Deliliğe Övgü

Deliliğe Övgü

“Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek” delilik olarak tanımlanabilir.
Öyle ya, çevre koşulları aynı kaldığı sürece değişen nedir ki sonuç değişsin?

Peki, her gün gittiğiniz işyerinde, o günün önceki günlerden daha iyi geçeceğini ummak için gerekçeniz nedir?

Evet, o gün hava daha güneşli olabilir, veya daha az zahmetle ulaşabilirsiniz işyerine, ya da yöneticiniz size destekleyici bir kaç söz söyleyip ekip arkadaşlarınızın yanında yaptığınız bir işten övgüyle dahi bahsedebilir, kimbilir...

Yine de, gününüzün önceki günlerden daha iyi olmasını -en azından sıradan bir günden daha iyi olmasını- sağlayacak ve tamamen sizin kontrolünüzde olan bir etken var: sizin öyle olmasını istemeniz!

Bu, her istediğimizin olacağı anlamına gelmez tabi ki, ve sadece isteyerek bir şeylerin olmasını beklemek de bir nevi “Polyannacılık” olur.
Yine de, “ne ekersek onu biçeriz” sözünü doğrulamak hiç de zor değildir. Duygularımız düşüncelerimize, düşüncelerimiz davranışlarımıza yansır ve bu da diğer insanların bize karşı tutum ve davranışlarını etkiler:
siz gülümserseniz, onlar da size gülümseyeceklerdir...

Mesela, hava durumunu kontrol edemeyiz, yine de yaşadığımız her mevsimin tadını çıkarmak elimizdedir; kapalı havalar olmasa, güneşli günlerin kıymetini nasıl anlayacağız? Yolda geçen zamanı kısaltamayabiliriz ama bu süreyi nasıl değerlendirebileceğimizi biz seçeriz. Yöneticimizin yaptığımız bir işi öne çıkarmasını direk olarak sağlayamasak da, işimizi iyi yaptığımızdan emin oluruz; ve biz, ekip arkadaşlarımız için bu tür bir davranış sergileyebiliriz. Sadece gülümsemenin ve pozitif iletişim kurmanın gücü dahi insanları motive etmede oldukça etkilidir. Üstelik, kendi mutluluğumuz salt kendimize dönük davranışlarımızdan kaynaklanmaz.

Dan Ariely’nin “Akıldışı ama Öngörülebilir” kitabında insanların kendilerini nasıl daha mutlu hissedebilecekleri üzerine yapılan bir araştırmadan bahsedilir: deneye katılan gruplardan ilkine verilen küçük tutarlar ile kendilerine birşeyler almaları (kahve, çikolata, vb) istenir, diğer gruptan ise bu tutarı bir arkadaşlarına birşeyler ısmalamak için kullanmaları istenir. Günün sonunda yapılan küçük ankette, ikinci grup kendini daha iyi hissettiğini belirtmektedir. Benzer bir deney iş ortamında, birlikte çalışan ekipler arasında yapılır: ilk gruptaki çalışanlar verilen tutarla kendilerine birşeyler alırken, ikinci gruptakiler ekip arkadaşlarına birşeyler ısmarlarlar. Kendini iyi hissetme düzeyi ikinci grupta daha çok artmakla kalmamış, iş sonuçlarına da olumlu katkısı olduğu gözlemlenmiş.

Kullandığım başlık Erasmus’un “Deliliğe Övgü” kitabı ile aynı ancak bu yazının amacı felsefe olmadığı için kitap detayına girmeyeceğim. Gerçek bilgeliğin delilik olduğunu belirten Erasmus’a katılmasam da, “delilik ile velilik arasında ince bir çizgi vardır” sözünü paylaşarak bitirmek istedim...

Ne dersiniz, bugünü ve sonraki günleri “önceki sıradan günlerden” daha iyi olmasını sağlamak ister misiniz?

Teşekkürler Hakkı Bey, sonu etkileyici olmuş, özellikle delilik ve ve velilik arasındaki ince çizgi. Selamlar...

PhD. Cem ÇETİN, CGAP, Kamu İç Denetçisi A4

Marmara Üniversitesi İç Denetim Başkanı Chief Audit Executive (CAE), Lecturer, Muhasebe Denetmeni (Eski)

9y

güzel bir yazı, teşekkürler

Kim istemez? Çok güzel ve öz yazmışsınız. Teşekkürler.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler