Y ve Z Kuşağı İçin Tavsiyeler!
Yakından takip edenler bilir, paylaşımlarım da kendi yorum ve tespitlerimi paylaşmayı, okuyanların kıssadan hisse üzerinden kendi payına düşeni almasını tercih ederim, tavsiyelerde bulunmaktan pek hazzetmem. Bu yazı ise bir istisna, sebebiyse tavsiyelerim için çok sağlam gerekçelerim var...
Zaman ayırarak okumaya başlayanlar için bir kolaylık yapıyorum sondan başa doğru giderek tavsiyelerimi hemen paylaşıyorum.
'Daha yolun başındasın'
'şimdiki gençler de çok sabırsız'
'biz sizin yaşınızdayken...'
'acele etme'
'dur bakalım daha...'
'icat çıkarma'
gibi cümleleri kuran kişilerin yakın çevrenizde olmasına müsaade etmeyin. Bu düşünceler adeta salgın gibi hızla yayılan ve potansiyeli yok eden zehirli ve bir o kadar da tehlikeli. Biz koçlar olarak bu duygu ve düşüncelere "kaptırılmış" diyoruz. Bu kişiler kendilerine geçmişte aileleri veya yakın çevrelerinden zerk edilmiş düşünceleri size aktarmaya çalışıyorlar, tıpkı bilgisayardan yayılan bir virüs veya insanları yok eden bir salgın gibi! Bu kelimelerin karşılığı her zaman olmasa da bence şunlara denk geliyor;
'keşke ben de senin kadar cesur olabilseydim!'.
'Konfor olanından çıkma, bu yaşlarda yapılabileceğini ispatlarsan onlarca yılı senin kadar etkili kullanmamış olduğumu düşüneceğim, beni bu gerçeklerle karşı karşıya bırakma!'
'Keşke senin kadar potansiyelim olsaydı, kendimi hayata hazırlayabilseydim'.
Gelelim bu tavsiyelerimi dayandırdığım gerekçelerime. Şimdiden söyleyeyim anlatmaya çalıştığım şey yeni mezun bir gençlerin ilk iş deneyiminde Müdür olmasını istemesine ben de karşıyım, anlatmak istediğim şey çok daha önemli ve dikkate değer :)
Son dönemde karşıma çıkan parlak girişimcilik hikayelerinde yer alan özne sahiplerinin çoğu otuzlu yaşlarda. Amerika ve İsrail silikon vadilerine giden ve gözlemlerini paylaşan dostlarım da yine yirmi ve otuzlu yaşlarında ki genç girişimcilerin yeni iş yapış modelleri geliştirdiğinden ve dünyaya yön verdiğinden bahsediyor. Esasında otuzlu yaşların başında başarılı olan girişimci hikayeleri 21. yy özgü de değil. Çok uzaklara gitmeye gerek yok ülkemizdeki Koç, Sabancı gibi dev markaların da temeli yine otuzlu yaşlarındaki genç girişimciler tarafından atılmış. Gelin görün ki iş hayatına adım attığımız ilk günden itibaren genellikle az önce de paylaştığım diyalogla karşılaşırız, "çokta gençsin, dur bakalım öyle hemen...", "sizin zamanında biz...", "şimdiki nesil de çok sabırsız" gibi yüzlerce örnek verebilirim. Sıkı durun daha da trajikomik bir örnek veriyorum, takvim yapraklarını M.Ö 335 yılına geri sardığımızda Aristoteles; "Bu gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar, Anne-babalarına karşı çıkıyorlar ve öğretmenlerini dinlemiyorlar" diyor. Tüm bu söylemlere dönüm baktığımda buna "zaman" ve "gelişim" diyorum. Muhtemelen "zamane" kelimesi de buradan geliyordur.
Severek takip ettiğim Uzm. Dr. Kerem Dündar ve bilim insanlarının konuşmalarında hepimiz bir önceki kuşak ile aynı donanıma sahip olarak dünyaya geliyor söylemine katılamıyorum, bunu ispatlayacak bir bilimsel argümanım da yok fakat gözlemlerim şunu gösteriyor ki her yeni nesil bir öncekinin bir üst versiyonu gibi üzerine koyarak dünyaya geliyor, tıpkı bilgisayarlardaki işletim sistemleri gibi.
Kıssan hisse; “your network is your net worth” dedikleri, dilimizde ise “gerçek değerin çevrendir” sözü aslında yazımın özetidir. Linkini paylaştığım 34 yaşında dünyanın en genç başbakanı olan Sanna Marin iş bu bahsettiğim en yeni versiyonu temsil ediyor. Sanna Marin virüslere karşı bağışıklık kazanmayı bilmiş. Gelecekte bunu başaran kişiler henüz adını bilmediğimiz meslekleri yaratacaklar ve zamana yön verecekler ve onların çevrelerinde "daha çok gençsin" diyen değil "just do it" diyen kişiler olacak.
Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Beğenmeyi, paylaşmayı ve takibe almayı ihmal etmeyim, unutmayın “your network is your net worth”.
Murat Arslan