Hızlı Değişim Çağında Liderlik

Hızlı Değişim Çağında Liderlik

Liderlik, günümüz iş dünyasında en çok konuşulan, irdelenen, tanımlanan kavramlardan biri. LinkedIn de doğası gereği liderlikle ilgili paylaşımlarla çok sık karşılaştığımız bir mecra. Bu durum, lider ve liderlik sözcüklerinin aşırı kullanımına ve içlerinin boşaltılmasına neden olma riski taşısa da, aslında iş dünyasının gelişim sürecinde uzun yıllar statik bir kavram olarak görülen liderlikle ilgili son yıllarda tüm dünyada hızlanan değişime paralel olarak ortaya çıkan yeni arayışlara, farklılaşan ihtiyaçlara işaret ediyor.

Uzun yıllar liderlik, bazı kişilerin sahip olduğu bir kişilik özelliği olarak görüldü. Bu konudaki teoriler, lider doğan ya da zamanla bu özelliği kazanan istisnai ve karizmatik şahsiyetlere (Bkz. Great Man Theory) odaklandı. Zaman içerisinde liderlerin kişisel özelliklerinden uzaklaşarak sergiledikleri davranışları ve farklı durumdaki kişilerle kurdukları ilişkileri ön plana çıkaracak şekilde evrildi. Kurt Lewin, 1939 tarihli davranışsal liderlik çalışmasında otokratik (tüm kararları kendisi alan), demokratik (karar alma sürecine aktif bir şekilde katılan ancak başkalarını da dahil eden) ve laissez-faire (karar alma sürecine çok az dahil olan çoğu kararı ekibinin iradesine bırakan) liderler şeklinde bir ayrım yapıyordu. Daha sonra geliştirilen Durumsal Liderlik modelinde ise liderlerin yaklaşımlarını ekip üyelerinin hazır olma/yetkinlik seviyelerine göre uyarlamaları gerektiği öneriliyordu.

90’lı yıllarla birlikte artan küreselleşme, hızlı değişim ve yıkıcı teknolojik yenilik döneminde dünya daha karmaşık hale gelirken, liderlik modelleri de farklılaşmaya başladı. Liderlik yukarıdan aşağıya tek yönlü bir ilişki olmaktan çıkarak liderler ve takipçileri arasındaki karşılıklı etkileşime dayalı bir olgu olarak ele alınmaya başlandı. Liderlik konusuna daha sistemsel bir bakış açısı getiren ve modern çağın çok yönlü ve karmaşık doğasını göz önünde bulunduran yaklaşımlar ortaya çıktı. Bunlardan biri olan Dönüştürücü Liderlik modelinde, özellikle teknoloji gibi değişimin sürekli ve hızlı olduğu sektörlerde liderliği, kişisel bir özellik ya da beceriden ziyade insanlar arasındaki ilişkilerin/koordinasyonun sonucu olarak ortaya çıkan bir olgu olarak tanımlanıyor ve liderlere ekiplere ilham verme, onları motive ederek ortak vizyon, hedefler ve taahhütler etrafında birleştirme rolünü biçiyor. Bu süreçte kavramsallaştırılan diğer liderlik modelleri de yine zamanın ruhunu yansıtacak şekilde ortaklaşa, kolektif çalışmaya ve işbirliğine dayalı, yetkinin/gücün tek bir merkezde toplanmak yerine organizasyon içerisinde dağıtıldığı, farklı profillerdeki kişilerin potansiyellerine ulaşmaları için gerekli alanı ve imkanı sağlayan yaklaşımları ön plana çıkarıyor.  

