İşverenimizi Markalasak mı?

İşverenimizi Markalasak mı?

Nasıl ki marka, tüketici gözüyle bir ismin akla getirdiği pek çok anlamın bir bütünü ise; İşveren Markası da “çalışan gözüyle bir şirket isminin, çalışılacak yer boyutunda akla getirdiği” pek çok bileşenin bir bütünüdür. Diğer deyişle hem mevcut çalışanlarımızın hem de hedeflediğimiz aday çalışanların şirketimizi “nasıl gördüğü ve tanımladığı” dır.

İşveren Markası’nın oluşturulması bir sonuç yani bir çok bileşeni var ve sürdürülebilir başarı sadece sağlıklı bir alt yapı ile mümkün. Bu açıdan İşveren Markası oluşturulmaz, ancak ve ancak iyi uygulamalarda bulunabilirsek kendiliğinden oluşur ve bizlere de derleyip, toparlayıp doğru şekilde aktarmak kalır. Aksi durumda, altyapı eksiklikleriyle oluşturulan İşveren Markası makyajlı marka haline gelir ki; bu durum da hem yanlış sonuçlar verir hem de beklenti yükselttiği için hayal kırıklıklarının şiddetlerini de arttırır.

İşveren Markası oluşumunu bir süreç olarak ele alırsak temel aşamalarını şöyle sıralayabiliriz: 

  • Hedef kitleyi/kitleleri belirle: İşveren Markası çalışmasının nihai temel amacı; “hedeflenen ve istenilen çalışan profili için tercih edilen şirket olmak” tır. Sıkça duyduğumuz "en iyileri hedeflemek" maalesef çok da doğru olmayan bir yaklaşımdır. O nedenle ilk adım, “hedef kitlenin” doğru belirlenmesidir. Yani benim bugün ve gelecekte ihtiyaç duyacağım her seviyeden çalışan profili (bilgi, beceri, yetkinlik, kişilik özellikleri vb.) nedir ve ne olacaktır?
  • Hedef kitle beklentilerini tanımla: Hedef kitle belirlendikten sonraki adım ise hedef kitlenin beklentilerinin anlaşılması ve netleştirilmesidir. Zira hedef kitlemizin yeni mezun-tecrübeli, analitik-sosyal, kadın-erkek, yarı-tam zamanlı çalışan olmasına göre beklentiler ve bu beklentilere karşılık yapmamız gerekenler farklılık gösterecektir. İşe alım sürecimizden performans yönetimine, ücret yönetiminden eğitim-kariyer sürecimize, çalışma saatlerimizden ofis ortamımıza kadar bir çok alanda değişik beklentiler söz konusudur.
  • Şirket gerçeklerinle yüzleş: Hedef kitle ve beklentiler belirlendikten sonra şirket gerçekliğimize dönüp, tarafsız ve kendimize dürüst davranarak bu beklentilerin hangilerini zaten karşılıyor olduğumuzu, hangilerini ancak kısa-orta-uzun vadede nasıl karşılayacağımızı ve hangilerini hiçbir zaman karşılayamayacağımızı ortaya koymamız gerekir. Bu değerlendirmeden sonra belki de hedef kitlemizi daha gerçekçi şekilde yeniden gözden geçirmek ve tanımlamak gerekebilir.
  • Aksiyonları tamamla: İnsan Yönetimi’ne ilişkin uygulamalarımızı beklentilere göre tasarlamak, gerekli iyileştirmeleri yapmak ve çalışanlar için hazır hale gelmek kritik öneme sahip. O nedenle tamamlamış olmak veya en azından planlamış olmak gerekiyor.
  • Sunumu profesyonelce yap: Uygulamalarımızın iyi ve hedef kitle beklentileri ile uyumlu olması kadar kurum içine ve dışına nasıl sunduğumuz ve anlattığımız da çok önemli. Bu konunun uzmanları ile çalışarak uygun içerik, dil ve görsellikte ve tabii ki günümüz teknolojik ve sosyal platformlarıyla araçlarını da kullanarak bu çalışmaları yürütmek en doğrusu.

Doğru ve gerçekçi şekilde oluşmuş İşveren Markası şirketlere yeterli sayıda uygun (ne çok iyi ne çok kötü) aday başvurusu yapılmasını ve bu sayede işe alım sürecimizin daha etkin olmasını, mevcut çalışanlarımızın memnuniyetlerinin ve bağlılıklarının artmasını, daha etkin ve odaklı çalışanlarımız sayesinde müşteri memnuniyetinde iyileşmeyi ve zincirleme etkiyle de finansal başarıyı getirir.

Bunlarla birlikte İşveren Markası’nın oluşumu, sadece İnsan Kaynakları çalışanlarına bırakılamayacak kadar kapsamlı bir konudur. Bu çalışmalarda başarılı olamayan uygulamaların temel sorunu da bu gerçeği atlamış olmaları. İşveren Markası oluşumu uzun bir süreç ve hatta yıllar alabiliyor. Üstelik yıllar alıp kurulan yapı, bir hata ile yerle bir oluyor. O nedenle kurumun bütünü tarafından ele alınmalı ve yönetilmeli çünkü günümüzde çalışanların ve adayların şirketler hakkında birçok kaynaktan bilgi edinme şansları söz konusu. İşveren Markası’nın oluşturulup sürdürülebilmesi için şu konular da insan kaynakları uygulamaları kadar kritik:

  • Şirket üst yöneticilerimizin beyanları ve yaptıkları (konuşma, röportaj vb)
  • Tüketicilerimize yönelik yapmış olduğumuz reklamlar ve orada verdiğimiz mesajlar
  • Ürünlerimizin veya hizmetlerimizin genel algısı, müşterilerimizin memnuniyet seviyeleri
  • Tedarikçilerimiz ile olan ilişkilerimiz
  • Sosyal sorumluluk projelerimiz, sponsorluklarımız, desteklerimiz
  • İşe alım sürecimize girmiş olan adayların deneyimleri
  • Eski ve mevcut çalışanlarımızın yaşanmışlıkları ve bu yaşanmışlıkları nasıl paylaştıkları

Özetle içinde bulunduğumuz bilgi ve paylaşım çağında; özünde iyi ve kaliteli olmayan ancak güzel bir şekilde ambalajlanmış ve reklamı yapılmış bir ürün hakkındaki gerçekler hangi hızda öğrenilip yayılıyorsa, İşveren Markası da iyi veya kötü anlamda aynı hızda yayılır. Neyi ve nasıl söylediğimiz evet önemlidir ancak adaylara ve çalışanlarımıza yaşattığımız deneyim çok çok daha belirleyicidir.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın

Diğer görüntülenenler