Nedir bu Yapay Zeka ?
Dünya’nın her yerinde heyecan ve endişe verici olarak görülen hatta hakkında yasaların ve uluslararası anlaşmaların dahi çıkartıldığı bir konu var; yapay zeka.
ABD, yapay zekaya ilişkin 7 maddelik bir strateji planı hazırlarken; Fransa ve Japonya okullarda müfredata programlama derslerini katıyor. Güney Kore ve Hindistan ise özel sektör- devlet iş birliği ile yapay zeka teknolojisini geliştirmeyi planlıyor. Kimileri tüm bu gelişmeleri heyecan verici buluyor çünkü makine teknolojisi kullanılarak bir insanın yapabileceği davranışları gerçekleştirilebiliyor. Kısacası hayatı kolaylaştırıyor. Kimileri ise endişe ediyor çünkü insanın yapabileceği davranışları yaparak insanı kenara itiyor mesela işinden bile edebiliyor.
Yapay Zeka denildiğinde nedense akıllara hep alüminyum kaplı insan vücuduna benzer mekanik cihazların hareket halinde olması geliyor. Bu düşüncelerde, çizgi film Jetgillerin, Will Smith’in de içinde yer aldığı IRobot’un ama tabi ki en çok da Terminatör gibi birçok Hollywood filminin etkisinin olduğunu söylemek mümkün. Ancak gerçekte durum o kadarda uzak ve ütopik değil.
İşte size simultane bir örnek muhtemelen bu yazıyı sesli asistan özelliği bulunan akıllı telefonlarınızdan okuyorsunuz. O zaman en basit şekilde diyebiliriz ki avucunuzun içinde bir yapay zeka bulunuyor. Sorduğunuz soruya cevap veriyor, size en yakın eczanenin yerini söylüyor hatta annenizi bile arayabiliyor. Hatta kimi zaman sinir bozucu bir şekilde size kafa bile tutuyor.
Yapay Zeka ve John McCarthy
Yapay Zeka teriminin gelişmesinde büyük rol oynayan John McCarthy günümüzdeki birçok makine öğrenimli cihazın ortaya çıkmasına da katkıda bulunmuştur. Siri’nin geliştirilmesinde dahi katkısı bulunan McCarthy’den bahsetmeden yapay zeka hakkında konuşmak doğru olmaz. McCarthy; Yapay Zekayı; Öğrenme ve zekanın tüm özelliklerini en ince detayları ile tanımlayarak, bilgisayarların bunları simüle etmesi ve insan gibi düşünebilmesi olarak tanımlamıştı. Daha sonraları bu açıklamasının erken yapılmış olduğunu belirtse de günümüz teknolojisine bakıldığında artık çok da uzak olmadığını görebiliyoruz.
Bir başka tanıma göre ise yapay zeka, herhangi bir canlıdan destek almadan, tamamen kodlama ve programcılık ile oluşturulan, insan gibi davranışlar ve hareketler sergileyen geliştirilmiş makine teknolojisine deniliyor.
Bir tehdit olarak yapay zeka
2017 yılının Eylül ayında içlerinde Elon Musk’ın da bulunduğu bir grup bilim adamı Birleşmiş Milletler’e bir mektup yazmıştı. Yapay zekayı, insan popülasyonu için açıkça bir tehdit olarak gördüklerini belirten grup yapay zekanın sınırlamalara tabi tutulmazsa önlenemeyecek sorunlara neden olacağını belirtmişti. Özellikle de öldürme yetkisi bulunan robotların yasaklanmasını istemişlerdi.
Big Data ve Yapay Zekanın birbirleriyle kombine edilerek ilerlemesi ve her sektörde hızlı bir şekilde yayılması korkuların altındaki asıl sebep olarak gösteriliyor. CNN’de daha önce hazırladığı bir haberde durumun kritikliğine dikkat çekmişti. Kasiyersiz marketler, otomatik sürücülü araçlar, robot müşteri temsilcilerinden bahsedilen haberde yapay zekanın şimdiden ortadan kaldırdığı mesleklere değinilmişti. Aynı haberde gelecekte her yıl 300 bin işin yok olabileceği de iddia edilmişti.
Ünlü Fizikçi Stephan Hawking’de yapay zekayı bir tehdit olarak gören bilim adamları arasında yer alıyor. Guardian Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde yapay zeka ile birlikte dünyadaki adaletsiz gelir dağılımının da artacağını vurgulayan Hawking, özellikle orta sınıfın bu durumdan çok etkileneceğini belirtmişti.
Yapay zekanın teslim alacağı düşünülen meslek gruplarından bazıları;
- Sigortacılık
- Kasiyerler
- Kredi analistleri
- Postacılar
- Laboratuvar teknisyenleri
- Muhasebeciler
- Ofis personeli
- Çağrı merkezi çalışanları
- Sosyal medya uzmanları
Teknolojiye Ayak Uydurmak Çözümün İlk Aşaması
Amerika’nın en büyük işçi federasyonu AFL-CIO danışmanı Edward Wytkind ise meslek gruplarının tehdit altında olduğunu ancak bu hızlı ilerleyişi durdurmanın da imkansız olduğunu belirtiyor. Wytkind, önemli olanın sistemi durdurmak değil, buna nasıl uyum sağlanacağı konusuna çözüm bulmak olduğunu belirtiyor.
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’de yapay zeka hakkındaki senaryoların abartıldığını düşünenlerden. İnsanı, hayatın içinden tamamen çıkarmak yapay zekanın ilerleyişini durdurmak gibi şu an için mümkün değil. Ancak bu süreç içerisinde insanların ve markaların teknolojinin gelişimine karşı gelmek yerine bu konuda kendilerini geliştirmeye çalışmaları yapılabilecek en doğru davranış olur.
Udacity kurucusu Sebastian Thrun konuya en doğru noktadan yaklaşanlardan. Thrun, bu gelişmelerin bazı insanlar için oldukça zor olduğunu ama pozitif tarafından bakılması gerektiğini söylüyor; ” Yeni iş alanları yeni iş kolları demek. Artık daha kreatif olmaya daha eğitimli olacağız. Şu an şoför olarak çalışan kim varsa Udacity’e gelebilirler onlara yazılım mühendisliği eğitimi verelim.” diyor.
Diğer taraftan teknolojinin mesleklere etkisinin fırsatları da beraberinde getireceğine inananlar da var. Yapılan işler değişse bile yeni iş kollarının açılacağını ve bu mevkilerde her işte olduğu gibi yine insana ihtiyaç duyulacağını da belirtelim. İlk etapta işsiz kalan kişilerin elbette yeni mesleklere geçiş yapması kolay olmayacaktır. Bu yüzden bu kişilerin şimdiden hem kendi ilgi alanlarını hem de genel olarak teknolojiyi takip etmeleri gerekmektedir.
Bir diğer görüş ise robotların daha çok her gün kendini tekrar eden rutin işleri üstleneceği yönündedir. Böylece insanlar akıl gerektiren, çözüm sunabilen ve iletişim sorumluluğu olan işlerde yine var olacaklardır. Kısacası yapay zekadan korkmak yerine onu kullanmayı öğrenmek gerekmektedir.
Saygılarımla,
Fatih Kuralkan