Yukarıda bir kısmına değindiğim liderlik modellerini teoride bilmek elbette sizi iyi bir lider yapmaz. Ancak, bu yaklaşımları bilmek, repertuarınıza ihtiyaç duyabileceklerinizi ekleme ya da artık geçerliliğini yitirenleri çıkarma alışkanlığını ve doğru zamanda doğru yaklaşımı uygulama esnekliğini geliştirmek kesinlikle elinizi kuvvetlendirecektir. Örneğin, modası geçmiş gibi gelse de, kişisel “karizmaya” dayalı otokratik liderliğin bugün hala işe yaramayacağını söyleyemeyiz. Bu tarz liderliğin güncel örneklerini görmeye devam ediyoruz. Ayrıca, en yeni ve en demokratik iş yapış biçimlerinin uygulandığı organizasyonlarda dahi hızlı karar alınması gereken bazı kriz durumlarında bu becerinin alet çantanızda olmasını isteyebilirsiniz. Ancak, bunun her zaman sizi başarıya götürmeyeceğinin de farkında olmak gerekir. Örneğin, bu liderlik becerisi, Napolyon Bonapart’ın durumunda olduğu gibi, sizi Avrupa’nın en güçlü imparatoru haline getirebilir, 600.000’den fazla askerin sizi zorlu koşullarda Rusya’ya kadar izlemesini sağlayabilir ancak bunlardan 400.000’inin hayatının ve savaşın kaybını engellemez. Sürgün edildiğiniz Elba adasından kaçak yollarla Paris’e döndüğünüzde dahi peşinizden gelmeye istekli binlerce kişi bulmanızı sağlar; ancak sonrasında Waterloo’da kaybetmenizi de engellemez. Hatta, doğası gereği başkalarından danışmanlık alma ya da etrafınızdakilerin size yanlışlarınızı söyleme imkanını ortadan kaldırdığı için, bu tür liderlik yaklaşımı böyle durumlarda başarısızlığınızın ana müsebbibi olabilir.

Dolayısıyla, doğru zamanda, doğru yerde doğru yaklaşımı uygulamak ve bunun için gerekli esnekliğe sahip olmak bence önemli bir liderlik becerisi. Sanırım, diğer iki temel beceri de öz-farkındalık ve özgünlük. Örnek vermek gerekirse, Steve Jobs, statükonun ve basmakalıp fikirlerin dışına çıkma, ortak iddialı bir vizyon/amaç belirleme, insanları bu amaca inandırma ve peşinden sürükleme becerileriyle dönüştürücü, karizmatik ve zaman zaman otokratik özellikler sergileyen bir liderdi. Kendisinin görevi devrettiği Tim Cook ise tamamen farklı bir profile sahip ve en büyük talihsizliği de her zaman Steve Jobs gibi nadir rastlanan bir figür ile karşılaştırılacak olması. Ancak, kendi güçlü yönlerinin “farkında olarak” ve bu doğrultuda kendi “özgün” liderlik tarzını ortaya koyarak, Jobs ayrıldığında 364 milyar Dolar olan Apple’ın piyasa değerini bugün 2.2 trilyon dolar seviyesine çıkarmayı başarmış durumda. Yani, Apple hissedarlarının gözünde Cook’un başarılı bir lider olmadığını iddia edemeyiz.

Benim liderlik anlayışımı tanımlayan en temel unsurlardan biri de sürekli öğrenme ve gelişim. Her şeyi bildiği farzedilen ya da bilmediğini itiraf etmenin amiyane tabiriyle “karizmayı çizdirmek” anlamına geleceğini düşünen liderlerin devri artık çok geride kaldı. Etrafımızdaki hızlı değişime adapte olmak için ekiplerimizde görmek istediğimiz sürekli öğrenme ve gelişme davranışına bizim örnek olmamız gerekiyor. Elimizde de öğrenmek için çok fazla kaynak ve araç var: çevrimiçi ve dışı formel eğitimlerin yanı sıra kitaplar, podcast’ler ya da her gün sohbet ettiğimiz kişiler. Tabii, başkalarından birşeyler öğrenmek için çok önemli başka bir beceriye ihtiyacımız var: Dinlemek! Ancak, önyargısız ve açık fikirli bir biçimde ve tüm varlığımızla orada olarak dinlemek. Hepimize “varsayılan olarak” yüklendiğini farz ettiğimiz dinleme becerisini, gerçekten bize ve karşımızdakilere fayda sağlayacak şekilde geliştirmek epey emek istiyor. Genellikle, birini dinlerken aslında konuşma sırası bize gelince ne söyleyeceğimizi düşünmekle meşgul oluyor ve hem karşımızdakine yeterli özeni göstermemiş hem de belki ondan öğreneceğimiz şeylerden mahrum kalmış oluyoruz.

