Mobilite Merkezlerinin Ulaşımın Geleceği İçin Önemi
CoMo UK Ceo’su Richard Dilks’in mobilite merkezlerinin ulaşımın sürdürülebilirliği için önemini anlattığı röportajı üzerine analizimi sizlerle paylaşmak istedim.
Bilindiği gibi ulaşım artık tüm ülkelerin ortak sorunu ve bu sorunu çevreye daha az zarar vererek sürdürülebilir hale getirmek için çalışmalar sürdürülüyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği Komisyonu’nun desteği ile UBER ve sivil toplum kuruluşları bu sorun için bir çalışmaya başladı ve UBER 2025 yılında filosunun yarısını elektrikli hale getirmeyi hedefliyor.
Mobilite Merkezleri Nedir?
Mobilite merkezleri; kamusal alanın bazı iyileştirmeleri ve tanımlayıcı bir işaret ile kamusal, ortak ve aktif seyahat modellerini bir araya getiren yerlerdir. Bu merkezler; paylaşımlı bisikletlerin, elektrikli scooterların, otomobil paylaşım modellerinin park yeri ve aynı zamanda toplu taşıma istasyonlarının bir kavşağı ve merkezi olarak tanımlanabilir. Yani mobilite merkezlerinde bir otomobil, bir otobüs, bir scooter ya da bisiklet ve hatta metro istasyonu bulabilir, gideceğiniz rotaya göre entegre araçları tercih edebilirsiniz.
Bu merkezler, çevre için önemli gelişmeler sağlamakla birlikte ulaşım problemlerinin önüne geçer. İstanbul gibi şehirlerde bu sorunları oldukça yakından deneyimleyebiliyoruz. Zincirlikuyu metrobüs durağı hepimizin yolunun kesiştiği sosyal bir toplanma yeri haline geldi adeta. :)
Ayrıca bu merkezler ekonomik fırsatlar sunuyor. Bu merkezlerin çoğu yeni mağazalar ve ticari işletmeler için ideal bir yer haline geliyor. Böylece insanlar ihtiyaçlarını giderirken bir yere nasıl gideceğini dert etmiyor. Açıkcası bu durum beni endişelendiriyor. Bu şekilde dünyanın daha da distopikleşeceğine inanıyorum. Ancak bu başka bir yazının konusu. :)
Bu merkezler; arz ve talebin bir dizi sürdürülebilir ulaşım seçeneğinde birbirlerini bulmasına, kullanımı artırmasına ve maliyetleri düşürmesine yardımcı olurlar. Aynı zamanda, özel araç kullanımına yakından bağlı olan özel otoparkı bastırmak veya ortadan kaldırmak için kullanılabilirler. “Kamusal alan demokrasidir.” Bu cümleyi çok kullanmamın sebebi gerçekliğine bir o kadar inanmamdan geliyor. Metrobüs dünyada bunun ilk örneğidir. Ancak malesef şehir planlamasından doğan sebepler yüzünden toplu taşıma bu tezi mevcut durumda yansıtmıyor. :) Ancak ideal dünyada özel araba sahibinin trafikte beklerken insanların toplu taşıma ile daha hızlı ulaşması bu durumun başlıca örneğidir.
LinkedIn tarafından öneriliyor
İnsanları özel arabalardan çıkarmak
Paylaşım ekonomisinin sürdürülebilirliği ve çevrenin korunması için insanları özel araç kullanımından uzaklaştırıp paylaşımlı araçlara yönlendirmek gerekiyor. Özel bir araç günün %95'ini park halinde geçiriyor. Buradan kazanılan kamusal alan yaşanılabilir bir şehir sunarken araçların daha az km yapılmaya kanalize edilmesi emisyon gazlarının salınımını azaltmaktadır. Çevrenin korunması için atılan adımlardan birisi de İngiltere’nin en geç 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonlarına yönelik yasal taahhüdünde bulunmuş olmasıdır. Çevrenin korunmasına somut bir örnek olarak Türkiye’nin ilk araç paylaşım plaformu MOOV geçtiğimiz günlerde kuruluşundan itibaren 13 Ton CO2 gaz salınımının önüne geçtiğini bildirdi. Özel araçlar ömrünün %95'ini park halinde geçirirken, kredi ödemeler, sigorta, yakıt ve bakım gibi giderlere de sebep oluyor. Başka hiçbir emtia ya da mal varlığında bu denli maliyetlerle karşılaşılmamıştır.
Sürdürülebilir bir etki yaratmak için, insanları kendi arabalarından çıkarabilecek kadar ulaşılabilir ve optimal dağıtımış araç çeşitliliğine de ihtiyaç vardır. Bu merkezler, bu dağıtımı merkezi noktalarda birleştirecek ve paylaşımlı araçlar da merkez çevresinde mobiliteyi sağlayacaktır.
Bu merkezler çekici, kolay, sosyal ve zamanında hizmet sunacak potansiyele ulaştığında insanların davranış değişiklikleri oganik olarak gözlemlenebilecektir.
İnsanları davranışlarını değiştirmeye zorlayamazsınız ve zorladığınızda bir tepki ile karşılaşırsınız. Ancak burada bir fayda olduğunu ve bu faydanın önce bireyin kendisinin, sonra toplumun ve en sonunda dünyanın kazandığını anlatmak işin ruhunu yansıtacaktır.