İşimizden Ayrılma Vaktinin Geldiğini Nasıl Anlarız?
Yeni yıldan herkese selamlar! Bir haftalık aranın ardından tekrardan sizlere yazıyor olmak çok heyecanlı! Bu süre boyunca tabii ki hayatımızda bazı gelişmeler oldu, Beyza Teke bir yaşına daha girdi, Enes Döke akademik kariyerinde bir dönemi daha bitirdi.
Umuyoruz ki yeni yıl size de şimdiden güzellikler getirmeye başlamıştır 🙂
Öyle zamanlar oluyor ki özellikle bulunduğumuz ortam ve yaptığımız işi sorgulayıp “benim burada ne işim var?” gibi temel soruları kendimize sorarken yakalıyoruz. Bu gibi düşünceler arada sırada aklımıza gelip gitse de, kalıcı oldukları zaman anlıyoruz ki bir yerlerden ayrılma zamanı gelmiş…
İşimizden ayrılmanın vaktinin geldiğini nereden anlarız, çanları çok geç olmadan nasıl duyarız, red flagleri gözümüzün dibine gelmeden nasıl fark edebiliriz gibi konulara birlikte göz gezdireceğimiz 7. sayımıza hoş geldiniz!
Ayrıca artık Kariyer Z ’nin iki haftada bir olarak yayınlanacağını duyurmak istiyoruz.
Bu sayımızı arka planda “should I stay or should I go” veya “olmalı mı olmamalı mı” çalarken okumanızı öneririz ;)
Sayı 7: Gitmeli mi kalmalı mı?
Kariyerimizde belirli çerçeveler veya sınırlar içerisinde olmamız, bize hem ilerlememiz hem de kariyer yolumuzun gelişiminde çokça yarar sağlayabilir. Örneğin mevcuttaki rolümüzde ne kadar kalabileceğimiz, gelişim alanlarımız gibi bazı noktaları daha net görebilmemize yardımcı olabilir.
Bu çerçeve içindeki en büyük unsurlardan birisi de işverenimiz ve bizim büyüme hızımızdır. Bizim ve işverenimizin büyüme hızı birbiriyle örtüşüyorsa süper her şey çok iyi fakat bu hızlar arasında fark varsa, bizi sorgulamaya iten şey de bu oluyor.
Bir şirket için büyüme genellikle daha fazla müşteri, daha fazla çalışan, artan gelir ve kâr ve daha yüksek bir değerleme anlamına gelir. Bizim için ise büyüme, daha çok sorumluluk almak, bazı konuları inisiyatif ile ilerletmek ya da aldığımız terfi veya promosyon ile ölçülebilir (burada herkes için büyüme farklı anlamlara gelebilir, çeşitli kriterlere bağlanabilir).
Şimdi üç farklı başlık altında, bahsettiğimiz büyümeye bağlı olan çeşitli senaryoları inceleyeceğiz.
Senaryo 1: Hızımıza Yetişemiyorlar!
Bazılarımız o kadar hızlı çalışıp o kadar hızlı gelişim gösteriyor ki, şirketler hızımıza yetişemiyor. 😀 Bir şeyleri öğrenme ve bunu pratiğe geçirme hızımız, çeşitli öğrenme kanallarının da hayatımıza girmesiyle çok arttı. Ekip liderlerimiz veya işverenimiz bazen bu hızlı gelişim karşısında ihtiyaçlarımıza cevap veremiyor hale gelebilir.
Bu noktada yapılacak olan şeylerden ilki tabii ki de “ben kaçtım” deyip işi bırakmak değil onun yerine gelişmek istediğimiz farklı alanlarda da görev almak olabilir çünkü hem ilgi alanlarımızın hem de gelişimimizin bir sınırı yok. Hem böylece daha farklı alanları da keşfetme şansımız olur.
Ayrıca, biz ne kadar hızlı geliştiğimizi düşünsek de öğrenmemiz gereken bazı yetkinlikler için daha fazla zaman gerekebiliyor. Bence iletişim bunlardan en önemlisi. Aramıza yeni bir ekip arkadaşı katıldığında, onunla sıfırdan bir iletişim başlatmak ve sosyal dilini çözmek vakit alabilir. Hatta öyle ki, bu kişi sizin için işleri zorlaştırmaya bile başlayabilir çünkü herkesin farklı bir dili var ve biz öyle ya da böyle bunları çözmek zorundayız 🙂
Büyüme her zaman lineer ya da üstel değildir. Yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi şirketimiz ile kariyer yolumuz arasındaki fark, orada kalıp kalmayacağımızı belirleyecek olan en büyük faktörlerden birisi.