Son olarak, bana göre içinde bulunduğumuz dönemde bir diğer önemli liderlik becerisi de çeşitliliği bir tehdit değil zenginlik olarak görerek sizinle ya da birbiriyle benzer düşünen kişiler yerine farklı özelliklere/bakış açılarına sahip, birbirlerini tamamlayan kişilerden oluşan ekipler kurmak, ekip içerisindeki bireylerin her birine kendileri olma, kendilerini açıkça ifade etme özgürlüğü tanımak ve sorumluluk kadar yetki de vermektir. Liderlik yaklaşımları yukarıdaki örneklerde olduğu gibi farklılıklar gösterebilir ve bu yaklaşımların başarısını çıktılar belirler. Başarılı liderliğin en önemli üç çıktısı da; beraber çalıştığın tüm kişi ve paydaşların gerçek potansiyellerini gösterebilmelerini sağlamak, takım olarak üretebilecek maksimum toplam değerin üretilebilmesine imkan vermek ve sürdürülebilir modeller kurmaktır. 

Hakan Tellioğlu

Setur Marinaları Kuşadası Marina Müdürü

2y

İnsan ilişkilerinin temelinde güven vardır. Güven duymuyorsak, bir ilişki yaşamamız neredeyse imkansızdır ya da en azından kurabileceğiniz yegâne ilişki korku ve endişe üzerine kurulu, arkanızı kollamanızı gerektiren türden bir ilişkidir. Harvard Business Review kısa süre önce güvenin bir ekibe etkisinin ne kadar olduğuna dair bir rapor yayınladı. Rapora göre, birbirlerine çok güvenen, insanların kendilerine güvenildiğini hissettikleri ve diğer çalışma arkadaşlarına güvendikleri ekipler %74 daha az stres, %40 daha az tükenmişlik yaşıyor. Verimlilikte %50'lik bir artış oluyor ve insanlar enerjilerinin %100'ün üzerinde arttığını söylüyorlar. Yaratıcılık ve inovasyon gibi durumları ölçmek çok zordur ancak insanlar güvenin kendilerini daha inovatif hissetmelerine yardımcı olduğunu söylüyorlar. Güven güzel bir duygudur. Bunu anlamamız için bir araştırma raporu gerekmeyebilirdi. Hepimiz bize güvenildiğinde, bağımsızlık ve sorumluluğa sahip olduğumuzu hissettiğimizde, işe başlayıp yapılması gereken işi yapabileceğimizin, bize inanıldığının ve ekibimizin diğer üyelerine inandığımızın farkındayızdır.

Beğen
Yanıtla
Mihai Danielescu

Leading Fiber Optic Senior Deployment Manager in VODAFONE Qatar with Telecom Infrastructure Expertise

2y

Super

Beğen
Yanıtla
Birgul COTELLI, Ph. D.

Top 100 Thought Leader Thinkers360🔸Board Director🔸Transformation🔸Ethics🔸Technology 🔸Innovation🔸Governance Risk Compliance 🔸VR AR AI🔸Metaverse🔸LinkedIn Top Voice in VR (May-Aug 24)🔸Speaker

2y

Paylaşımınız için teşekkürler sevgili Engin Aksoy. Diğer yandan, yüksek dinleme kapasitesine sahip olmaktır. Sadece tepeden aşağı değil temelden yukarıyı da görebilmektir. Temele yakın olabilmektir. Önderimiz Atatürk’ün yurt gezilerini stratejisinin bir parçası yaptığı gibi “floor walking” yapabilmektir.

