, Emir, Cepheye Giden Yol, Kitap Matbaası, İstanbul 2008.
Türk İnkılap Tarihi Arşivi, Behiç Erkin Dosyaları.
Türk Tarih Kurumu Arşivi, Y-779.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Arşivi, Behiç Bey’in Tercüme-i Hâl Kağıdı Örneği, (525)