Anneleri Gerçekten Anlamak: Her Doğum Günü, Bir Anneye Minnet Günü
Halime, hamile olduğunu öğrendiğinde büyük bir mutluluk yaşamıştı. Hayatındaki en büyük mucizelerden biri gibi hissediyordu. Ancak bu sevinç kısa sürede yerini zorluklara bıraktı. Hamilelik süreci, onun için birçok fedakârlık ve mücadeleyi beraberinde getirdi. İlk aylarda yaşadığı mide bulantıları, sevdiği yemeklerden uzaklaşmasına neden olmuştu. Önceden dikkat ettiği fiziği hızla değişiyordu; kilo alıyor, vücudu hamileliğin gerektirdiği değişimlere ayak uydurmaya çalışıyordu. Uykusuzluk ve şişen ayaklar, günlük yaşamını daha da zorlaştırıyordu. Eğitimine ve kariyerine de ara vermek zorunda kalmıştı.
Ancak tüm bu zorlukların son bulduğu an, bebeğini kucağına aldığı gündü. Doğum, onun için adeta bir bayramdı; Halime, tüm fedakârlıklarının karşılığını almış gibi hissediyordu. Bu yüzden, Halime için gerçek Anneler Günü, çocuğu Hatice’nin doğduğu gündü. Çünkü annelik unvanını aldığı, tüm zorluklarının anlam kazandığı bu gün, onun en kıymetli günü olmalıydı.
Bir annenin fedakârlıkları çocuğunun doğumuyla başlar ve bu nedenle Anneler Günü’nün de o doğum günü olması gerektiğine inanıyorum. Yılda sadece bir kez kutlanan Anneler Günü, bu fedakârlıkları tam anlamıyla karşılamıyor. Gerçek Anneler Günü, annenin çocuğunu dünyaya getirdiği gün olmalı; çünkü o gün, annenin tüm sıkıntılarına değen, ona en büyük mutluluğu veren andır.
Her yıl, çocuğun doğum gününde sadece çocuğun değil, aynı zamanda annenin de onurlandırılması gerekir. Örneğin, Hatice’nin doğum gününde yalnızca Hatice değil, annesi Halime de tebrik edilmelidir. Hatice’nin arkadaşları, “İyi ki Hatice’yi dünyaya getirdin, ne kadar iyi bir annesin” diyerek Halime’yi kutlamalıdır. Bu kutlama, annenin yıllar boyunca yaşadığı zorlukları hatırlatır ve ona moral olur.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Bu tür bir yaklaşım, sadece annelere hak ettikleri değeri vermekle kalmaz, aynı zamanda anneliği teşvik eder. İş yerinde genç bir kadın, bir meslektaşının çocuklarının doğum gününde ona yapılan sürprizleri ve kutlamaları gördüğünde, anne olma isteği daha da artar. Örneğin, bir annenin üç çocuğu olduğunu düşünelim; her çocuğun doğum günu icin ayri ayri üç kez Anneler Günü kutlanır ve bu durum, diğer kadınlar için de bir teşvik unsuru olur. Böyle bir yaklaşım, anneliğin yüceltilmesine ve ona olan saygının artmasına katkı sağlar.
Sonuç olarak, Anneler Günü’nün yılda bir kez değil, annenin çocuğunu dünyaya getirdiği gün veya çocuklarını dünyaya getirdiği günler olarak kutlanması gerektiğine inanıyorum. Çünkü doğum, bir anne için en büyük bayramdır ve her yıl çocuğun ya da çocukların doğum gününde anneler bu bayramı yeniden yaşamalıdır.
Halime, burada bir anneyi temsil ediyor ve bizler de annemize ya da eşimize bu bayramı her daim yaşatmaktan geri durmamalıyız. Onların fedakârlıkları olmasa, bizim var olma ihtimalimiz yoktu. Allah-u Teâlâ’nın anneye verdiği görev, gerçekten çok büyük ve zor. Doğum esnasında, bir annenin yaşadığı acının, bir insanın tüm kemiklerinin kırılmasından daha büyük olduğu söylenir. Anneler tam anlamıyla birer kahramandır ve onlara hak ettikleri değeri vermek için, ulaşabildiklerimizin Anneler Günü ile daha fazla onurlandırmak adına teşvik etmeliyiz. Çünkü onlar hayatımızın vazgeçilmez, olmazsa olmazıdır.