Yargı Sisteminde Savunmanın Bağımsızlığı

No alt text provided for this image

1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun 1. maddesinde: Avukatın, yargının kurucu unsurlarından olduğu ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiğine dair ibare geçmektedir. Bağımsızlık, avukatın görevini icra ettiği avukatlık mesleğinde olduğu gibi devlet ile ilişkisindeki dik duruşu ve bağlı olduğu meslek kuruluşuyla birlikte toplumdaki bağımsızlığını da ifade etmektedir.

Adalet sisteminin aktif süjesi olan avukatın, temsilcisi olduğu ve muhakemenin temeli olan savunma makamı, kolektif bir yargılamanın gerçekleşmesi için gerekliliktir. Böylece tez ve antitezden yola çıkılarak senteze ulaşılmış olacaktır.

Hak arama özgürlüğünün var olması için yargılamanın bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından yapılması zaruridir. Savunma hakkı ve hak arama özgürlüğü demokratik bir hukuk devletinin yegâne ölçütüdür. Buna mukabil, savunma hakkının ve hak arama özgürlüğünün ihlal edildiği durumlarda temel hak ve hürriyetlerin güvence altında olduğundan, hukuka olan güvenin tesis edildiğinden, adaletin tevziinden ve hukuk devletinin varlığından söz edilemez.

Demokratik hukuk devletinin kabul görmediği, hukukun üstünlüğünün tanınmadığı bir yapıda, zorba bir yönetimin varlığı hasıl olur. Eril tahakkümün hüküm sürdüğü çoğunluğun tiranlığına dönüşmüş olan bu yapının muhafaza edilmesi için muhafızlarının sürekli olarak beslenmesi gerekir. Hatta bu yüzden devletin kaynakları sömürülür. Bununla beraber, yaratılan korku ortamında keyfî yönetim uygulamalarıyla ağır vergilendirmeler altında ezilen ve giderek daha fazla sömürülen halk, geçim derdinden dolayı hak ihlallerini kolay şekilde fark edemez. Zira toplumda hukuka olan güvenin sağlanması için kanuna uygun hareket edildiğinin bilinci oluşturulmuştur. Fakat bu hususta hukukun temel ilkelerine, uluslararası sözleşmelere, anayasaya aykırılık nazarıitibara alınmaz.

Hak ve özgürlükler, kullanılmadığında anlamını yitirip değersizleşeceğinden dolayı temel hak ve hürriyetlerin hayata geçmesi bu şekilde engellenmiş olacaktır. Özellikle hak arama özgürlüğü ve savunma hakkının zorba yönetimler tarafından kısıtlandığı durumlarda temel hak ve hürriyetlerin kapsamı da daraltılır. Belirtmek gerekir ki, devletin varlık sebebi temel hak ve özgürlükleri güvence altına alarak barış ve sükûnu sağlamaktır. Devlet otoriteyi hak ihlallerini ortadan kaldırmak için kullanır. Başka bir amaçla hareket edilen hallerde, kuvvetler ayrılığının varlığı da şüpheli olduğundan otoritenin sınırlandırılmasından söz edilemez. Dolayısıyla otoritenin kullanım maksadı temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alınmasının dışında kalacağından bu durum devletin var olma sebebini de ortadan kaldıracaktır.

Kuvvetler ayrılığı, temel hak ve hürriyetlerin teminatı olduğu gibi bağımsız ve tarafsız yargı için ön şarttır. Yargının bağımsız ve tarafsız oluşu, hukuki güvenlik, belirlilik, öngörülebilirlik, hesap verilebilirlik ancak hukukun üstün kurallarıyla bağlı olan adil bir hukuk devletinde mümkündür. Bunun yaşama geçmesinde emek veren, savunma hakkının gelişmesinde, adalete olan güvenin korunmasında, adaletin tecelli etmesinde başat role sahip ve hak arama özgürlüğünün güvencesi olan sadece hukukun üstünlüğüne hizmet eden, devlet karşısında norm denetleyicisi konumunda bulunan, savunma mesleğini bağımsız biçimde icra eden avukattır.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Ennur Bengisu Özen adlı yazarın diğer makaleleri

Diğer görüntülenenler