Harvard Öğrencileri Nasıl Ders Çalışıyor?
Bir şeye çalışmak kesinlikle çok zor bir süreç bunu kabul edelim. Fakat bir şeye çalışmaktan daha zor bir şey varsa o da etkili çalışmak. Hepimizin okul hayatında bir sınava çalışırken okuyup okuyup sonunda aklımızda hiçbir şeyin kalmadığını fark ettiğimiz üzücü zamanları olmuştur.
Dikkatimizi cezbetmeye çalışan pek çok uyaran varken bir şeye çalışmak oldukça zordur. Hele ki verimli bir şekilde çalışabilmek artık gittikçe imkansız olmaya başlıyor.
Verimli çalışabilmenin önündeki en büyük engel ise tahmin edeceğiniz gibi erteleme alışkanlığı. Kağıt ve kalemin her zaman sihirli bir etkisi olmuştur hayatlarımızda. Dijital araçların yaygınlaşmasıyla birlikte bu geleneksel ürünlerden gittikçe uzaklaşıyoruz; fakat grafikleri, matematiksel ifadeleri ve yaygın olmayan karakterleri elle yazmak, klavye kullanmaktan çok daha hızlı ve basittir baktığınızda. Buna ek olarak ise dijital ekranlar üzerinden çalışmak dikkatimizin daha kolay dağılmasına neden olurken not alma sürecindeki çabaların notları hatırlamada daha etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Okumak istemezseniz, izleyebilirsiniz 😊
Erteleme alışkanlığının önüne geçmek için ise çalışma saatlerini önceden planlamanın faydalı bir yöntem olacağını söyleyebiliriz. Hatta yapabiliyorsanız her saati belirli bir göreve ayırmayı bile deneyebilirsiniz. Bu şekilde bir planlama yapmak kaygılarımızı artıran büyük görevleri yönebilmemizi sağlar.
Hardvard Üniversitesi’nde Fizik okuyan Christina Sorochinsky yaşadığı çalışma deneyimini bakın nasıl anlatmış:
“Çoğu zaman teslim tarihlerim yüzünden bunaldığımı hissediyordum ve nasıl çalışacağımı, hatta nereden başlayacağımı bilemiyordum. Oturup bir plan yapana kadar bunların aslında idare edilebilir olduğunu ve tek yapmam gerekenin planı takip etmek olduğunu fark ettim. Ne yapmam gerektiğini tam olarak öğrendikten sonra ertelemeyi bıraktım ve kendimi çok daha üretken hissettim.
- Christina Sorochinsky, Fizik, Harvard Üniversitesi.
Dersi derste dinlemek kulağa biraz eski usul bir yöntem gibi gelse de her zaman çok etkili bir aktivitedir. Pandemi dönemiyle birlikte okullardan, derslerin anlatıldığı noktalardan uzak kalmamız bence öğrenme kalitesini azaltan bir deneyim oldu.
Araştırmalar tekrar etmenin tüm öğrenme sürecinin ilk ilkesi olduğunu gösteriyor. Hatta bu konuya detaylı olarak Öğrenmeyi Öğrenmek videomda bahsetmiştim, dilerseniz bu videodan sonra izleyebilirsiniz. Dersi dinleyerek not aldığımız şeylerle ikinci kez çalışırken etkileşim kurduğumuz o bilgileri daha iyi sindirebiliriz.
Sınıfta bulunmak tek başına tabii ki yeterli değil. Soru sorarak, beyin jimnastiği yaparak tartıştığımız bilgilerin kalıcı olduğunu siz de fark etmişsinizdir.
“Bir konferans salonunun ilk üç sırasında oturmayı seviyorum çünkü bu, büyük bir konferans sınıfını daha küçük ve daha ilgi çekici hissettiriyor. Ayrıca dersler sırasında soru sormaya ve not almaya teşvik ediyor ve bu da daha sonra çalışma zamanımdan tasarruf etmemi sağlıyor."
- Celine Yung, Mühendislik Psikolojisi Uzmanı, Tufts Üniversitesi.
