Ellie Middleton, Ekim ayında ikinci yaş gününü kutladı.
Bu doğum günü değil, hayatının dönüm noktası diye nitelediği, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) teşhisi aldığı güne yönelik bir kutlamaydı.
Ellie’ye, DEHB’den 6 ay sonra otizm teşhisi de konuldu.
Kendisini artık Ellie 2.0 diye tanımlıyor ve internette 400 binden fazla takipçisi var.
Bunun yanı sıra TEDx konuşması yapan Ellie’nin DEHB ile otizm konulu ilk kitabı da kısa bir süre önce yayımlandı.
Ancak yakın bir zamana kadar Ellie’nin hayatı çok farklıydı.
Zorbalık ve ruh sağlığı sorunları nedeniyle lisenin son sınıfındayken okulu bıraktı. Bundan sonraki süreçte çalıştığı yerlerde işini sürdürmekte zorlandı ve kolayca bunaldığı için daha az stresli görünen işlere yöneldi.
“Ofiste geçirdiğimiz sekiz saatlik sürenin sonunda herkesin benim kadar yorulduğunu düşünüyordum” diyen Ellie şöyle devam ediyor:
“Eve gittiğimde karanlık bir odada uzanıp telefonuma bakmaktan hiçbir şey yapamıyordum, yemek yiyecek bile enerjim kalmıyordu.”
Ellie, DEHB teşhisi sayesinde artık beynine karşı değil, onunla birlikte çalışabildiğini söylüyor.
“Beynimin nasıl çalıştığını öğrenmek hayatımı değiştirdi” diyor.
Teşhis nasıl konuldu?
Terapistinin olayları neden çok ciddiye aldığının araştırılıp araştırılmadığını sorgulaması üzerine Ellie’ye teşhis konulmuştu.
Ellie, terapistine o zamanki erkek arkadaşıyla arasının bozulduğu bir anı anlatıyordu. Erkek arkadaşı bir futbol maçından sonra planladığı gibi eve dönmek yerine bir süre daha dışarıda kalmıştı. Ellie, onun planlarını değiştirmesini ve kendisinin bu durum karşısında sakin kalamamasını bir türlü anlayamamıştı. İlk defa da böyle hissetmiyordu.
Google’da “kadınlarda DEHB ve otizm” diye arama yaptığında Ellie başkalarının yazdıklarında kendini gördü. Bu onun için bir “ampul anı” oldu.
Ellie, teşhisinden bu yana hiç olmadığı kadar sağlıklı ve mutlu olduğunu, benzer durumdaki başka insanlara yardımcı olabilmek için kitap yazmanın “inanılmaz” bir duygu olduğunu söylüyor.
Ancak her şeyde olduğu gibi bu yeni hayatının da iniş çıkışları var.
Ellie, bazen enerji seviyelerini yönetmek için önemli fırsatları geri çevirmek zorunda kaldığını söylüyor:
“Benim pilim başka insanlara kıyasla daha küçük. Aslında hayatımın geri kalanında her gün enerjimi dikkatli bir şekilde yönetmem gerektiğini, bunu yapmazsam tükeneceğimi fark ettim.”
‘Güzel olma ayrıcalığı’
Ellie ayrıca 24 yaşına kadar teşhis konulmamasının nedenlerinden birini kendi deyimiyle “güzel olma ayrıcalığı” diye tanımlıyor.
Yani geleneksel tanımlara göre çekiciyseniz, örneğin zayıfsanız, hayatta genellikle daha az engelle karşılaşırsınız.
Ancak Ellie’ye göre yardıma ulaşma noktasında bu bir ayrıcalıktan çok “engele” dönüşüyor.
Ellie bunun okulda dışlanmasını engellediğini söylese de, insanların desteğe ihtiyacı olduğunu fark etmelerini geciktirdiğini söylüyor. Yardıma ihtiyacı olduğunu örtbas etmek daha kolaydı.
Maskeleme olarak da adlandırılan bu durum, kişinin kendisi gibi davranmak yerine başkalarına benzemeye çalışması anlamına geliyor.
Ellie, “Maskemi takabiliyordum. Benim de tüm genç kızlar gibi arkadaş edinmekte sorun yaşadığım düşünülüyordu” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Meğer benim sosyal ve iletişimsel bir engelim varmış.”
Teşhisi konulduktan sonra Ellie, kendisi gibi geç teşhis konulan insanlara yardımcı olmak için Unmasked adlı online bir grup kurdu.
Ellie için Unmasked aracılığıyla başkalarıyla tanışmak, hangi davranışlarının otizm veya DEHB’den kaynaklandığını anlamak için çok faydalıydı. O sırada kadınlar ve genç kızlarda DEHB ve otizm üzerinde çok fazla çalışma yapılmıyordu.
Örneğin Ellie’nin doktoru ona, “Kuşlar, arabalar, trenler ve uçaklar” hakkında bilgi toplayıp toplamadığını sormuştu.
Bu, erkek çocuklarda tipik özel ilgi alanlarını ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir, ancak genç kadınların ilgi alanları genellikle çok farklı.
Ellie, “Hayır bu konularla ilgili bilgi toplamıyorum çünkü sekiz yaşında bir erkek çocuğu değil, 24 yaşında bir kadınım” diye yanıt verdiğini anımsıyor.
O daha ziyade müzik grupları ve futbol hakkında bilgi topluyordu.
Ellie bunun gibi teşhis kriterlerindeki önyargılar nedeniyle kadınların ve bazı diğer azınlık grupların yetişkinliğe kadar teşhis edilmediğini belirtiyor.