Senaryo 2: Hızlarına Yetişemiyoruz :’)
Şimdi, yukarıda bahsettiğimiz birinci senaryonun tam tersini düşünelim. Her şey yolunda gidiyor, bir proje üzerinde çalışıyoruz fakat bir anda şirket hızlıca ve pek de bizim öngöremediğimiz şekilde büyümeye başlıyor. Böyle bir senaryoda kendi yerimizi bulmak, biraz zaman ve bolca çaba gerektirebilir.
Bu hızı yakalamakta kararlıysak ve bunu bir challenge olarak gerçekleştirebileceğimizi düşünüyorsak süper, o zaman işimizde kalabilir hızlı büyümeyi yakalamaya çalışabiliriz fakat çoğu zaman şirketin hızını yakalamak pek de kolay olmuyor.
Bir anda etrafınızdaki ekiplerin sayısının arttığını, ekip arkadaşlarınızın ise iki ya da üç katına çıktığını hayal edin. Henüz alışmış olduğumuz düzen tekrar kuruluyor, buna hızlıca adapte olmamız ve aynı zamanda kendi gelişimimizi de artırarak ilerletmemiz bekleniyor. Evet, dışarıdan bakınca biraz fazla gibi gelebilir ve bunların hepsini bir arada yapamayacağımızı düşünüyor olabiliriz. Böyle bir durumda farklı fırsatları kollamak yerinde olacaktır.
Kendimiz için doğru hissettiğimiz bir seviyede yeni bir işe başlamaktan çekinmemek hem verimimizin hem de yaşama sevincimizin üzerinde gözle görülür şekilde fark oluşturuyor. Aşağıdaki grafikteki fark açıldıkça sürekli bir şeylerin peşinden yetişmeye çalışıp nefes nefese kalabiliriz. Bu noktada doğru soruları sorup kendimizi iyi tanımamız önemli.
Senaryo 3: Her Şey Her Yerde Doğru Zamanda
İki farklı senaryoyu inceledikten sonra en ideal olanına geldik: şirketimiz kadar hızlı büyüyoruz!
Şirketimiz ile aramızda, karşılıklı sürdürülebilir bir ilişki olması için büyüme konusunda her zaman bir fark olması gerekir ki bize gelişim alanı kalsın. Aynı şirkette yıllardır çalışan insanların birçoğu için bunu söyleyebiliriz sanırım çünkü bu durum bu kişilerin uzun yıllar süren hiper büyüme ile ölçeklenebilecek kadar yetenekli olduklarını ve hem şirketin hem de kişinin bundan büyük fayda sağladığını gösteriyor.
Yani, “bir işte maksimum iki yıl kalmalısın” gibi tavsiyeler pek de gerçekçi değil. Önemli olan doğru büyüme hızını bulabilmek, büyümemizin şirket tarafından engellenmediğinden ve tam aksine beslendiğinden emin olmak.
Yukarıdaki grafik büyüme eğrilerinin ideal versiyonunu gösteriyor fakat unutmayalım ki her zaman bu büyüme alanını çok geniş tutmak, bu farkı korumak mümkün olamayabiliyor. Yaşanan ilk sorunda değil, kendimizi ve durumu gözlemledikten, gerçekten gelişim alanımızın kalmadığına emin olduktan sonra iş değişikliğine gitmemiz çok daha sağlıklı olacaktır. Yoksa işimizden olduğumuzla kalabiliriz 😀
Bazen, bu sorgulamaları yaparken, işlerin hep ters gittiğini, hiçbir zaman başarılı olamayacağımızı düşündüğümüz zamanlar olabilir. İş arkadaşlarımızla ilişkilerimiz, içinde bulunduğumuz çeşitli durumlar veya hayata dair planlarımız bizi bu sorgulama yoluna itebilir fakat göz önünde bulundurmamız gereken başka faktörler de var. Beyond X tam da bu konu üzerine beş farklı beceriyi sıraladığı bir post serisi paylaştı. İncelemek isterseniz tık tıkk!