3. Önemli nokta ise aralıklı tekrarlama. Çalışmaya kısa bir mola vermek beyninizi tazelemenize ve yeniden enerji kazanmanıza destek olur. Uzun vadede üretkenliği teşvik eder.
Kısa molalar verebileceğiniz tekniklerden biri Pomodoro tekniğidir. Pomodoro tekniği, 25 dakika boyunca tek bir göreve odaklandığınız ve ardından 5 dakika ara verdiğiniz bir zaman yönetimi tekniğini ifade eder. Art arda dört aralıktan sonra daha uzun bir ara verilebilir. Bu aralıklı kısa molalar, çalışmaya ayırdığınız zamanı en iyi şekilde değerlendirerek zinde ve üretken kalmanıza yardımcı olacaktır.
“Pomodoro tekniği bana gerçekten verimli bir şekilde nasıl çalışılacağını öğretti. Hiç ara vermediğim zamana göre daha uzun çalışma seanslarını atlatabildim.”
- Evelyn Howe, Sosyal Bilimler, Princeton Üniversitesi
Bazen sorun nasıl çalışılacağı değil, nasıl konsantre olunacağında gizlidir.
Telefonlar ve sosyal medya özellikle stresimizin arttığı dönemlerde daha fazla dikkat dağıtıcı olabiliyor; birdenbire etrafımızdaki her şey çalışmamız gereken o şeyden daha eğlenceli gelmeye başlıyor. Örneğin hiç izlemeyeceğiniz bir diziye başlıyorsunuz, serbest olduğunuz zamanlarda hiç böyle bir alışkanlığınız olmasa bile.
Herkesin kendine göre bir odaklanma yöntemi olabilir. Uzun süre odağınızı arttırmanıza yardımcı olabilecek kendinize özel yöntem bulmaya çalışmak faydalı olacaktır. Yale Üniversite’sinde tarih okuyan bir öğrenci olan Lynn Lee mesela şöyle söylüyor:
"Kulağa saçma gelebilir ama ders çalışırken telefonumu yukarı kaldırıp hızlandırılmış çekimde kendimi videoya çekmeyi seviyorum. Bu, görevimi sürdürmeme yardımcı oluyor çünkü telefonumla hiç ilgilenemiyorum. Bu aynı zamanda beni sorumlu tutuyor ve sonunda eğlenceli, küçük bir videoyla karşılaşıyorum ki bu da harika.”
- Lynn Lee, Tarih, Yale Üniversitesi.
Lynn'in hesap verebilirlikle ilgili olarak bahsettiği olgu aslında pek çok araştırmaya dayanmaktadır; çünkü bir aynanın veya yansımanızın önünde çalışmak ve kararlar almak sizi daha bilinçli hale getirebilir.
Notlarımızı önümüze alıp saatlerce okuruz ama notları kapattığımızda aklımızda hiçbir şeyin kalmadığını hissediyoruz. Çünkü okumakla çalışmak birbirlerinden farklı pratiklerdir.
Sadece notları okumak yerine, okuduğunuz bilgileri kendi kelimelerinizle özetlemek, kavramları başkalarına öğretmek veya bilgi kartları oluşturmak gibi daha aktif öğrenme tekniklerini uygulamamız gerekiyor verimli bir çalışma süreci geçirebilmek için. Öğrenmeyi öğrenme tekniklerinden bahsediyoruz aslında bu kısımda.
“Etkili bir şekilde çalışmayı sevdiğim yollardan biri , okuduğum bilgilerin ana hatlarını oluşturmaktır çünkü bu şekilde farklı bilgi parçalarının nasıl birbirine uyduğunu ve genel temayla nasıl bağlantılı olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Bu, ezberleme sürecini gerçekten kısaltıyor çünkü ders materyalini daha derinlemesine anlamama yardımcı oluyor."
- Sophie, İstatistik Bölümü, Michigan Üniversitesi.
