Haftalık Gıda Bilim Bülteni - 10
Her hafta yeni yoğun bir gündemin oluştuğu ülkemizde bu haftanın talihlisi doktorlar. Doktorlar son yıllarda başlarına gelen şiddet olayları ve pandemide gösterdikleri çaba ile meşhurdu. Bir anda konu buraya nasıl geldi anlamak güç. Fakat bir ülke en zengin kaynağının madenler, petrol veya başka bir şey değil yetişmiş insan kaynağı olduğunu anlamalı. Ülkemizde hem zaman hem kaynak harcanarak yetiştirilmiş bu insanların başka milletlere kaptırılmasına göz yumulmamalı diye düşünüyorum. Gündemden uzaklaşmak için ise sizi hazırladığım haftalık bültene davet ediyorum.
Penn Bağımlılık Araştırmaları Merkezinden psikiyatri araştırmacısı Henry Kranzler yaptığı bir araştırma sonucunda günde 1 birim alkollü içki tüketenlerle 2 birim içki tüketenler arasında, beyinde bulunan gri madde açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğunu belirtiyor. Gri maddenin bu şekilde azalması, bu kişilerin 50 yaşına geldiğinde 2 birim içki tüketenlerin 1 birim içki tüketenlere göre en az 2 yıl daha fazla yaşlanmış olduğunu gösteriyormuş. Alkol tüketmeyenlerle günde 4 birim alkol tüketenler arasında ise gri ve beyaz madde açısından 10 yıllık bir madde kaybı gözlemlenmiş. Yani açıkçası alkol tüketimi beynin büzüşmesine neden oluyor gibi görülüyor.
Coca - Cola yaptığı açıklamayla gazlı içecek pazarında tekrar büyümeye geçtiğini bildirmiş. 10 yıl öncesine kadar pazarda küçülme gözlemlerken tekrar atağa kalkan şirketin başarısında ise kişisel pazarlama taktikleri yatıyor. Açıkçası sosyal medya ve İnternet kullanımı ile beraber artan kişisel pazarlama yöntemlerine nöropazarlama teknikleri de eklenince gıdada bu tuzağa düşmeyecek tüketici bulmak zor.
Malum gıda sektörü ambalaj atıklarıyla çevre kirletmede oldukça ünlü. Özellikle plastik ambalajın bu kadar çok kullanıldığı bir sektörde maalesef bunun önüne geçmenin tek yolu geri dönüşüm. Ülkemizde mutfakta ayrıştırılmadan atılan çöpler nedeniyle geri dönüşüm oranları da oldukça düşük. Gıdahattı web sitesinde çıkan bir habere göre Pepsi 1 litrelik kola ambalajlarını tamamen geri dönüştürülmüş plastikten üretmeye başlamış. PepsiCo Türkiye İçecek Kategorisi Pazarlama Direktörü Aslı Önder ise 2025 yılında kendi gruplarında yer alan bütün içecek ambalajlarını %100 geri dönüştürülmüş paketten üretmek istediklerini söylüyor. Ne mutlu!
Daha önceden de gündemimizde yer alan Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan İklim Değişikliği ve Tarım Değerlendirme Raporunun bildirgesi yayınlandı. Bildirgede yer alan bazı ilginç maddeler şu şekilde;
LinkedIn tarafından öneriliyor
Ülkemizde hazırlanan "Assessment of Food Safety During Covid-19 Pandemic" isimli bir akademik çalışmada koronavirüs döneminde gıda güvenliği araştırılmış. Hekimlerin belirttiği üzere koronavirüs yemek yoluyla yani gıdaların mideye ulaşması yoluyla bulaşmıyor. Yinede koronavirüsün virüs olması ve bakteriler gibi gıdalar üzerinde çoğalma gösterememesi gıdada en fazla riski düşüren faktör. Fakat bu makalede gıda paketleri, gıdaların hazırlandığı yüzeyler, gıdanın kendi yüzeyinde oluşabilecek olası kontaminasyonlar ve koronavirüsün gıda saklama alanlarında ki yaşam becerisi gibi konular irdelenmiş.
Gözümüz için karanlık, kulağımız için sessizlik neyse, dilimiz için de su aynı şeydi. “Su dediğimiz doğal maddenin bir tadı yoktur” demişti Aristo. Popular Science TR'de yayınlanan bir makale oldukça ilgimi çekti. Öncelikle insanlar suyun tadının olmadığını düşünüyormuş. Daha sonra 1970 yılında Yale Üniversitesinden Psikolog Linda Bartoshuk su ile ilgili "ağızda kalan tadı" isimli bir dizi makale yayınlıyor. Barstoshuk su geldiğinde tat hücrelerinin tekrar titreştiğini fark ediyor. Hatta araştırmacı insanın kendi salyasının dahi suyun tadını değiştirebildiğini fark ediyor. İnsan ağzı tükürükle kaplanınca dil buna alışıyor ve bu tadı almıyor. Suyu ilk içtiğinde ise hafif bir tat değişimi oluyor. Son 30 yıldır ise suyun tadının başka şeyleri tattıktan sonra ortaya çıktığını düşünürken, bir grup araştırmacı 2000 başlarından itibaren fareler üzerinde deney yapmış. Beynin belli kısımlarının (kobay farelerinde ve insanlarda) suya tepki verdiğini görmüşler. Araştırmacıların yorumu ise şöyle "Şöyle ya da böyle, Simon’a göre suyun kendine has tadı olması çok mantıklı. “Dünyadaki en yaygın şey su” diyor. “Vücudunuzun da %75’i su, gezegenin de. Neden böyle bir şey gelişmiş olmasın ki?”"
HAFTANIN KİTAP ÖNERİSİ
Philippe J. Dubois, Elise Rousseau tarafından kaleme alınan Kuşların Felsefesi kitabını tavsiye etmek isterim. 2021 yılı içerisinde okuduğum kitaplar arasında aklımda en fazla kalan bu oldu. Bir kuş sever olarak bu kitabı çok beğendim diyebilirim. Kuşların hayatlarında uyguladıkları bazı davranışların insan hayatına nasıl yansıtılabileceği çok tatlı bir dil ile aktarılmış. Meraklılarına tavsiye ederim. Kitap ile ilgili 1000kitap yorumumu ve medium yazımı burada bulabilirsiniz.
HAFTANIN BÜLTEN ÖNERİSİ
Bu hafta podcast yerine bir bülten önerisi yapacağım. İlk abonelerinden birisi olduğum ve youtube kanalıyla meşhur olan Dilozof Aposto yayın mecrasında bir haftalık bülten yayınlıyor. Perşembe günleri yayınlanan bu bülten her ne kadar youtube içerikleri ile benzer olsa da, yazılı mecralardan bu içerikleri okumak bence çok daha keyifli.
Gıda Mühendisi / Ar&Ge Mühendisi / Laboratuvar Analiz Uzmanı / İçerik Yazarı / Ghostwriter / Copywriter/ Kuru Üzüm Yetkili Sınıflandırıcı
2ySürdürülebilir Bir Dünya