Yaşın kaç olursa olsun ruhun çocuk olsun…
Sene 1992… okuldan çıkınca bizi bekleyen servis araçları yoktu o zamanlarda. Olsa da anne veya babası büyük bir kurumda çalışanlar ve bu kurumlara ait lojmanlarda oturanlara kurum servisleri vardı. Mesela köy hizmetleri, orman bölge müdürlüğü gibi. Çocukluk ya işte heves ederdik okul çıkışı servisin ön koltuğuna binmek için yarışanlara.
Eee bizim servisimizde tabanvaydı haliyle J O zaman ki aklımızla kendimizce bir oyun geliştirmiştik bu heveslerimizi en aza indirmek için. Son dersin zili çaldığı anda okul kapısına en önce varan, o günkü eve dönüş yolumuzun lideri olur, en önde o giderdi ve o ne yaparsa aynısını yapmamız gerekiyordu. Liderimiz hiç umulmadık yerlerde çömelir, bizde onun peşine çömelirdik sokağın ortasına. Şarkı söylemeye başlar, bizde mecburi ne söylerse tekrar ederdik. Hele bir de o liderle aynı mahallede oturuyorsak… Eve varana kadar liderlik devam ederdi:)
O zamanlarda cep telefonları yoktu. Aynı sokaktan üç arkadaş aynı okula giderdik. Birimiz sokağın başındaki apartmanda oturuyorduk, diğer ikimiz ise sokağın sonundaki apartmanda. Aynı apartmandaki arkadaşımı sabahları kaldırmak gibi bir sıkıntım olmuyordu. Çünkü kapı komşumuzdu. Bir gün onun annesi beni kahvaltıya çağırıyordu, bir diğer gün de benim annem onu. Gelin görün ki sokağın başındaki arkadaşımızı uyandırmak pek mümkün olmuyordu. Dün gibi hatırımdadır ziline basıp, avazım çıktığı kadar bağırarak tüm mahalleyi ayağa kaldırdığım anları.
Okula gidiş dönüşlerimizde muhakkak bir oyun kurardık. Ya geçtiğimiz apartmanları saymaca oyunu ya arabaları saymaca oyunu… Özellikle dönüşlerimiz daha keyifli olurdu, hele ki ertesi gün ödevimiz yoksa. Yolun keyfini sürerdik anlayacağınız. Yolumuzun üzerinde var olan tüm güzelliklerin tadını çıkara çıkara dönerdik eve. Evlerimizin olduğu mahalleye yaklaşmadan önce, o gün için sözleşirdik sokağa çıkmak için. Eve gelir gelmez el yüz yıkanır, okul kıyafetleri çıkartılır ve hemen yemek yenirdi. Zira kaybedecek zaman yoktu bizim için; çünkü akşam ezanı okunmadan evlere dönmeliydik. Eve dönünce biter miydi bu maraton? Tabii ki de hayır; balkondan balkona ipler çekilir, komşuculuk oynamaya devam ederdik. Yatma saati yaklaşınca bir sonraki günün oyununun heyecanıyla pijamalarımızı giyer, yataklara hücum ederdik sevinçle.
Şimdi ki çocuklara bakıyorum da okul mesafesi kısa da olsa daha güvenli diye servislerle tutuyorlar okulun yolunu. Ne okul yolundaki güzelliklere şahit olabiliyorlar ne de birbirleriyle sohbet edebiliyorlar. Hoş yürüme gitseler bile ellerindeki telefonlara bakmaktan gökyüzünün renginden bi haber… Ne yolda birbirlerine günaydın diyorlar ne de iyi akşamlar…
Sahi nerede o eski şen kahkahalar, nerede o ip atlamalar, nerede o yakan toplar, nerede birdirbirler… Nerede o oyuna mola verildiğinde zemin katta oturan Fatma teyzenin camından su içmek için sıraya girmeler, terlediğimiz belli olmasın diye eve gitmeden terimizi kendi yöntemlerimizle kuruttuğumuz anlar, bakkaldan alınan ekmeğin eve gelene kadar yarısının yendiği anlar…
Şimdinin çocukları sahip mi bu muhteşem birlikteliklere, anda kalmalara, bir olmalara… Doyasıya çocukluklarını yaşamak bir kenara ekranlardan başlarını kaldıramıyorlar. Oyun dediklerini sadece sanal ortamda oyun olarak biliyorlar. Bazen iniyorum sitenin bahçesine, herkesin elinde telefon. Biraz rüşvet gibi oluyor ancak; ‘kuracağım oyunda birinci olana dondurma ısmarlayacağım’ deyince tüm telefonlar kalkıyor ortadan. Oyun kuruyorum onlarla:) öyle hoşlarına gidiyor, öyle mutlu oluyorlar ki; onlar mutlu oldukça benim yüzümde güller açıyor. Kedici abla diyorlardı bana; artık oyuncu abla oldu adım...
O anlarda aklıma hep Oscar Wilde’in şu sözü gelir; ‘Çocukları iyi birer insan yapmanın en iyi yolu onları mutlu etmektir.’ Ve daha bir huzur kaplar içimi; çok şükür bugünde iyi birer insan olma yolunda çocukların ellerinden tuttum.
Siz en son ne zaman bir çocuğun elinden tutup, kahkahalarına vesile oldunuz? En son ne zaman çocuk ruhunuzla el ele ‘al satarım bal satarım’ oynadınız? En son ne zaman onlarla yakan topta ‘gudalis’ olmaya hak kazandınız?
Gelin bu hafta sonu bedeninizin izin verdiği ölçüde onlarla şen kahkahalar atalım, çocuklar gibi eğlenelim ve o eski günlerimizi yâd edelim, ne dersiniz?
(Bu arada benden söylemesi harika bir enerji topluyor insan, arabanın benzinini fulleyip yola devam etmek için muhteşem bir fırsat. Nasıl olsa bedenimizin ve ruhumuzun enerjisi için gereken yakıta hiçbir zaman zam gelmiyor; aksine bedava :)
+8K 🚀 Bire Bir Çalışma / Kariyer Geliştirme 🧰 Eğitimler / Yöneticilik & Takım Çalışması 🤝 Bireysel Katılım / Urla Yaz Kampı - Lider İletişimi 🛎 Founder, FLAMA Training&Consultancy
2yYakartop! Tadına doyulmaz... Kanatlar var ruhunuzda 😊
Tekka imlant Karadeniz Bölge Distribütör#Dental malzeme #Greft Mebran🏓🏓
2yYüreğine sağlık dostum,👏👏💐