"Ayrıca biraz daha fazla zamanı olan bir arkadaşıma öğretmenlik yapmanın gerçekten çok faydalı olduğunu gördüm. Biriyle ders taslağını incelemek, materyali kendim daha iyi anlamama yardımcı oluyor çünkü bilgiyi açık ve öz bir şekilde açıklamak zorunda kalıyorum. İçeriğin çoğuna zaten aşina olduğumda genellikle bunu sınavdan hemen önce yapmayı seviyorum ve bu bana daha da özgüven veriyor."
- Anna, Bilgisayar Bilimi, Yale Üniversitesi
Size uykunun bir çalışma yöntemi tekniği olduğunu söylesem ne dersiniz? Kulağa biraz saçma gelse de araştırmalar, sınavdan önceki uykunun çok önemli olduğunu gösteriyor.
“Uyku, ezberlemenize gerçekten yardımcı oluyor ve uyku, hafızanızın çoğunun oluştuğu zamandır. Sınavdan önceki gece, eğer daha fazla çalışmak ya da uyumak arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım, uyumayı seçerdim. Bir zamanlar daha fazla çalışma hatası yaptığımı hatırlıyorum ama bütün gece okuyarak geçirdiğim hiçbir şeyi neredeyse hatırlayamadığım için notlarım düştü.
- Nicole Lee, Sosyal Bilimler Bölümü, Harvard Üniversitesi
Dijitalleşmeyle birlikte dikkatimizi yönetmekte çektiğimiz zorluklardan bahsettik fakat dijital gelişmelerin tamamını olumsuz değerlendirmek haksızlık olur. Chat GPT gibi yapay zeka sistemleri, artık bizim için pek çok şeyi saniyeler içinde yapabiliyor.
Çoğunluğumuzun yapay zeka araçlarını bilinçli bir şekilde kullanmayı bilmiyoruz. Bu nedenle yapay zekadan bilgiyi yorumlamasını istiyor, makalelerimizi yazdırıyoruz. Fakat şu anki gelişimiyle yapay zekanın büyük karmaşık bilgileri insan eli değmiş gibi ortaya koyması pek mümkün değil. Ama yapay zeka yardımıyla büyük bilgi parçalarını özetleyebiliyor, notlarımızı zenginleştirebiliyoruz.
“Gerekli okumalarımı özetlemek için yapay zekayı kullanmayı seviyorum. Bu bana çok zaman kazandırıyor ve sayfalarca materyali okumak yerine, anlamaya daha fazla zaman ayırabiliyorum."
- Jacqueline Lo, İşletme ve Medya ve Sinema Sanatları Bölümü, Güney Kaliforniya Üniversitesi.
Çalışmak zor, etkili çalışmak daha zor, soyut kavramlarla çalışmak ise çok daha zor. Soyut bir fikri tekrar tekrar okuyarak sayısız saatler harcamak yerine, bu fikri daha basit terimlerle görselleştirmeyi deneyebiliriz.
Etkili bir görselleştirme yöntemi, aldığımız notlardaki tüm farklı konuların zihin haritasını oluşturmayı içerir. Bu yöntem daha büyük, daha karmaşık bir konuya ulaşmak için tüm küçük noktaların nasıl bağlantılı olduğunu ve birbirlerini nasıl geliştirdiklerini görselleştirmenize yardımcı olabilir.
“Karmaşık konuları, yalnızca tek bir şeyin olduğu daha küçük, sindirilebilir grafiklere ayırmayı seviyorum. Bu özellikle ekonomi gibi konularda faydalıdır çünkü karmaşık kavramlar bireysel adımlara bölünebilir. Ama açıkçası bu yöntemi tüm derslerimde kullanıyorum ve üçüncü sınıftan beri matematikteki sözlü problemleri çözmek için resimler çiziyorum.”
- Ethan Lau, Ekonomi Bölümü, Cornell Üniversitesi.
Sahip olduğumuz kısıtlı saatleri, verimsiz bir çabalamayla boşa harcamak yerine teknolojiden, araştırmalardan ve bilimden faydalanarak etkili çalışma yöntemlerini hayatımıza entegre edebiliriz.