Dönüşüm Sancılıdır
Blog yazılarımı gündeme göre yönlendirmeyi uygun buluyorum . Gündem çok belirgin bir şekilde ortadayken yok saymak veya bir çok Linkedin kullanıcısı gibi imalı sözlerle kendini ifade etmeye çalışmak bana komik geliyor. Açık iletişim kurmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu yüzden gündemden yola çıkarak bireysel yaşam kontrolümüzü nasıl sağlayacağımızdan bahsetmek istiyorum.
Dün enteresan bir seçim gününden geçtik. Şu an ne oldu , ne olacak kaygısı içinde bir çok insan şaşkın ve üzgün bir şekilde beklemede. Süreç öyle ya da böyle sonuçlanmadı.
Bazen çok çabalasakta istediğimiz sonuca ulaşamayız ve doğal olarak üzülürüz, demoralize oluruz.
Gözümüzü yalnızca başarıya diktiğimizde ve işler yolunda gitmediğinde demoralize olmak çok kolay. Motivasyonu başarıya bağlama gafletine düşmüş oluyoruz aslında.
Kazanımları görmezden geliyoruz.
Bizzat oy verme ve sayım sürecinin içerisinde olduğum için söyleyebilirim. Vatandaşlar olarak biz canla başla üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık. Yıllardır unuttuğumuz bir araya gelme ve birleşme duygusunu tekrar yaşadık. Birbirimize sahip çıkma , birlikte olma ve vatandaşlık sorumluluklarımızı yerine getirme konusunda içimizin rahat olduğunu düşünüyorum.
Şimdi ise şunu düşünmek önemli.
Bizler birey olarak sorumluluklarımızı yani kontrol edebildiklerimizi yerine getiririz. Ancak kollektif ve büyük bir havuzu yönetmemiz bireysel olarak mümkün değil. Yalnızca parçası olabiliriz. Çoğunluk olarak demokratik bir şekilde bir araya geldiğimizde ise seçim günü olduğu gibi etki yaratabiliriz. Bu yüzden kontrol edemediklerimiz için lütfen müsterih olunuz.
Bireysel gücümüzü ise kendi yaşamamızı kontrol edebilme noktasında kullanabiliriz.
Kollektifte işler iyi gitmiyor mu ve bir belirsizlik mi var.
Kabul .
Ancak hayat devam ediyor. Oradaki süreç devam ederken ve belirsizken bizlerde bireysel sorumluluklarımızla hayatımıza devam etmek durumundayız. Çünkü rutini sağlayamaz isek kendi bireysel kontrolümüzü sağlamamız oldukça zorlaşır. Bu sefer de kollektife hizmet etmek istemeyiz.
LinkedIn tarafından öneriliyor
Şunu kabul ediyorum. Pandemiden bu yana ülke olarak çok büyük badireler atlattık. Öncesi de var aslında.. Yılların getirdiği bir yorgunluk. Ancak pandemi kırılma noktasıydı. Sonrasında ekonomik kriz ve deprem, bardağı iyice dolduran faktörler oldu.
Bunlar bir toplum için çok ciddi travmalar.
Psikiyatrist Alper Hasanoğlu'nun bu konuda çok önemli bir anektodu vardır.
''Travma orada bir yerde duruyor evet. Eğer onunla savaşırsan seni ele geçirir. Ancak hayatına devam edip onu da bir köşede tutarsan ve senden geçmesine izin verirsen belki tamamen geçmez, ancak hafifler . Yeter ki onu yaşamaya izin ver. ''
Dün Türkiye'de hepimizin yaşadığı kesin sonuç alamama hali bir hayal kırıklığıydı. Belki tüm bu travmaların üzerine yeni bir travmaydı .
Ancak dönüşüm süreçlerinde bireysel ya da kollektif süreçler farketmeksizin şunları düşünmemiz önemli;
1.Öncelikle süreç netleştiğinde bununla yüzleşiriz, belirsizlik devam ederken türlü senaryolar üretmenin hiçbirimize bir faydası olmayacaktır.
2. Ortak yapılan her çalışmada birlik ve beraberlik adına kazanılan deneyim çok önemlidir. Yaşamda, işimizde , toplumsal anlamda fayda sağlamak bizi mutlu eder ve anlam bulmamızı sağlar. Bunun keyfine varalım.
3. Yaşadığımız travmalarla birlikte bir değişim dönüşüm sürecine gireriz. Hiç kolay süreçler değildir bunlar. Dönüşümü bir doğum süreci gibi düşünün. Son derece sancılıdır ve zaman alır. Kritik nokta; Bu sancılı doğum, yaşadığımız sürecin doğal bir parçasıdır. Olağanüstü bir durum değildir.
Şu an yapmamız gereken; sakinliğimizi koruyarak yaşamımıza devam etmek , süreci gözlemlemek, katkıda bulunacağımız bir durum olduğunda katkı sağlamak.
Gerisini sonra düşünürüz..
Keyifli haftalar diliyorum