Aynayı Kendimize Çevirelim
İşimiz ile olan ilişkimizi sorgulamak için birkaç soru derlemek istedik:
LinkedIn tarafından öneriliyor
Bunlar gibi soruları, hatta çok daha fazlasını kendimize sıkça sorduğumuzdan eminim, sadece gerçekten objektif olarak belki birkaç kez daha değerlendirme yapmamız gerekebilir.
Tüm bunların sonunda şunu da unutmayalım ki, bazen bazı yerlerde daha fazla kalmamamız gerekir. Böyle bir durumda kapıyı çarparak çıkmak yerine, sakince, kapıyı biraz da açık bırakarak gitmek unutmamamız gereken yegane şeylerden birisi bence. Karşımıza ne zaman, neyin, hangi şartlar altında çıkacağını bilemeyiz. Bizi çeşitli olasılıklar arasında sürükleyen şey de tam olarak bu. Bir sonraki sayımıza kadar kendinize iyi bakın! -Beyza
Bizim Duyduklarımız, Sizin Duymanızı İstediklerimiz
🔶 Codeway - Early Impact AI Academy
Yapay zekaya olan tutkunu mobil ürünleriyle dünya çapında milyonlarca kullanıcıya ulaşmış bir şirkette profesyonel kariyere dönüştürmek ister misin?
Codeway seni mobil sektörün şimdiye kadar gördüğü en iyi yapay zeka ürünlerini geliştirmeye davet ediyor 📱
Early Impact AI Academy’ye katılarak sağlam bir etki yaratmaya, potansiyelini açığa çıkarmaya ve yapay zekayla gerçekleştirebileceğin harikaları keşfetmeye hazırsan aşağıdaki linkten başvurabilirsin! 🦉
Öne Çıkan İş İlanları
🔶 TEM Yönetim Geliştirme - Stajyer
25 yıllık bir eğitim & danışmanlık şirketi olan TEM Yönetim Geliştirme, çok sayıda ulusal ve uluslararası firma ile yürüttüğü eğitim, kurumsal gelişim, değerlendirme ve geliştirme merkezi, koçluk, organizasyonel yapılanma ve insan kaynakları danışmanlığı alanında projelere katkı sağlayacak uzman yardımcısı olarak yetiştirilmek üzere tercihen Anadolu Yakasında ikamet eden analitik, araştırmayı seven, öğrenme motivasyonu yüksek ve takım çalışmasına uyumlu çok iyi derecede İngilizce bilen son sınıf öğrencisi veya yeni mezun arıyor. Başvurunuzu Erkan Tozluyurt'a e-mail aracılığı ile gönderebilirsiniz.
Zone Out
Akbank Sanat, Ocak ve Nisan ayları arasıda “Sanat ve Teknoloji Seminer Serisi” düzenliyor. Yapay zeka sanatından dijital sanat üretimleri ve platformlarına kadar çeşitli konuların inceleneceği bu seride moderatör Gözde Mutluer.
Özellikle son zamanlarda çokça tartışılan, sanatın yapay zeka ve teknoloji ile ilişkisine dair birçok sorunuzun cevabını bu etkinliklerde bulabilirsiniz. Biz de her bültenimizde AI üretimi bir görsel kullandığımız için hemen radarımıza takılan bir etkinlik oldu.
Her ayın ilk çarşambasında Akbank Sanat binasında gerçekleşecek bu etkinliklere katılım ücretsiz!
Faydalandığımız Kaynaklar ve Ek Okumalar
When do you know it's time to leave your job? - Nikhyl Singhal
How do you know when to leave a company? - Erik Torenberg
How you know when it's time to leave - Molly Graham
Kariyer Z’nin destekçileri arasına katılabilirsiniz!
Topluluğumuzda (çok yakında) ve e-posta bültenimizde yer alan içeriklerin tamamı genç yetenekler için ücretsiz olarak hazırlanmaktadır.
Bizi desteklemek isterseniz bunun birkaç yolu var:
Herhangi bir yorumunuz, geri bildiriminiz varsa veya bizimle iletişime geçmek istiyorsanız bize buradan ulaşabilirsiniz. Abone olduğunuz için teşekkürler.
LinkedIn | Twitter | Instagram | Newsletter