Anıl Erdoğan

Sr. Industrial Engineer; Int. Relations Masters Degree, open to vacancies

2y

Engin Bey, makalenizi çok beğenerek okudum. Teşekkür ederim. Bahsettiğinize ekleme yapacak şekilde bir liderlik ifadesi de “Kurumsal” hayatta “Durumsal” olarak karar almaktan çekinmemek diye düşünüyorum. Ancak bu durumsallık, kişisine göre önyargılı kararlar olarak değil, adaletin terazisini her zaman gözü kapalı tartarak tezahür ettirilmeli. Yani herkes için şeffaf, anlaşılır ve “insani” kararlar alabilecek “dinleyen” bir lider olabilmek, en geçer akçe olacaktır. Teşekkürler

Dr. Ejder ORMANCI

Değişim Yönetimi Lideri & Kurucu @ DNO Değişim Yönetim Danışmanlık I Danışman @ Management Centre Türkiye (MCT) I Akademisyen I Yazar

2y

İşini #Aşk ile yapmak!

Beğen
Yanıtla

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Engin Aksoy adlı yazarın diğer makaleleri

  • Denge ve Ekinoks: Doğanın, İnsanın ve Teknolojinin Uyumu*

    Denge ve Ekinoks: Doğanın, İnsanın ve Teknolojinin Uyumu*

    Gecenin ve gündüzün kusursuz bir uyum içerisinde olduğu 21 Mart İlkbahar ekinoksu, hayatlarımızda dengelenmenin önemine…

    2 Yorum
  • 2024 "SEÇİMLERİN" YILI OLACAK!

    2024 "SEÇİMLERİN" YILI OLACAK!

    Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım… Mevlana Celaleddin-i…

    1 Yorum
  • 2023 YILI NASIL GEÇTİ?

    2023 YILI NASIL GEÇTİ?

    “Yüzünün ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır” Geçen yılın muhasebesini gelecek yılın planlarını…

    4 Yorum
  • DİJİTALLEŞMENİN DEĞİŞTİRMEDİKLERİ

    DİJİTALLEŞMENİN DEĞİŞTİRMEDİKLERİ

    İnsan ada değildir, Bütün de değildir tek başına, Kıtanın bir parçası, Okyanusun bir damlasıdır… John Donne Ernest…

    2 Yorum
  • YENSEN DE YENİLSEN DE?

    YENSEN DE YENİLSEN DE?

    18 Aralık 2022 tarihinde oynanan Arjantin Fransa Dünya Kupası finalini stadyumda 88.966 kişi izlerken televizyon ve…

    12 Yorum
  • Kuantum Bilişim – Biraz Risk, Çokça Fırsat*

    Kuantum Bilişim – Biraz Risk, Çokça Fırsat*

    *Yapay zeka desteğiyle yazılmıştır. Kuantum bilişim, kuantum mekaniği ilkelerini kullanan bir bilgi işleme…

    5 Yorum
  • Bağlantı Hizmetlerinde İstikbal Göklerde mi?

    Bağlantı Hizmetlerinde İstikbal Göklerde mi?

    1957 yılında Sputnik 1’in ilk yapay uydu olarak yörüngedeki yerini alması iki süper güç arasındaki uzay yarışında…

    7 Yorum
  • GELECEK BEKLEMEZ!

    GELECEK BEKLEMEZ!

    Bir yıldan uzun bir süre önce LinkedIn’de yazdığım ilk makalemin başlığı “Ekonominin Geleceğine 5G ile Bağlanacağız”…

    3 Yorum
  • Geleceğin Doğru Tarafında Yer Almak İçin Dijitalleşme

    Geleceğin Doğru Tarafında Yer Almak İçin Dijitalleşme

    Ünlü ekonomistler Daron Acemoğlu ve James A. Robinson tarafından yazılan ‘Ulusların Düşüşü’ kitabının giriş bölümünde…

    1 Yorum
  • Robotlar geliyor ve bu iyi birşey! Konumuz: Robotik Süreç Otomasyonu

    Robotlar geliyor ve bu iyi birşey! Konumuz: Robotik Süreç Otomasyonu

    Nispeten yeni bir sözcük olan “robot”, eski Slav dillerinde zorunlu çalıştırmaya dayalı serflik sistemini tanımlayan…

    3 Yorum

Diğer görüntülenenler