'Yılkı'nın İçinde 'Mana'yı Aramak
Babamın Ali Saydam 'ın doğum günü sebebiyle bir araya geldiğimizde aslında en güzel hediyeyi o bize verdi. Sohbetin bir bölümünde, biz yine sadece tek bir konudan bahsediyormuş diye düşünürken o bize çok farklı kavramları bir araya getirerek bir evren sundu. Sadece ilişkilerimiz üzerinden konuşuyor gibiydik ama verdiği hediyeyle hayatın özüne indiğimizi hissettik.
Onu tanıyanlar bilirler, sıradan bir sohbet sırasında bile sorularıyla kendinizi küçük bir sınavda gibi hissedebilirsiniz 😊 Ama onun amacı bizi sınava sokmak değil bir konuya dikkatimizi çekmektir her seferinde… O gün yine böyle bir soruyla başladı ve bunu üç soru daha takip etti:
Romantik anlamda anladığımızın çok ötesindeki anlamıyla AŞK tabii… Hem ontolojik hem epistemolojik anlamıyla Aşk… diğer bir deyişle dünyevi olanın ötesinde…
LinkedIn tarafından öneriliyor
Babamın bizim dikkatimizi çekmek istediği nokta madde ve mana dünyasıydı. Sadece birbirimizle ilişkimizde değil; gündelik hayatımızda da ne kadar maddeye odaklanıyoruz ya da dört sorunun hangi aşamasında daha çok takılı kalıyoruz. Maneviyatı tam manasıyla hayatımızın ya da ilişkilerimizin ne kadarına dahil edebiliyoruz. Beşerî tekamülün peşinde mi harcıyoruz zamanımızı? Bunun gibi pek çok sorunun ışığını yaktı sorduğu sorular. 2022’yi bitirmeye yaklaştığımız şu günlerde de doğru bir değerlendirme kılavuzu oldu benim için.
Tam da hali hazırda okuduğum bir kitabın bölümüyle birleştirdim. Ercan Kesal, “Cebimdeki Ekmek Kırıntıları” kitabında yılkı atlarından bahsediyor. Kırgızlarla ilgili okuduğu bir yazıda Kırgızlar kendi ahırlarındaki atlarını, yılda bir kez on beş ya da yirmi günlüğüne yılkıya, yani yaban atlarının arasına salıyorlarmış. Yüz atları var ise seksenini böyle gönderiyorlarmış. Seksen atın ellisi geri geliyormuş. Yani bunun bir riski var. Otuz tanesi ya ölüyor ya da orada kalıyormuş. Dönenler ise canavar gibiymiş. Üzerlerindeki bütün hamlık gidiyormuş. Birbiriyle didişmiş, ısırılmış, aç kalmış veya saldırılmışlar… Ama hayatta kalmış ve başarmışlar… Ercan Kesal da bizim bu ülkede birer yılkı olduğumuzu düşünüyor… Özellikle şu an tam da hepimiz bu noktadayız.
İşte ben de şimdi, yılkı içerisindeyken manaya nasıl odaklanacağımı düşünüyorum…
İkisi de yeni bir yıla hazırlanırken doğru soruları sormam için çok faydalı oldu. İyi ki varsınız sevgili babacığım ve sevgili Ercan Kesal.