Bugün Üniversitenin İşlevi Nedir?

Bugün Üniversitenin İşlevi Nedir?

Geçen gün düzenlediğimiz online MBA seminerinin bende uyandırdıkları. Görsel seçimi ikonik :)

Üniversite dediğimiz kurumun temel işlev ve yapısı değişiyor. İstanbul'daki bir üniversitenin düzenlediği bir seminere şu anda Tunus'ta ya da Azerbaycan'da olan öğrenciler katılıp Avrupalı bir hocayla fikir alışverişine giriyorlar. Bu etkileşimi mümkün kılan ne? Üniversite. Ama bildiğimiz anlamda üniversite değil, "bir platform olarak üniversite". Başka bir ifadeyle, var oluş amacı tek başına bilgi üretmek ya da bilgiyi aktarmak değil, farklı paydaşları üretken bir şekilde bir araya getirmek olan bir üniversite.

Üniversiteler uzun yıllar boyunca bilginin tekelini ellerinde tuttular. Var oluş amaçları buydu. Akademik bilgiye ulaşmak isteyen herkes üniversiteye gitmek zorundaydı. Üniversitenin de temel işlevi bilgiyi üretmek ve aktarmaktı. Bu iki açıdan da üniversiteler artık bu ayrıcalıklı konumlarını kaybediyorlar. 

İlk olarak bilginin üretilmesi sürecine giderek daha fazla paydaş bizzat katılıyor. Şirketler giderek daha fazla ArGe bölümleri kuruyorlar. Teknoloji şirketleri direkt olarak PhD derecesi sahibi kişileri istihdam edip, kendi araştırma projelerini yürütüyorlar. Üretilen bilginin aktarımı da artık üniversitelerin tekelinde değil. Bugün herhangi bir akademik alanda kendisini geliştirmek isteyen herkes kaliteli içeriğe İnternet sayesinde ulaşabiliyor. Önemli olan doğru bir perspektif, açık bir dimağ, kritik bir bakış ve kuvvetli bir motivasyona sahip olmak.

Demek istediğim bugün ve gelecekte üniversitelerin öneminin azalacağı değil. Ama oynadıkları rol değişecek, değişmek zorunda. Üniversiteler aslında toplumun kognitif becerileri yüksek bölümünün bir araya geldiği yerlerdir. Bu insanları bir araya getiren şey artık üniversitenin dışarıya kapalı bir şekilde bilgi üretmesi ve üretilen bilgiyi tek taraflı bir şekilde öğrencilere aktarması olamaz. Üniversite öğrencilerine içerik aktarımından ziyade, kritik düşünme ve muhakeme yeteneği öğretmeli. Onları bugün nitelikli akademik bilgiye nasıl ulaşabilecekleri konusunda yönlendirip, bu bilgiyi kritik bir süzgeçten geçirebilmek için eğitmeli. Üniversitede eğitim sürecinin kendisi de bilgi aktarımı olarak değil, farklı kesimlerin bir araya geldikleri ve herkesin bu sürece "yaparak ve üreterek" katıldığı bir şekilde tanımlanmalı. Üniversite kendini bu üretken etkileşimi mümkün kılan bir "platform" olarak kurgulamalı.

Bu konsept şüphesiz geliştirilmeye muhtaç. Fakat üniversitede bir araya gelen herkesin nasıl üretken kılınabileceği, hem hocanın hem öğrencinin yaparak öğreneceği kurguların nasıl oluşturulabileceği, bu sürece firmalar ve sivil toplum örgütleri gibi dış paydaşların nasıl katılabilecekleri gibi sorular öncelikli olarak üzerinde düşünmeye başlamamız gereken sorular.

“Başka bir ifadeyle, var oluş amacı tek başına bilgi üretmek ya da bilgiyi aktarmak değil, farklı paydaşları üretken bir şekilde bir araya getirmek olan bir üniversite” Ulaşılması gerekeni ne güzel ifade etmişsiniz...

Reminded me the quote "The function of the university is not simply to teach bread-winnning or to furnish theachers for public schools or to be a center of society, it is, above all, to be the organ of that fine adjustment between real life and the growing knowledge of life and adjustment which forms the secret of civilization".

Think with Dr. Ahmet HAKAN Yüksel

Feyziye Schools Foundation (1885) Işık University / Turkish Academy of Management

4y

Pek güzel ifade etmişsin Serhat Hocam. Dönüşümü gayet net ve yalın bir şekilde ortaya koyuyorsun. Üniversiteler, etkileşim rezonansının varlığını mümkün kılan dijital deneyim ağlarına doğru evrilecek. Üniversite olgusu da, insan da (elbette hangi yetkinliklere sahip insan?) hiç olmadığı kadar önemli. Kalemine sağlık.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler