Dinlemek, Sadece Dinlemek Değildir.
YGA (Young Guru Academy) kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur.
YGA, geleceğe umutla bakan çift kanatlı genç liderler yetiştirir. Çift kanatlı olma kavramı, vicdan ve donanım kanatlarının birleşiminden gelir.
Genç liderler, sosyal sorunlara teknolojik çözümler üretmelerinin yanında insanlığa faydalı olacak inovatif fikirler de geliştirirler.
YGA gönüllüleri ile Bilim Gönüllüleri’nin birlikte katılım sağladığı her ay gerçekleşen YGA Evde Zirve yayınının, 17 Temmuz 2020 tarihindeki konuğu Vuslat Doğan Sabancı’ydı.
Vuslat Doğan Sabancı’nın anlattığı mısır tarlası hikayesinin etkisiyle kaliteli tohumlarımın sizin de olması arzusuyla bu metni yazıyorum.
Böylece de, Vuslat Hanım’ın dinlemeyi, cankulağıyla dinlemek deyimiyle daha da anlamlı hale dönüştürdüğü değerli yöntemini paylaşıyorum.
Vuslat Hanım, cankulağıyla dinlemeyi şu şekilde açıklıyor:
“… Zihindeki dinlemeyi kalbe indirme: Kalbin kulağıyla duyma …”
Bu ifade bana çok yakın geliyor. Çünkü yolumu her daim aydınlatan Küçük Prens masalında yer alan:
“… Gözler kördür. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir. …”
sözü kadar sarsıcı ve uyarıcı bir etkileyiciliği var. Aslında her iki ibarede de bir öz buluyorum. Bahsettiğim öze ulaşmak emek gerektiren bir serüven, cesaret ve farkındalık istiyor. Bir de empati kaslarının gelişmiş olması şart. Öze ulaşmanın yolu kalpten geçiyor. Kalbe giden yol ise mantık kullanılarak inşa ediliyor.
Vuslat Hanım, bir bakıma da kavramsallaştırdığı cankulağıyla dinlemek deyimini şu şekilde detaylandırıyor:
Cankulağıyla dinlemek niyet ederek başlıyor. Bu aşamada “ Neden dinliyorum? ” sorusu cevaplanıyor. Böylelikle, dinlemek için alan da açılmış oluyor. Ön yargıları terk edip, korku yerine merakla dinlemekle beraber dinlemenin dönüştürücü etkisi oluşuyor.
YGA liderlik okulunun kurucusu Sinan Yaman ise:
“ … İç sesini cankulağıyla dinleyen insanlarla etrafımızı çeviriyor olmak … ”
diyerek konuya başka bir boyut kazandırıyordu.
Bununla birlikte düşündüğümde: Cankulağıyla dinlemenin öğrenilebilir ve öğretilebilir olduğu sonucuna varıyorum. İlk olarak, kendi sesini cankulağıyla dinlemekten başlıyor. İçinden gelen sese kalbinle kulak vermeyi öğrenince karşındakini cankulağıyla dinlemek bir samimiyet kazanıyor ve duygusal bir bağı da beraberinde getiriyor. Cankulağıyla dinlenen, bu duygusal bağı ve özü hissettiğinde bir arayışa girerek kalbiyle iç sesine yöneliyor. Sonuç olarak da birlikte büyüyerek çoğalan, etkileşimli bir döngü meydana geliyor.